24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Avrupa’da ırkçılığın yeni ismi ‘islamofobi’

TBMM İnsan Hakları Komisyonu raporuna göre Avrupa’da İslam karşıtlığı artıyor. Rapora göre 2014’te 60 İslam karşıtı saldırı ve eylem gerçekleşti. Komisyon Başkanı Üstün, “Avrupa’da ırkçılık İslamofobi’ye dönüştü” dedi.

Neşe Sarıdoğan2 Ocak 2015 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Avrupa’da ırkçılığın yeni ismi ‘islamofobi’

Milli Güvenlik Kurulu, 2014 yılının son toplantısında Avrupa’daki ırkçılık ve İslam karşıtı hareketlerde artışa dikkat çekilirken, Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun 2014 yılı ırkçılık raporu da, Avrupa’daki İslamafobi konusunda çarpıcı tespitler ortaya koydu.

2014 yılı içerisinde başta camiler olmak üzere yapılan ırkçı ve yabancı düşmanlığı motifli eylem sayısının 60 olduğu bildirilen raporda, “Camileri yok etmeye, işlemez hale getirmeyi amaçlayan saldırıların önlenmesi konusunda herhangi bir gelişme gözlenmemiştir” ifadesi yer aldı. Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün, “Irkçılık artık format değiştirmiş, İslamafobiye dönüşmüş, bu raporda açıkça görüyoruz” dedi.

7 ülkedeki saldırılar incelendi

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, ‘Avrupa’da Türkiye Kökenlilere Yönelik Irkçı ve Yabancı Düşmanlığı İçerikli Eylemler 2014 Yılı Raporu’nu tamamladı. Rapora göre, 2014 yılı içinde 7 Avrupa ülkesinde Türklere karşı gerçekleştirildiği tespit edilen ırkçı ve yabancı düşmanlığı motifli eylem sayısı 60 oldu. 60 eylemden 38’i Almanya’da yaşanırken, Avusturya 8 eylemle ikinci sırada, Bulgaristan 7 eylemle üçüncü sırada yer aldı. Belçika, Hollanda, İsveç’te 2’şer, Fransa’da ise 1 eylem oldu.

El ilanlar, gösteriler afişler...

2014 yılında işlenen ırkçı ve yabancı düşmanlığı içerikli eylemlerin 39’unun camilere ve dernek/enstitülere yönelik gerçekleşti.

Camilere yönelik eylemler, yanıcı patlayıcı madde bırakma, cam kırma, taş atma, sis bombası atma, domuz organları bırakma, dini ve milli değerlere hakaret içeren mesaj ve mektup bırakma, Kur’an yakma, duvarlara tehdit içerikli yazılar yazma, kan sürme, gamalı haç çizme, cemaate saldırma gibi eylemler içeriyor. Raporda, “Camilere yönelik saldırılar hem İslam’ın bir sembolü olarak görülmeleri hem de Türklere mesaj vermek için en mümkün yer olmaları nedeniyle saldırılara maruz kalmıştır” denilerek, yapılan saldırıların hem ırkçılık hem İslam karşıtlığı içerdiği belirtildi. İslam’a yönelik saldırıların sadece camilerle sınırlı kalmadığı, şehir merkezlerinde hakaret içerikli ilanları dağıtma ve sokakta/parkta-kapalı alanlarda Müslümanlara fiziksel ve söz saldırı ve hakaret biçiminde geliştiği belirtildi.

Saldırganlar cezalandırılmıyor

Alman hükümetinin soru önergesi cevabında 2001-2011 yılları Müslümanların ibadet yerlerine yönelik toplam 219 saldırının yapıldığı, bir başka soru önergesi cevabında 2012 yılının Ocak ayından 2014 yılı Mart ayına kadar camilere toplam 78 saldırı meydana geldiği bilgisinin yer aldığı ifade edildi. 219 saldırının sadece 37’sinde, Ocak 2012-Mart 2014 arasındaki 78 saldırının sadece 16’sında en az bir şüpheli veya faile ulaşıldığına dikkat çekilen raporda, “Camilere yapılan saldırıların büyük kısmının cezasız kalması, saldırı niyetinde olan kişileri cesaretlendirmekte ve Müslüman toplumda korku, endişe ve güvensizliğe yol açmaktadır” ifadesi yer aldı.

Saldırılara gerekçe; IŞİD

2014 yılının son altı ayında cami kundaklamalarındaki artışın endişe verici boyutlara ulaştığı, toplamda 39 saldırının 31’inin son altı ayda gerçekleştiğine dikkat çekilen raporda, bu saldırıların gerekçesi olara IŞİD’in söylem ve eylemlerinin gösterildiğine işaret edildi. Camileri yok etmeyi, işlemez hale getirmeyi amaçlayan saldırıların önlenmesi konusunda herhangi bir gelişme gözlemlenmediği tespitinin yer aldığı raporda, olaylardan sonra yapılan birtakım soruşturmaların yetersiz kaldığı, faillerin bile bulamadığı, bu durumların yeni eylemleri cesaretlendirdiği görüşüne yer verildi.

Irkçılık format değiştirdi 

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı, AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, “Irkçılık artık format değiştirmiş, İslamafobi’ye dönüşmüş, bu raporda açıkça görüyoruz. Komisyonumuz hem Türkiye kökenli mazlum insanları, hem de dünyadaki mazlum insanları yazmaya devam edecek” dedi.