Bilim tarihinin kilometre taşları

Murat Güzel
8.09.2013

Bilim tarihi üzerine yaptığı etüdler ve yazdığı makalelerle pozitivist düşüncelerin ipliğini pazara çıkaran Koyre mutlaka okunması gereken birkaç düşünce tarihçisinden biridir.


Bilim tarihinin kilometre taşları

Modern bilimin ortaya çıkışı süreci epey yoğun tartışmalara konu olmaktadır. Modernliğin en önemli dayanaklarından biri olarak addedilen bilimsel bilginin nasıl ve hangi yöntemlerle elde edildiği, metafizik düşüncelerin modern toplumların gelişimi için elenmesinin gerekip gerekmediği, modern bilim ile geleneksel bilimler arasında bir nitelik farkının bulunup bulunmadığı modernliğin şafağından beri sürekli tartışılan konulardandır. Özellikle pozitivizmin vülger düzeyde akademik hayattan bürokrasiye, siyasetten toplumsal hayata kadar yaygınlaştığı Türkiye’de bilimsel bilgi üretiminin yine de yeterince seviyede gelişmemesi dünyayı kavrayış biçimleri ile modernlik arasındaki temel bağlantının ne olduğuna ilişkin tartışmaları da sürekli gündemde tutmaktadır. Bu tartışmalarda bilhassa bilimin özelde dine ve geleneğe, genelde ise inanca ve kültüre karşı konumlandırıldığını görürüz. “Bu bilimsel bir bilgidir! Bu bilimsel bir tespittir!” yargı cümlelerine tartışmaları bitirici bir anlam yükleyen bakış açısının hemen hemen herkesi ikna edeceği düşünülür.

Peki aslında modern bilim bu statüyü hangi süreçlerden geçerek ve nasıl elde etmiştir? Batlamyus’tan Kopernik’e astronomide Aristo’dan Newton ve Einstein’a fizikte neler yaşanmıştır ki Batlamyus ve Aristo’nun bilimleri demode, hatalı, yanlış olarak addedilebilmiştir. Sahiden Batlamyus mekaniği halen kullanılmamakta mıdır? Kopernik devrimi yoksa Tycho Brahe’nin gezegenlerin davranışları üzerine yaptığı hatalı “ölçümler” üzerine mi kurulmuştur?

Paradigmanın sarsılması

Genelde Aristo fiziğinden Newtoncu mekanik dünya anlayışlarına geçiş sürecine eğilen, bu süreçte yaşanan sıra dışı durumları irdeleyen bilimsel düşünce tarihçisi Alexander Koyre, bu konulardaki kendi düşünceleri kadar yetişmelerine katkıda bulunduğu Michel Foucault, Pierre Bourdieu Thomas S. Kuhn, Paul K. Feyerabend isimler açısından da çok kritik bir yerde durur. Bilimsel tarihyazımı ile antropolojinin problematikleriyle birleştirmesi yukarıda bahsettiğimiz düşünürlerin temel problematiklerinin gelişimi bakımından da önemlidir. Bilimsel bilginin üretim koşullarını, bilimsel metodoloji vaazlarından önce fenomenolojik tarzda tasvir eden üstadın yaklaşımını “bilimsel pratiği, anomalinin idraki ile paradigmanın sarsılması, kaymalar ve yeni paradigmaların oluşması gibi nispeten sistematik ilerleyen bir patika” olarak kavramak doğru olur. Bilim tarihi üzerine yaptığı etüdler ve yazdığı makalelerle pozitivist düşüncelerin ipliğini pazara çıkaran Koyre mutlaka okunması gereken birkaç düşünce tarihçisinden biridir.


Koyre’nin Bilimsel Düşünce Tarihi Üzerine Denemeleri, Der. Talip Kabadayı, Bilgesu, 2013


[email protected]

Tarihçilik neydi?

Marc Bloch’un ölümünden sonra ilk defa Lucien Febvre tarafından yayımlanan Tarih Savunusu veya Tarihçilik Mesleği, tarih eğitimi, “tarihçilik mesleği” ya da sadece tarih merakını gidermek açısından okunması gereken bir eser. Annales ekolünün kurucularından Marc Bloch’un “tarihçilik”in mahiyetine dair kaleme aldığı bu eser, tarihin “ne” olduğu üzerine de 20. yy’da yazılmış birkaç önemli başlıktan biri. El yazması nüshasından faydalanılarak ve orijinaline sadık kalınarak yayına hazırlanan bu kitap, Jacques Le Goff’un önsözünün rehberliğinde yolu tarihle kesişen herkes için eşi bulunmaz bir kaynak oluşturuyor.

Tarih Savunusu, Marc Bloch, Çev. Ali Berktay, İletişim, 2013

Dine sosyolojik bakış

Yeni-Hegelci olarak tanınmakla birlikte, Marx, Dilthey, Husserl, Max Weber ve Simmel’den de etkilenen Hans Freyer toplum felsefesine ve özellikle bir gerçeklik bilimi olarak toplumbilimi’nin ana yolunda gelişmesine yaratıcı ve yorulmaz çalışmalarıyla önemli katkılarda bulundu. 1950’li yıllarda İstanbul ve Ankara üniversitelerinde de dersler vermiş Freyer’in Türkiye’deki verimli çalışmalarının bir ürünü olan Din Sosyolojisi kitabı, toplumların maddi ve manevi geniş etkileşim sahalarına girerek ciddi bir perspektif sunuyor.

Din Sosyolojisi, Hans  Freyer, Çev. Turgut Kalpsüz, Doğu-Batı, 2013