18 Mayıs 2024 Cumartesi / 11 Zilkade 1445

En iyi beş moda sergisi

New York Metropolitan Sanat Müzesi’nde mayıs ayında açılan Punk: Chaos to Couture sergisi dahil olmak üzere unutulmaz beş moda sergisini gezenler çok şanslı! İşte o ünlü sergiler...

Tuğba Göktaş Kavici24 Ağustos 2013 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
En iyi beş moda sergisi

‘Moda sanat mıdır, değil midir?’ sorusu hala tartışılsa da çoğunlukla gelinen nokta aynı. Moda sanattan beslenmesine rağmen bir eser niteliği taşımıyor. Zira sanatın ilkeleri arasında yer alan kalıcılık ve dönüştürücü güç, moda için geçerli değil. Üstelik sanat eserlerinin biricik merkezi müzeler tarafından kesin bir şekilde reddediliyordu ama bugün gelinen noktada ilişkilerin daha yumuşadığını söylemek mümkün. Moda, sanat olabilecek tüm normları taşımıyor, bu kabul... Ancak onun sanatla birlikte anılmamasına bir engel yok. Yakın geçmişte müzelerin modaya kucak açmasıyla şüphesiz en çok ilgi gören mekan, New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi... Meşhur kırmızı halılı Oscar törenlerini aratmayan sergi açılışları da müzeyi ayrıcalıklı kılıyor. Mayıs ayında açılan Punk: Chaos to Couture ise en başarılı sergilerden biri oldu. Gelin, müzenin moda ve sanatı buluşturan en iyi beş sergisine göz gezdirelim...

1- Punk Chaos to Couture

Mayıs ayında modaseverlerle buluşan Punk sergisi, geçen hafta müzenin en çok ilgi gören ilk beş sergisi arasına girerek sonlandı. Düzen karşıtı sloganların yazılı olduğu tişörtler, yırtık kotlar, çiviler, zincirler... Bir sanat müzesinin içindeydi ama estetikle birleşmiş halleriyle! Punk modasının nasıl evrildiği ve günümüzde nasıl ana akıma dahil olduğu irdelendi. 70’li yıllarda ortaya çıkan bu trend, kaos ve isyanın sesiydi. İlk etapta modacılar hiç sevmemişti! Şimdi ise ‘yadsınamaz’lar arasında. Metropolitan’a yoğun bir ziyaretçi akını olduğunu da eklemekte fayda var.

2- Süper Kahramanlar

Moda ve Fantezi

2008 yılında beyazperdedeki süper kahraman furyası modayı da etkiledi. Ünlü tasarımcıların kadrajına giren karakterler muhteşem kostümlerle Metropolitan Müze’de sergilendi. Superman ve Batman’in başı çektiği ekspozisyonda Örümcek Adam, Kedi Kadın gibi süper kahramanlar izleyicileri bambaşka bir boyuta taşıdı. Peki kostümlerde kimlerin imzası vardı? Jean Paul Gaultier’den Julien Macdonald’a, Armani’den Mugler’e, John Galliano’dan Dolce&Gabbana’ya pek çok moda devinin elinden çıkan kostümler, beyazperdenin ardındaki kahramanları adeta ete kemiğe büründürmüştü.

3- JacquelIne Kennedy

Onassıs Show

Tüm zamanların stil ikonu olmayı başarmış bir kadın, Jackie... 2001 yılında, ölümünden 38 yıl sonra, ABD’nin gelmiş geçmiş en medyatik First Lady’si Jacqueline Kennedy Onassis’in kıyafetleri sergilendi. Dünyanın çeşitli yerlerinden ziyaretçilerin yanı sıra Amerikalıların akın ettiği sergi, başkanın eşinin rafine zevkini birebir yaşatıyordu. Kolsuz elbiseleri, tayyörleri, muslin eşarpları, geniş çerçeveli gözlükleri ve inci kolyeleriyle kendi stilini yaratmıştı. 60’lı yıllarda kendi akımını başlatarak bugün bile modacılara ilham kaynağı olan ‘Jackie tarzı’nı oluşturan kadın o...

4- Alexander McQueen

Vahşi Güzellik

2010 yılında moda endüstrisini şoke etmişti onun intiharı... Alexander McQueen, ölümünden sonra da zirveden inmedi. Müzenin 2011 yılında ‘vahşi güzellik’ temasıyla sunduğu tasarımları rekor izleyiciye ulaştı. Sıradışı ambiyansları, çirkin sayılan nesnelerden veya durumlardan etkilenerek ortaya çıkardığı güzel ve estetik koleksiyonları, McQueen’i apayrı bir yere taşıdı. Yetiştiği İskoçya kültürü de hep ilham kaynağı oldu.

Muazzam işçiliği de ayrıca övgüye değer. Ölümünden sonra da akın akın onun tasarımlarına koşanların sayısı çok...

5- EFSANEVİ  BİR KADIN

CHANEL

Metropolitan küratörlerinden Harold Koda ‘Moda sergilerinin 10 yıl önce sanat müzelerine girmesi konuşulamazdı bile’ demişti. Hatta Chanel sponsorluğunda gerçekleşen ‘Chanel’ sergisi açıldığında da müze ağır eleştirilere maruz kalmıştı. Ancak tüm bunlara rağmen modanın unutulmaz kadınlarından Coco Chanel’in sergisi büyük ilgi gördü. Sergi, modaevinin geçmişini tematik bir şekilde anlatırken 1983 yılında Chanel’in kreatif direktörlüğü koltuğuna oturan Karl Lagerfeld’in müthiş dehasını da ortaya koydu. Ziyaretçiler moda dünyasının ilklerini de görme şansına sahip oldular.