Başbakan'ı duygulandıran çocuklar STAR'a konuştu

Diyarbakır Gaziköşkünde Çanakkale'ye giden çocuklardan Mahmut Şahin, Necat Kurt, Veysel Kadir Akçay, Mehmet Tekol ile Seyid Rıza Özçelik yazdıkları mektuplar ile gezileriyle ilgili detayları Star'a anlattı.

BİZDE DUYGULANDIK

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mektubunu okumasından ötürü çok duygulandığını hatta gözyaşı döktüğünü belirten Seyid Rıza Özçelik, “Şehitlerin mezarını gezerken gözlerimize hep Diyarbakırlı, Ağrılı, Erzurumlu, Çankırılı yani Türkiye'nin dört bir yanından şehitlerin isimleri vardı. Çok duygulandım. Bunu da mektubuma yansıttım. Çünkü hepimizin bu birlik ve beraberliği ihtiyacı var. Bunun artması için de biz gençlere ne düşüyorsa yapmamız gerekir” dedi.

BATIDAKİ ARKADAŞLARINA DAVET

Batı illerinde bulunan gençlerin, çocukların Diyarbakır'a gelmesini isteyen Mahmut Şahin, “Bu geliş ve gidişleri arttırır isek birbirimizi tanımamız daha da kolaylaşır. Bunun için İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer illerden arkadaşlarımızı buraya davet ediyoruz. Gelip bizleri görsünler, tanısınlar ki kafalarında varsa bir soru işareti oda ortadan kalksın” diye konuştu.

GEZİMİZ DUYGU DOLUYDU

Veysel Kadir Akçay, gezilerinin duygu dolu olduğunu sözlerine ekleyerek bir daha Çanakkale'ye gitmek isteğini söyledi. Akçay, “Hepimize öz güven geldi. Bizlerinde birileri tarafından önemsendiğini fark ettik. Ailelerimizde çok mutlu oldu. Kardeşlik için böylesi projeler desteklenmeli. Gönül köprüleri ile birbirimize yakınlığımız artmalı” dedi.

3500 ÇOCUK MESLEKİ EĞİTİM

Diyarbakır Valiliği ve Çocuk Şube Müdürlüğü risk altında bulunan bin 700 kız toplam 3 bin 500 çocuğa mesleki eğitim alanında eğitim veriliyor. Kız çocuklarına yönelik kuaförlük, cilt bakımı gibi mesleki eğitim çalışması yapılırken, erkeklere yönelikte her türlü sosyal aktiviteler uygulanıyor. Erkek öğrencilere ayrıca oto elektrik, doğal gaz, mobilya gibi mesleki eğitimlerde veriliyor.

ERDOĞAN'IN OKUDUĞU MEKTUPLAR

'Ben Çanakkale'yi çok beğendim. Çanakkale'de şehit olanların mezarını gördük ve Fatiha okuduk. Onlardan bazıları da bizim memleketliydi yani Diyarbakırlılar vardı. Bunlardan Silvanlı, Hazrolu, Liceli, Çüngüşlü hepsi bizim için savaşmış, memlekete sahip çıkmıştı. Biz de onların sayesinde buralara geldik.'

'Ben geziden gördüğümüz yerleri, yediğimiz yemekleri anlatmak istemiyorum. Yediğimiz, içtiğimiz bize kalsın, gelelim asıl meseleye. Bugün bu geziye her kim katıldıysa eve gidince başını yastığa koyduğu an rahat uyuyacaksa o insanın vicdanı körelmiş, pas tutmuş demektir. Çünkü bugün binlerce şehit bize uyudukları yerden ders verdi. Diyarbakırlı şehit, Antepli, Giresunlu, Hataylı, Kayserili, Tokatlı, Yozgatlı... Dediler ki: 'Ey torunlarımız ne haldesiniz? Biz siz beraber rahat yaşayın diye toprağa düşmedik mi? Oysa biliyoruz ki toprak bizim değil, sizin üzerinizde. Sana diyorum Diyarbakırlı Mehmet, sana diyorum İstanbullu Hakan. Ne haldesiniz? Hani kardeşliğiniz, hani birliğiniz? Üstünüzdeki toprağı atın, dirilin.' Soruyorum vicdanlara ne zaman dedelerimizi dinleyeceğiz, ne zaman sarılacağız, ne zaman beraberliğimizi ilan edeceğiz? Ne zaman ki herkes beraber, ölen her kim olursa bugün bir genç öldü, bu vatanın evladı öldü derse o zaman birlik olacak.'