Boston’dan Suriye’ye Çeçenler

 Boston olayları bir çok gerekçeyle 11 Eylül saldırılarına benzetildi. Oysa yarattığı etki itibariyle daha çok 11 Eylül 2011’de Bingazi’de ABD büyükelçisi dahil 4 ABD’linin öldüğü olaylara benziyor. Bingazi saldırıları ABD’yi Ortadoğu’da politika değişikliğine gitmiş, Selefilerin karşısına almıştı. Selefiler üzerinden diğer İslamcı hareketleri terbiye etme fikri itibar kaybetmiş, Selefilerin kontrol edilemezliği fikri öne çıkmıştı. Bu da ABD’nin Ortadoğu  politikasını etkilemiş, hemen ardından Selefi gruplar marjinalleştirilmişti.  Boston saldırısı bu marjinalleşmenin bir adım daha ileri götürülmesi riskini taşıyor.  Zira Boston’da saldırıyı düzenleyenlerin Çeçen olması beraberinde Çeçenistan sorununu da gündeme taşıdı. Halen Suriye’de muhalefet saflarında farklı gruplar içerisinde mücadele eden, çoğunluğu selefi çizgiye sahip Çeçenler gündeme bir anda gündeme oturdu. 20 yıldır devam eden Çeçenistan’daki savaşta Çeçenlerin baş düşmanı Rusya idi. Biraz da bu nedenle, Kafkas kökenli gruplardan bir kısmı önceleri Esad yönetimine yakın çizgide olsalar da, Rusya’nın Esad’a desteği neticesinde Esad Yönetiminin karşısına geçtiler. Çeçenler şu anda Suriye’deki yabancı savaşçılar arasında en etkili grup.   Boston olaylarından sonra, Çeçen hareketi ile ilişkisine dair herhangi bir delil olmadığı halde, aksi deliller bulunduğu halde, ABD’de Çeçenlerin şeytanlaştırılması, Çeçenlerin etnik bir grup olarak neredeyse tehlikeli bir millet olarak adlandırılmaya çalışılması, ABD’yi Suriye’deki Çeçen grupların karşısına yerleştirme ihtimalini de beraberinde getiriyor. Eğer ABD başta Suriye’dekiler olmak üzere Çeçenleri düşman olarak tanımlarsa, hali hazırda Suriye muhalefetine mesafeli olan ABD’nin bu mesafesini artırabilir. Böyle bir dönüşüm de Suriye muhalefeti olumsuz etkiler. Ancak en çok acıyı Çeçenler çeker. Bu denklemden kazançlı çıkacak kesim ise kendi düşmanını ABD’nin düşmanı haline getirmeyi başaran Rusya ve Esad Yönetimi olacaktır.