26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

İstanbul’u geziyorum karış karış

İstanbul’da görülecek onlarca semt, yüzlerce mekan var. Şehri hakkını vererek keşfetmek aylarınızı alabilir! Peki nasıl bir rota çizmeli? Yazar Haldun Hürel yeni kitabı İstanbul Nasıl Gezilir’de kenti karış karış gezmek isteyenlere rehberlik ediyor: “Tarihi Yarımada, Eyüp, Galata’ya gidilmeli; dini mekanlar görülmeli. Yedi tepenin hepsini görmeden ‘İstanbul’u gezdim’ dememeli. Çünkü İstanbul emek ister.”

Aslı Gür23 Ağustos 2014 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
İstanbul’u geziyorum karış karış

Önümüzdeki günlerde kendinize vakit ayırıp İstanbul’u gezmek, köşe bucak en ince ayrıntısına kadar keşfetmek istiyorsunuz ama nereden başlayacağınızı bilmiyorsunuz. Tarihi yarımadayı turlayıp Beyoğlu’na mı çıkmalı, yoksa Çengelköy’den yola çıkıp Suriçi’ne doğru mu gitmeli? Ya da önce Avrupa yakasının en ucu Silivri’den mi yola koyulmalı? Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan ve zengin tarihiyle gezginlerin başını döndüren İstanbul’u enine boyuna tanımak ve geçmişini bir nebze olsun öğrenmek için İstanbul uzmanı, müzisyen ve yazar Haldun Hürel’in Kapı Yayınları’ndan çıkan İstanbul Nasıl Gezilir adlı kitabı size rehberlik edebilir. Hürel kitabında, Beykoz’dan Silivri’ye kenti karış karış nasıl doğru bir şekilde gezebileceğinizi anlatıyor.

PROFESYONEL BİR ROTA

İstanbul Kültürü serisinin altıncı yayını olan kitapta şehrin seyir teraslarından suriçi İstanbul’unun dış bölgelerine, kentle ilgili bilgileri en iyi nerelerden öğrenebileceğinize kadar pek çok ayrıntı yer alıyor. İstanbul’un, dünyanın en değerli şehri olduğunu ve bu yüzden de nasıl gezilmesi gerektiğini gösteren bir rehbere her zaman ihtiyacı olduğunu belirten Hürel, kitabın bu düşünceyle bir anda ortaya çıktığını anlatıyor: “Bol fotoğraflı İstanbul Nasıl Gezilir, diğer rehber kitaplardan biraz farklı. Kitap sayesinde kenti amatör bir sevdayla ama adeta profesyonel bir anlayışla gezecek İstanbulseverler!”

BU ŞEHİR EMEK İSTİYOR

Sultanahmet, Beyoğlu, Galata, Eyüp... İstanbul’da gezilip görülmesi gereken pek çok tarihi mekan var. Hürel, “İstanbul’u gerçekten gezdim” diyebilmek için belli başlı rotalara mutlaka uğramak gerektiğini anlatıyor: “Öncelikle Roma ve Osmanlı mirası olan tüm anıtsal eserleri, sarayları, müzeleri görmek gerekiyor. Bu bir görev kadim şehrimize karşı... Sonra kara surlarını ve muhteşem kapılarını Yedikule’den Ayvansaray’a kadar gezip görmeli. Eyüp’ün ve Galata’nın tarihi merkezlerini mutlaka dolaşmalı. Ayvansaray-Balat-Fener üçlemesi gezilmeden asla olmaz! Sur dışında ise Silivrikapı-Balıklı kilisesi, Ermeni mezarlığı, Haydarpaşa-İngiliz mezarlığı gibi dini mekanlar ve yedi tepenin her biri gezilmeden İstanbul’u gezdim dememeli. Çünkü İstanbul emek ister.”

