25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Bu yazın formülü belli!

21. İstanbul Caz Festivali 1 Temmuz’da başlıyor. Kentin 13 farklı mekanında 200 müzisyeni ağırlayacak festival, adeta şöhretler geçidi. ‘Tatile çıkacaktım’, ‘memlekete gidecektim’, ‘bütçem dar’ demeyin… Havamız iyi, müziğimiz iyi, aylardan Temmuz, parklarda caz konserleri ücretsiz. 21 yıldır aynı formül hiç şaşmıyor: Yaz + caz = Azami haz!

Alin Taşçıyan28 Haziran 2014 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Bu yazın formülü belli!

1 Temmuz Salı akşamı Avusturya Konsolosluğu bahçesindeki açılışın ardından önemli bir konserle başlıyor 21. Caz Festivali: Zülfü Livaneli’nin Mevlana Celaleddin Rumi’nin İngilizceye çevrilmiş şiirlerini, caz ve Türk müziğini harmanlayarak bestelediği Rumi Suite/ The Eternal Day’in (Rumi Süiti/ Sonsuz Gün) Türkiye prömiyeri 2 Temmuz 21.15’te Sepetçiler Kasrı’nda yapılacak. Dünya prömiyeri 2013 Ekiminde Almanya’da yapılan eserin Türkiye prömiyeri Goethe Enstitüsü işbirliğiyle gerçekleştirilecek. Çok titiz bir ekip çalışmasıyla Farsçadan İngilizceye çevrilen Mevlana şiirlerinden “Bir yer var/ doğrunun ve yanlışın ötesinde/ Seninle orada buluşacağız” dizeleri bağlayıcı tema olarak seçildi. Piyanist Henning Schmiedt yönetimindeki Henning Schmiedt Altılısı, neyzen Burcu Karadağ, trompetçi Joo Kraus, basçı Ralph Gräßlerve davulcu Uli Moritz, Rumi Suite’i Livaneli ile birlikte seslendirecek.

21. Festival’in en sansasyonel ismi Hugh Laurie. Birçok single’ın yanı sıra iki Blues albümü yapan ünlü aktör, The Copper Bottom Band ile 9 Temmuz’da Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’ne konuk olacak. Laurie, İngiltere televizyonlarının sevilen komedyeniyken ABD televizyonlarının uzun soluklu popüler dizisi House’daki evi şahsına münhasır doktor rolüyle uluslararası şöhrete kavuştu. Bölüm başına en çok kazanan drama oyuncusu unvanın elde eden, sayısız ödüle aday gösterilen ve iki Altın Küre birden alanLaurie, dizi bittikten sonra müzik çalışmalarına ağırlık verdi.

COREA VE CLARKE FÜZYONU!

Kusursuz Amerikan aksanıyla yıllarca başrol oynayan bir oyuncunun cesaretiyle müzikte de tereciye tere sattı! Art arda çıkardığı iki Blues albümüyle, 2011 tarihli Let Them Talk ve 2013 tarihli Didn’t It Rain ile listelerde ilk sıraya yükseldi!

Şöhrete burun kıvırdıysanız size damardan caz verelim: Chick Corea ve Stanley Clarke füzyonu! 70’li yıllardan bu yana birlikte çalışan Grammy Ödüllü, efsane ikili 8 Temmuz’da Haliç Kongre Merkezi’nde sahneye çıkacak. 40 yılı bulan işbirliğini akustik olarak seslendirecek. ‘Ülkemize birçok kez gelen ve hayran kitlesi yaratan Corea ve Clarke’ıönermeye ne hacet, diğerlerinden haber ver’ diyorsanız seçenek çok! Festival programına bildiğiniz bütün elektronik ve sanal kanallardan ulaşıp ayrıntılı bilgi edinebilir ya da bilet satın alabilirsiniz. Geçen yıl doyamadığımız Afrikalı efsane Hugh Masekela yeniden İstanbul’a geliyor. 14 Temmuz’da Feriye Lokantası’nda onu ve ekibini dinleyebilirsiniz. Müziğini vaktinde Nelson Mandela’nın serbest bırakılması için kampanyalara adayan, Bob Marley dahil birçok politize müzisyenle sahne alan Masekela içimizdeki enerjiyi ortaya çıkaran ve insanları iyi amaçlar uğruna birleştiren karizmatik sanatçılardan biri.

Gürcistan’da doğup Kuzey İrlanda’da büyüyen Katie (Ketevan) Melua’nın sesinde de saçlarının o yumuşak esmer bukleleri var. Şarkılarının sözlerini tane tane yorumluyor, şiirin tadını da veriyor müziğin yanı sıra. 19 yaşında İngiltere listelerine girmişti, bugün 30 yaşında. 10 Temmuz’da Açıkhava Sahnesi’nde bugüne dek çıkardığı beş albümünden seçtiği bir repetuvarla çıkacak İstanbullu müzikseverlerin karşısına.

Henüz 25 yaşındaki Cecile McLorin Salvant’a ne demeli bilmem? Fransız vatandaşı Haiti kökenli baba, Guadalup kökenli anneden Amerika’da doğan, kariyerine Avrupa’da başlayan bu güçlü sesi ileride bir Sarah Vaughan misali hayal etmek hiç de zor değil.

Caz ve soul vokalisti Kanadalı Kellylee Evans ise Nina Simone’un izinden gidiyor. 2011’de Yılın Vocal Caz Albümü dalında Juno Ödülü kazanan Nina’yı ona adamıştı… Geçen yıl da Woman Child ile Grammy’ye aday olan Evans’ın kulak okşayan sesini 11 Temmuz’da Sakıp Sabancı Müzesi’nde dinleyebilirsiniz.

Bu yılki bütün festivaller misali Caz Festivali’nee de Polonya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 600. yıldönümü kutlamalarının izi düştü. Polonya’nın önde gelen müzisyenlerinden piyanist ve besteci Leszek Możdżer; İsveçli basçı, çellist, besteci ve aranjör Lars Danielsson ve İsrailli vurmalı çalgılar ustası Zohar Fresco’dan oluşan Możdżer Danielsson Fresco Trio 3 Temmuz’da Cemal Reşit Rey’de Polonyalı trompteçi Tomasz Stanko ile birlikte çalacak.

Cazseverler programda başka birçok yıldız cazcının konserlerini de bulabilir. Kimi alışıldık kimi alışılmadık mekanlardaki bu konserlerin yanı sıra Nişantaşı Sanat Parkı’nda Pazar günleri ücretsiz caz sefasını da ihmal etmemeli.