19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Çat diye popstar olma kaygım yok

Dünyanın en önemli müzik okulu Berklee’de okuyor, genç kızların sevgilisi Justin Timberlake ile aynı sahneyi paylaşıyor, ABD’de müzikallerde rol alıyor. Dünyanın Öteki Ucuna adında bir single çıkaran Bengİsu “Bu, ‘Merhaba canım ülkem, artık ben de varım buralarda, haberiniz olsun’ demek için yaptığım bir çalışma” diyor.

Aslı Gür13 Eylül 2014 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Çat diye popstar olma kaygım yok

Henüz 22 yaşında ama müzik alanında neredeyse başarmadığı iş yok! Üç yaşındayken “İleride ne olacaksın?” sorusuna “Şarkıcı” diye yanıt vermiş, sekiz yaşına geldiğinde şan ve piyano dersleri almaya başlamış. Saint-Joseph Fransız Lisesi’nde okurken matematik öğretmeni “Ya müzik ya okul” deyince ailesinden gizli Berklee College of Music’in sınavlarına katılmış. Okulu yüzde yüz bursla kazanınca da müzik, profesyonel olarak tüm hayatını kaplamış. ABD’de pek çok müzikalde rol alan, ünlü sanatçı Justin Timberlake ile aynı sahneyi paylaşan Bengisu, Türkiye’de de çalışmaya başladı. Dünyanın Öteki Ucuna adlı single’ıyla adından söz ettiren şarkıcıyla müzik yolculuğunu konuştuk.

- Dünyanın Öteki Ucuna ilk single’ınız. Müziğe merakınız ne zaman başladı?

Müzik benim için nefes almak gibi! Sanki ben doğduğumda benimle beraber gelmiş. Yeni doğan her bebek 440 hertz, yani ‘la’ tonundan ağlarmış, işte o an başlamış benim müzikal yolculuğum. Küçükken komşuların evine misafirliğe gittiğimizde kumandayı alıp konser verirdim. Yaş oldu 21 ama hala zevkle şarkı söylediğim yer, elimde deodorant şişesiyle salondaki aynanın karşısıdır.

-Dünyanın önemli müzik okullarından Berklee College of Music’e yüzde yüz bursla girdiniz. Bu büyük bir başarı olmuştur sizin için...

Müziğin takdir edildiği, ayrıcalık ve güç olarak görüldüğü bir yerde yaşamak çok farklı bir duygu. Berklee College of Music’in Ankara’daki sınavına babamın haberi olmadan girdim. Çünkü babam normal bir meslek erbabı olmamı ve müziğin hobi olarak hayatımda kalması gerektiğini savunurdu. Okula yüzde yüz bursla kabul edilince ailemin de onayını alarak ABD yollarına düştüm. Yılda 30 bin kişinin başvurduğu ama sadece bin kişinin kabul edildiği bir yere girebilmek, müziğin hayalini kuran insanlarla çevrili olmak gerçek olamayacak kadar güzel.

TÜRK OLMAM EGZOTİK GELİYOR

-Eğitiminiz devam ediyor mu?

Ediyor. Berklee’de çift anadal okuyorum; Türkiye’de şan olarak kabul edilen Vocal Performance ve Music Business Management yani müzik işletmesi.

-ABD’de müzikallerde de sahne aldınız. Bu size ne kattı?

Hair, Hairspray, BPC Scream ve Lion King’de oynadım. Müzikalde yer almak bambaşka bir disiplin. Birkaç farklı seçimden geçerek dahil oluyorsunuz müzikallere. O disipline alışmak, ekip olabilmek sizi ayakta tutuyor ama gerçekten yorucu ve zor! Bir de 30 kişilik ekibin içinde ABD’li olmayan tek kişi olunca işin rengi değişiyor. Türk olmam çok egzotik geliyormuş!

-Kendinizi birkaç yıl sonra nerede görmeyi hayal ediyorsunuz?

