24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Hedef direniş kabiliyeti

İsrail’in Hamas’ın askeri kanadının lideri Ahmed Caberi’yi hedef alan suikastı ile başlayan, Gazze’de bir çok noktayı hedef alan ve kara saldırısına dönüşme ihtimali bulunan saldırısının etkileri devam edecek.

NUH YILMAZ / STAR15 Kasım 2012 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Hedef direniş kabiliyeti
Hedeflere bakılırsa İsrail’in asıl amacının Hamas’ın direniş kapasitesini bitirmek olduğu anlaşılıyor. Bu açıdan Caberi’nin kaybı Hamas’ın sadece Filistin’de değil Ürdün’de, Suriye’de ve Mısır’daki hareket kabiliyetini de azaltacak. Bunun da ötesinde saldırıda Hamas’ın İsrail’e ciddi zarar verebilecek tek silahı olan, Tel Aviv’i de hedef alabilecek 75 km menzilli Fecr füzelerinin imalathanelerinin yok edilmesi. Ekim sonunda Sudan’daki Fecr füzesi dahil silah üreten bir fabrikanın İsrail uçakları tarafından bombalanmasını da bu saldırı ile birlikte düşünmek zorundayız. Tüm bunlar İsrail’in burada bitmeyecek geniş bir stratejinin parçası olarak hareket ettiğini gösteriyor.



Siyasi açıdansa saldırının öngörülemeyen, bazıları da İsrail’in hoşuna gitmeyecek sonuçları olabilir. Hamas saldırıdan çok büyük zarar görürse, Gazze’deki Selefi-Cihadi grupların etkisinin artması orta vadede İsrail’e ciddi zarar verebilir. Hamas direnir ve saldırıyı az zararla atlatabilirse, bu sefer de ‘savaşmadığı’ eleştirisini boşa çıkararak güçlenebilir. Bölgesel açıdansa bu saldırı Suriye krizinin bölgeye bir başka etkisidir. Suriye Yönetimi’nin direnişe karşı savaşma talebini reddettiği için, Şam’ı terk etmek zorunda kalan Hamas’ın alışık olduğu güvenlik çemberinin zarar gördüğü anlaşılıyor. Caberi’nin daha güvenli olabileceği Körfez yerine neden korunma imkanı olmayan Gazze’ye gittiği ya da gitmek zorunda kaldığı ise önümüzdeki günlerin önemli sorulardan birisi olacak. Bu sorunun cevabı Filistin’in geleceğinde hangi ülkelerin ne kadar etkisinin olacağını da gösterecek mahiyette.



Bu saldırının sonucunda Türkiye-Mısır ilişkileri daha da derinleşerek, stratejik bir nitelik kazanabilir. Saldırı ile birlikte Filistin sorununu tek başına çözemeyeceğini son derece iyi anlayan Mısır halkı ve daha da önemlisi Mısır’da Türkiye’ye mesafeli bakan Arap milliyetçileri Türkiye ile ilişkilere daha olumlu bakabilir. Bu da Mısır içerisindeki Türkiye’ye karşı direnci kırarak, iki ülke arasındaki ilişkileri bir üst düzeye taşıma potansiyeli içeriyor. Bu hafta sonu gerçekleşecek Erdoğan-Mursi görüşmesi de bu saldırının ardından çok daha farklı bir önem taşımaya başladı.