25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Çözüm Süreci ve Diyarbakır

Prof. Dr. Sait Alan çözüm sürecini Stargazete.com'a değerlendirdi.

23 Temmuz 2014 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Çözüm Süreci ve Diyarbakır

İnsanların kaybedecek bir şeyi kalmamış ise veya insanlar, kaybedecek bir şeyim kalmadı algısı içinde ise, bu kişiler herhangi bir olumlu davranış modeli beklenemez. En tehlikeli insan tipi ve durum da budur. Köyünü terk etmiş, evladını, babasını, malını-mülkünü, huzurunu kaybetmiş bir kişiden olaylara karşı sağduyulu, objektif ve yapıcı bir davranış beklemek safdillik olur.

Devam eden çözüm sürecinin en önemli kazanımı bölgedeki normalleşmedir. Normalleşen bölgede insanlar artık gece geç saatlere kadar dışarıda vakit geçirebiliyor, pikniğe çıkabiliyor, esnaf kepenk kapatmıyor, dağda hayatını kaybetmiş çoğu çocuk yaşta genç bedenler için taziye çadırlarına artık rastlanmıyor,bölge halkı normalleşiyor.

Bütün bu saydıklarımız düne kadar bölgemizde bir lükstü, Thomas MORE’un tabiriyle ütopyaydı. Normalleşen bölgemizde insanlar kaybedebilecekleri değerlerin farkına vardıkça, çözüm sürecinde alınan olumlu sonuçlar katlanarak artacaktır.

Son otuz yılda hiç hak etmediği şekilde çatışmalarla, şiddet olaylarıyla anılan Diyarbakır’da artık vatandaşlar güzel şeylerin olacağına inanıyor. Çünkü ilk defa çözüm sürecinin olacağına inanıyor. Çünkü ilk defa çözüm sürecinin arkasında bu kadar güçlü bir irade bulunuyor.

Diyarbakır tarih boyunca doğuda(Batı Asya’da) kültür, sanat, ticaret ve sağlık merkezi olmuştur. Bu tarihi miras, coğrafi şartlardan gelen bir misyon oluşturmuştur. Normalleşen Diyarbakır’da hızlı düzelecek sosyoekonomik durum, bölgemiz ve komşu ülkeler işbirliğini artırarak bölgesel barışa önemli katkılar sağlayacaktır.

Komşu ülkelerin Diyarbakır’a karşı ilgisi, Diyarbakır’ın çekiciliği her geçen gün artmaktadır. 2 yıl önce Kuzey Irak’tan Dicle Üniversitesi Hastanelerimize yılda iki dönemli olmak üzere 40 hemşireyi staj ve eğitim için kabul ettik; kurulan diyalog ile hemşirelerin bölgemizi ve hastanelerimizi yakından tanımalarından sonra hastanelerimize Kuzey Irak’tan hasta akışı başladı. Stajlardan önce Kuzey Irak’tan gelen hasta sayısı yılda 3 ile 5 arası iken, son bir yılda Kuzey Irak’tan Dicle Üniversitesi Hastanelerimize gelen hasta sayısı iki bini geçti.

Süreç tamamlanır ise sağlık dışında diğer sektörlerdeki potansiyel gelişmeler de hesaba katacak olursak Diyarbakır; Türkiye ekonomisinin önemli lokomotifi olacaktır. Diyarbakır’a yapılan Doğunun Paris’i yakıştırması bile artık anlamsızlaşacak, çünkü Diyarbakır şehri var iken Paris diye bir şehir yoktu. Böylesine eski, kadim, tarih kokan Diyarbakır şehri peygamberler kabirleri,Yahudilerin ilk mescidi, Diyarbakır’a meftun sahabe kabirleri ile tek başına inanç turizminin başkenti olmaya adaydır.

Bugüne kadar atılan demokratikleşme adımları, sivilleşme ve normalleşme adımları her türlü sorunun tartışılarak çözüldüğü, yeni bir Türkiye’nin önünü açmıştır. Bugünden geriye bakıldığında çözümü hayal bile edilemeyen sorunların ülke gündeminden birer birer nasıl çıkarıldığı açıkça görülmektedir. Çözüm sürecinin başarıya ulaşmasına ülke ve millet olarak bu yıkıcı sorunun da geride bırakılacağına Diyarbakır halkı canı gönülden inanmaktadır ve bu olumlu ivmeyle Diyarbakır şehri, yüz yıl önce olduğu gibi yine yeniden ülkemiz içim ekonomik ve sosyal bir lokomotif olacaktır.