Hayal kurmaktan korkmuyorum. Hem İngilizce hem de Fransızca’ya hakimim ve bunu müzikal anlamda kullanarak Billboard Hot 100’a birkaç şarkı sokmak istiyorum. Kimse bir Türk’ün dünya çapında işler yapabileceği

inancına sahip değil bu ülkede. Bu hayattaki en büyük amacım, dünyaya bir Türk kızının neler yapabileceğini göstermek.

-Justin Timberlake ile yolunuz nasıl kesişti?

Justin’in davulcusu John Blackwell okulumda benim bir dersime giriyordu. Birbirimizi çok sevdik. John, konser için New York’a gideceğini söyledi ve ‘İsteyen gelebilir’ dedi. Ben de atladım otomobile, konsere gittim. Soundcheck sırasında oradaydık ve Justin gelmeden önce mikrofonu bana verip ‘Haydi söyle’ dediler. Ben de kendi kendime söylediğimi zannederek rahat rahat sahnede takılmaya başladım ama arkamda Justin beni dinliyormuş! Beni beğendiğini ve eğer bana da uyarsa akşam onlarla sahneye çıkabileceğimi söyledi. İnanılmaz bir akşam yaşadım. Orkestrayla aynı kulisi paylaşmak bile hayalken çok sesli vokal yaptım! O an ciddi ciddi yaşadığımı hissettim.

-Justin Timberlake ile çalışmak nasıl bir deneyim oldu?

Bu konuyla ilgili söylemek istediğim tek bir kelime var: Ego! Bizim ülkemizde çok yanlış anlaşılan, gereksiz yere kabartılan ve insanların hayallerini kurdukları yerlere gelmelerini engelleyen çok önemli bir faktör. Sadece Justin’in değil ABD’de tanıştığım ve hikayelerini dinlediğim tüm sanatçıların en büyük özelliği egolarından arınmış olmaları. İnsanlar müziği ticari kaygı duymadan, eğlenmek için yapıyor. Üretimin ne kadar önemli ve değerli olduğunu biliyorlar.

- Dünyanın Öteki Ucuna enerji veren bir şarkı. Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?

Benim ilk şarkım olması sebebiyle büyük bir heyecan, neşe, kan ve gözyaşı dönemi, çalışma ve çabanın çocuğu diyebilirim. Çat diye pop star olmak gibi bir kaygım yok! Biraz ‘Merhaba canım ülkem, artık ben de varım buralarda, haberiniz olsun’ demek için ortaya çıkardığım bir çalışma. Dinleyiciyle birbirimizi tanıyarak ilerlemek istiyorum.

- Klibiniz ve klipteki dansınız dikkat çekiyor...

Kliple ilgili olumlu-olumsuz çok eleştiri alıyorum ama bu da benim hoşuma gidiyor. Kimi insan ‘Helal olsun’ diyor, kimisi ‘Ya şarkı tamam da dans etmene ne gerek vardı?’ yorumunu yapıyor. Dans etmeye aşığım! Dans ederken arada sırada utandığım oluyor ama kendimi bıraktığım an hiç bir sıkıntı duymuyorum. Farklı olmayı severim ve dans ettiğimi gören insanların surat ifadelerini de çok sevdim! Bence çok iyi ve güzel oldu klibim!

-Müzik piyasasında fiziğe de önem verilmesi ve sizin kilolu olmanız herhangi bir zorluk yaşattı mı şimdiye kadar?

 

Şişman insan sempatiktir. Kendimi gayet tatlı buluyorum. Kilolarımla ilgili bir takıntım yok, gayet güzel iletişim kurabilen ve istediğini elde edebilen biriyim. Ama kilolarımın sağlığımı tehdit ettiği noktada müdahale edip bu konuya bir ayar vereceğim. Mesleki anlamda ise herhangi bir zorluk yaşamadım. Beni sahnede izleyenlerin hayranlığı fiziğime olursa ne anladım ben sahneye çıkmaktan?