25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

İtirazın kime?

Gülcan Tezcan19 Nisan 2014 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
İtirazın kime?

Dizi sektörü ve sürekli şikayet edilen her hafta doksan dakikalık dizi çekme zorunluluğu yönetmenlere sinema filmlerini de aynı alışkanlıkla bir çırpıda kotarabilme beceresi kazandırdı. Onur Ünlü’nün 33. İstanbul Film Festivali’nde ilk gösterimi yapılan İtirazım Var adlı son filmi de böyle bir pratiğin ürünü. Gezi sürecine Leyla ve Mecnun ekibi ile tam kadro destek veren tayfa bu kez İtirazım Var filmiyle muhalif söylemini perdeye taşıyor. 

En başından söylemekte fayda var; sokaklarda yumrukları sıkıp, barikatlar kurarak, devrimci eylemlerle düzeni değiştirmeye çabalayanlar yerine derdini sinema perdesinde, tiyatro sahnesinde, sanatın herhangi bir disiplini içerisinde anlatmaya çalışanlar her zaman tercihimdir. Varsın sloganik bir dil kullansın varsın kör gözüm parmağına mesajlar versin. Nasıl olsa zaman içinde daha estetize bir dil tutturmayı da başaracaklardır.

SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VAR!

Başrolünde saz çalıp Alevi deyişleri söyleyen (ve film boyunca hayran olunası hoşgörü abidesi kimliğini bu temelden aldığını anladığımız) eski boksör bir imam ve hikayenin çıkış noktası da camide işlenen bir cinayet olunca ne ile karşılacağımızı tahmin etmek de hiç zor olmuyor. Bugünün din anlayışı ve dindarlarına ilişkin o kadar çok yorum yapılıyor ki film boyunca sanki bir kenardan İhsan Eliaçık’ın vaazını dinliyor hissine kapılıyoruz kaçınılmaz olarak. Günaha girme özgürlüğünün insanı daha erdemli hale getireceğinin altını çizen Ünlü, sıra dışı imamı Selman Bulut’a rakı içirerek, ağız dolusu küfürler ettirerek hatta eline silah tutuşturarak ‘imam’ karakterini ruhani bir kişilik olmaktan çıkarıp sıradan bir insan olarak resmediyor. Bunu yaparken öylesine fütursuz davranabiliyor ki imam Selman, rakı masasında Hz. Peygamberle ilgili bir kıssa anlatabiliyor. 

Filmin hikayesinde Onur Ünlü ile birlikte Sırrı Süreyya Önder’in de imzası oluşu manidar. Bu birlikteliğin doğal bir sonucu olarak film baştan sona göndermeler geçidi. Ancak en sert olanı kuşkusuz camiye ilişkin olanı. Cinayetten birkaç gün sonra camiyi açmaya giden Selman, camiden gelen ağır bir koku üzerine yüzünü buruşturarak dışarı çıkar. Müezzin, Selman’ın şaşkınlığına ‘Farkında değil misin burası hep böyle kokuyordu’ diye cevap verir. İslam’ın hakikatini çözmüş, fıkıh üzerine bile ahkam kesebilen yönetmen belli ki en doğru ‘din’ anlayışına sahip olduğunu düşünüyor. Öyle olmasa bu kadar iddialı cümleler kurmaktan da imtina ederdi. Günaha girme özgürlüğüne güzelleme yapan yönetmenin cami cemaatinden bir esnafın kalpazan ve çocuk tacizcisi oluşunu eleştirmesi de ciddi bir çelişki. İşlediği her günahtan önce başını gökyüzüne dikip ‘Affet Allahım’ diyen imam, bu hakkın sadece kendisine ait olduğunu düşünüyor demek ki...

İtirazım Var üzerine söylenebilecek çok şey var.