Hürel, İstanbul’u seven insan sayısının artması için elinden ne gelirse yapmaya çalıştığını belirterek “Kitaptaki tüm mekanları gezdikten sonra bağrı yanık ve gözü yaşlı ama çok gururlu İstanbul, o zaman bakın nasıl da hınzır hınzır gülümseyecek bizlere” diyor.

Terasında kenti seyre dalın
 
Gezdiniz, keşfettiniz ve sonunda yoruldunuz. Şimdi sırada İstanbul’u seyretmek var! Kitapta İstanbul’u keyifle seyre dalacağınız 54 seyir terasına yer veren Haldun Hürel en favori beş mekanını şöyle sıralıyor: “Balat sırtında bulunan Molla Aşki Tepesi, Yavuz Selim Camii’nin avlusu, Aşiyan’daki Tevfik Fikret Evi’nin yatak odası penceresi, Salacak kıyısı, Topkapı Sarayı Mecidiye Köşkü terası benim favorilerim.”
 
Bakırköy-Silivri Roma devrinden kalma
 
Şehri gezerken pek çok kişinin aklına Bakırköy-Silivri hattı gelmez. İstanbul Nasıl Gezilir kitabında bu rota da gezginlerin listesine eklenmiş. Hürel, Bakırköy ve çevresinin de çok önemli olduğunu anlatıyor: “Eski adı Makriköy olan Bakırköy ve yine Roma devrindeki adı Selymbria olan Silivri, en eski İstanbul yerleşimlerinden ikisi. Buralarda az sayıda da olsa eski yapıların görmek hala mümkün. İstanbul’un kenar ilçeleri oldukları için buraları görüp gezmek ve tarihi geçmişleriyle ilgili bilgiler edinmek, kiliseleri, camileri, Bakırköy yakınındaki Romalıların açık su sarnıcı Hebdemon’u görmek her zaman heyecan verici.” 
 
Tura Kariye Müzesinden başlayalım
 
İstanbul Nasıl Gezilir adlı kitapta pek çok kişinin bilmediği farklı yerler de var. Hürel, İstanbul’un büyük çoğunluğunun kenti tanımadığına dikkat çekiyor: “Topkapı Sarayı’nın Topkapı’da olduğunu sananlar bile var! Bir eser önünde ya da bir semtte fazla zaman harcamadan tüm İstanbul’u dolaşmak isteyenler bir-bir buçuk yılı şimdiden planlamalı. Öncelikle Kariye Müzesi ve güzel parkın çevresini dolaşın. Kandilli Türbe Sokağı ve Molla Aşki Camii çevresini, Eğrikapı civarında Anemas Zindanı yakınlarını görmelisiniz. Günlere bölerek Boğaziçi kıyılarını dolaşmak insana yaşama sevinci verir. Yarımada kara surlarının iç kısımlarındaki Topkapı, Edirnekapı, Eğrikapı, Sulukule, Karagümrük, Silivrikapı, Mevlanakapı, Belgratkapı semtlerini mutlaka gezin. Beykoz, Yalıköy, Yeniköy semtindeki altı mabet, Kuruçeşme’deki en dar sokak, Edirnekapı dışındaki en küçük cami, Şehzadebaşı’ndaki en uzun isimli cami de ziyaret etmeniz için sizi bekliyor.”
 
ŞEHRİ KÜTÜPHANEDE
 
Kitapta ‘İstanbul’u nasıl daha iyi çalışabilirsiniz’ diye de bir başlık var. Bu bölümde İstanbul’u bi- linçli bir şekilde gezip bilgi toplamak isteyenleri düşünen Haldun Hürel “İnsanlar önce şehri görüp tanıyacak sonra da gördüğü her yer için kütüphane ve merkezlere girip kaynaklara ulaşacak. Beyazıt Kütüphanesi, Atatürk Kitaplığı, Çelik Gürsoy Kitaplığı ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü şehirle ilgili bilgi toplayabileceğiniz en iyi yerler” diyor.