Modern hayatta din ve sosyoloji

0
22.11.2014

Mustafa Aydın’ın kitabı, sosyoloji ve ilahiyatın kesiştiği alanda hem “sosyoloji açısından dini bir okuma” hem de “din açısından sosyolojik bir okuma klavuzu” olarak tasarlanmış bir eser.


Modern hayatta din ve sosyoloji
Modernlik ve ilerlemeyle birlikte sönümlenmesi, sönümlenmese bile toplumsal alandan uzaklaşması ve bireylerin vicdanlarına hapsolması beklenen bir olguydu din, pozitivist-bilimci popüler algılara göre. Ancak, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, hemen bütün dünya dinlerinde görülen canlanma ve kimi zaman öze dönüşçü, kimi zaman restorasyon, kimi zamansa fundamentalist olarak görülen akımları getirdi. Bu akımlarla birlikte, dinin toplumsal algı ve eylemlerde tuttuğu önemli yeri göz ardı etmenin pek o kadar kolay olmadığı fikri tazelendi.
Dinin dünya-kurucu nitelikleri ve toplumsal hayatın idamesinde edindiği hayati roller bir yerde onu toplumsal kurumlar arasında mümtaz bir pozisyonda ele almayı salık veren sosyolojik bakış açıları içinde yaşatılmaya devam ediyordu. Fakat din sosyolojisinin bir disiplin olarak modern hayatın anlaşılmasında şehir ve sanayi olgularını merkeze alan diğer sosyolojik disiplinlere nazaran ikincil bir disiplin olarak ele alındığı da kuşkusuzdu.
 
Ancak, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sosyoloji içinde değişen öncelikler, dinin modern dünyanın eksen konuları olarak görülen kent ve sanayi olgularından daha az önemli olmadığını gösterdi. Çünkü yerel-küresel pek çok toplumsal uzlaşma ve çatışma din çevresinde meydana gelmekteydi. Dinin modern dünyada artan bu önemine bağlı olarak din sosyolojisi disiplini de tüm dünyada yükselen bir disiplin olarak yeniden entelektüel önemine kavuştu. Buna karşın Türkiye’de din sosyolojisi alanına giren konuları bütünlüklü bir biçimde ele alan, yeni gelişmeleri din sosyolojisi bakış açısıyla işleyen eser sayısı da sınırlı. 
 
Bir kurum olarak ‘din’
 
Mustafa Aydın’ın kitabı, din-toplum bağlantısını çözümlemeye çalışan ve hemen herkese hitap eden bir din sosyolojisi eseri olarak dikkat çekiyor. Sosyoloji ve ilahiyatın kesişim alanlarını daha yakından ilgilendiren bir bakış açısıyla hem “Sosyoloji açısından bir dini okuma kılavuzu” hem de “Din açısından sosyolojik bir okuma” olarak tasarlanmış bir eser. 
 
18 temel konunun ele alındığı eser üç ana bölümden oluşuyor. “Bir Kurum Olarak Din ve Tanımı” adını taşıyan birinci bölümde din sosyolojisi hakkında bir bilgi verdikten sonra, “Dinin, tanımı, işlevleri, tarihsel gelişimi, sınıflandırılması” gibi dine özel sorunlar ele alınmaktadır. “Dinin toplumla ilişkisi” adlı ikinci bölümde ise, genel olarak toplumun din üzerindeki etkisinin yanında kurumsal, grupsal, örgütsel yapılar ve değişim bağlamında ilişkiler gösterilmeye çalışılıyor. “Din sosyolojisinin güncel sorunları” adını taşıyan son bölüm ise “Din ve dünya ilişkisi, günümüzde dini gelişmeler, modern dünyada din, din sosyolojisi bağlamında İslam ve toplumumuzda din” ana başlıklarını taşıyor.
 
Eser, sade bir dil ve sistematik bir yöntemle yazılmış ve Türkçe’de önemli bir boşluğu dolduruyor. 
 
Alçak ve komşu filozof!
 
Ünlü Fransız filozof Pierre Klossowski’nin, Sade’ı bütünlüklü bir analizden geçirdiği ve 1947’de kaleme aldığı Komşum Sade ile 1967’de yazdığı Alçak Bir Filozof metinlerinden oluşan kitap erdemle rezaletin iç içeliği ve suç ortaklığında toplum tarafından kabul görme ama bunun yanında tüm farklılıklarını muhafaza etme isteği düşüncesi etrafında Sade’ın, yadsıdığı Tanrı’ya tam da onu yadsımak zorunda hissettiği için bağlı olduğu görüşü (ilk metne egemen görüş) ile sapkınlığın Sade’ın bütüncül ateizminin formülasyonunda nasıl bir rolünü irdeler. Sade’ın felsefenin gündemine getirilmesinde önemli bir yer tutan Klossowski’nin bu metinleri filozofun kendi fikri gelişimine de ışık tutmaktadır. 
 
Komşum Sade: Alçak Filozof İle Birlikte, Pierre Klossowski, Çev. Nihan Çetinkaya, Ayrıntı, 2014
 
Osmanlı’da İngiliz etkisi 
 
Ahmet Dönmez genelde Fransız etkisi altında ele alınan Osmanlı modernleşmesine farklı bir optikle getirerek, Osmanlı diplomasi ve modernleşme tarihinin önemli safhalarından birini inceliyor. İngiliz devlet adamı ve diplomatlarının, Osmanlı reformlarını yönlendirmek amacıyla 1833-1841 yılları arasında ne gibi faaliyetlerde bulunduğu ve bu girişimlerin Osmanlı modernleşmesinin hangi alanlarında, ne derece etkili olduğu analiz ediliyor. Kitapta, İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Palmerston ve İngiliz Elçisi Lord Ponsonby’nin Osmanlı Devleti’nin güçlendirilmesi çerçevesinde Osmanlı yöneticilerini reformlara teşvik etme çabaları ve  bu süreci olumsuz yönde etkilemeye çalışan unsurlara karşı yürüttükleri mücadele gösteriliyor. 
 
Osmanlı Modernleşmesinde İngiliz Etkisi, Ahmet Dönmez, Kitap, 2014