Sivil-asker ilişkileri nasıl düzenlenmeli?

Süleyman Ülker / Araştırmacı Yazar
9.03.2013

Silahlı kuvvetler içinde kapsamlı bir reform için evrensel tecrübeyi izlemek ve sivil-asker ilişkilerinin demokratik dünyada nasıl düzenlendiğine bakmak gerekiyor. İşte bu noktada, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yapı ve işleyiş, incelenmesi gereken önemli bir örneği ifade ediyor.


Sivil-asker ilişkileri  nasıl düzenlenmeli?


Sivil-asker ilişkilerinde düne nispetle sağlanan görece ve mevzi ilerleme, siyasi iktidarı yanıltmamalı. Kapsamlı bir yapısal değişikliğe ya da bir reforma ihtiyacımız hala devam ediyor.



Ama nedir bu reformun çerçevesi? Ne zaman bu konu açılacak olsa, ilk akla gelen, darbelere kaynaklık ettiği düşünülen TSK İç Hizmetler Kanununun 35. Maddesinin ve benzeri antidemokratik askerî mevzuatın kaldırılması oluyor. Ordunun sivil denetimi için Genelkurmay’ın Savunma Bakanlığı’na bağlanmasından; askerî yargının, görev suçlarına bakmakla sınırlanıp, adli ve idari yargıya bağlanmasından veya ordunun idari, mali ve hukuki denetiminin siviller tarafından yapılmasından bahsediliyor.



Hiç şüphesiz bunlar gerekli ama yeterli değil.



Her şeyden önce, bütün silahlı kuvveti bir genelkurmay başkanı ile maiyetindeki kuvvet komutanlarının emrine verip sonra onları dışarıdan denetleme fikri gerçekçi değil. Genelkurmay Başkanı yekpare bütün ordunun komutanı ve ordudaki herkesin üstü, komutanı, amiri olduğu sürece onun ve/veya komuta ettiği ordunun dışarıdan denetlenebileceğini düşünmek gerçekçi değil. Özellikle de Türkiye gibi bürokratik yönetim geleneğinin yerleşik olduğu bir ülkede bunun yeterli olmayacağı açık.



Kapsamlı bir reform için evrensel tecrübeyi izlemek ve sivil-asker ilişkilerinin demokratik dünyada nasıl düzenlendiğine bakmak gerekiyor. İşte bu noktada, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yapı ve işleyiş, incelenmesi gereken önemli bir örneği ifade ediyor.



ABD’de durum ne?

Amerika’da da bir genelkurmay başkanı var, ama oradaki genelkurmay başkanı bizdeki gibi bütün ordunun komutanı değil. Genelkurmay başkanı kuvvet komutanlıklarının komutanı değil; onlara emir veremez, onların üstü değil. Zira her kuvvet komutanlığının başında, savunma bakanlığı nezdindeki pozisyonları genelkurmay başkanınki ile eşit olan sivil sekreterler var.



ABD’nin, biri ülke içinde olmak üzere bütün dünya sathında 9 muharip komutanı var. Genelkurmay başkanı onların komutanı.



Genelkurmay başkanı da savunma bakan yardımcısına bağlı; doğrudan bakana bile değil.



Savunma bakanı ve yardımcısı sivil ve hükumet (başkan) tarafından -senato onayı alınarak- atanıyor.



Kuvvet komutanlıklarının (ve elbette komutanlarının) başında da savunma bakan yardımcısına bağlı olan sivil sekreterler var. (Mesela, hava kuvvetleri komutanı olan asker, hava kuvvetleri komutanlığının en üst pozisyonundaki kişi değil yani. Bağlı olduğu bir sivil var.)



Kısacası Amerika’da orduya sivil denetim, yekpare bütün orduya komuta eden bir genelkurmay başkanını dışarıdan denetleme şeklinde olmuyor. Onun yerine orduya sivil denetim, sivillerin ordu içindeki kuvvetlere komuta ve nüfuz edebilmesi şekilde uygulanıyor.



Böylece hem ordu gerçekten sivil denetime tabi tutuluyor, hem de bir askerî darbe ihtimali neredeyse sıfırlanmış oluyor. Bu bağlamda bütün orduya komuta etme yetkisine sahip bir askerin bulunmadığı ABD’de, yekpare bütün orduya komuta edebilen tek bir kişi var: Birleşik Devletler Başkanı. Orada başkan sembolik değil, gerçekte de komutan.



1986 yılında çıkan Goldwater-Nichols Yasası ile de başkomutan olan başkan ile muharip komutan arasındaki emir komuta zinciri kısaldı. Bugün ABD’deki “emir komuta zinciri” şu şekilde formüle edilebilir: Başkan—>savunma bakanı—>muharip komutan. Görüldüğü gibi genelkurmay başkanı bile yok devrede. Genelkurmay başkanının, bu yasa sonrası, emir komuta zinciri içinde, bireysel ya da topluca operasyonlara komuta yetkisi kalmadı.



Kuvvet komutanına sivil komuta

Devlet başkanını ordunun sembolik değil gerçekten başkomutanı kılmak.

Genelkurmay başkanını bütün orduya hükmeder pozisyonundan çıkarmak, yetkilerini ve görev yükünü azaltmak.



Genelkurmay başkanını daha ziyade saha görevleriyle ilgili kılmak, ona koordinasyon vazifesi yüklemek ve savunma bakanlığına bağlamak.



Kuvvet komutanlıklarını onlardan maksimum verim alabileceğimiz yerlere taşımak. (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nı İzmir, Trabzon gibi illere mesela.)

Bütün kuvvet komutanlıklarının başına bir sivil getirmek ve kuvvet komutanlarını da bu sivil amirlere tabi kılmak.



Milli Güvenlik Kurulu’nun üyeleri arasına hiçbir askeri, asil veya yedek üye olarak almamak. (İhtiyaç duyulduğunda, toplantının ilgili kısmında teknik malumat ve askerî görüşlerine başvurulmak üzere ilgili komutan-lar kurula çağrılabilir.)

General ve amiral sayısını sadece ihtiyaçla sınırlamak.



Yüksek Askeri Şura şart mı?

Yüksek Askerî Şura’yı kaldırmak. Askerlerin tayin ve terfi gibi kariyer planlamasını sivil otoritenin inisiyatifinde ve hukukun denetiminde nesnel kriterlere bağlamak. Performans ölçümüyle kıdemden ziyade istidadı ödüllendirmek.



Ülkedeki bütün resmi protokollerden asker bürokratları çıkarmak. Resmi bayramları militer gövde gösterisi olmaktan kurtarmak.



Ülkede sivil yerleşim birimlerinde yer alan her tür askerî karargah, bina, tesis, lojman, sembol ve figürleri kaldırmak, yerleşim birimi dışına çıkarmak.

Orgeneralinden ere hiçbir askerî personeli -sivil otorite tarafından çağrılmadıkça- sivil yerleşim birimine askeri üniformayla sokmamak.



Askerî okulların müfredatında yer alan, salt askerî dersler dışındaki ders müfredatını demokrasiye uygun bir şekilde sivillere hazırlatmak. Askerî derslerin müfredatında ise sivillere, demokrasiye uygunluk denetimi yaptırmak ve onaylatmak.



Profesyonel orduya geçip, zorunlu askerliği kaldırmak.



Bütün bunları yapma karar ve azminde olunmadıkça, bu ülkede sivil-asker ilişkileri hiçbir zaman normalleşemeyecek, sağlıklı bir demokraside olması gereken düzeye gelemeyecek.



[email protected]