26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

İSRAİL: Efsanenin sonu

STAR Gazetesi yazarı Ardan Zentürk yazdı...

22 Mart 2013 Cuma 07:00 - Güncelleme:
 İSRAİL: Efsanenin sonu
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı arayıp, “Mavi Marmara katliamı” için özür dilemesi, esas olarak iki “şehir efsanesi”nin de sonunu getirdi:

1. İsrail ile başı derde giren, Amerika ile de çatışır: Krizin başladığı günden bu yana, dünya, Amerikan yönetiminin iki bölgesel stratejik müttefiki arasında çok hassas bir diplomasi yürüttüğünü izledi. Washington, Türkiye ile İsrail arasında Gazze saldırısı sonrasında doğan ve Mavi Marmara Katliamı ile en yüksek noktasına çıkan krizde, Türkiye’ye karşı olarak değerlendirilebilecek bir politika izlemedi. Aksine, Başkan Obama, Netanyahu’nun Batı Şeria’daki Filistin topraklarına dönük yerleşim planları nedeniyle İsrail’i karşısına alan, bu nedenle de Tel Aviv’den kaynaklanan “İran endişesi”ni de Amerika’daki Yahudi lobisi gibi değerlendirmeyen bir çizgi izledi. Dünya, bir NATO ülkesi olan Türkiye’nin, küresel denklemlerdeki ağırlığını bu kriz süresince bir kez daha anlamış oldu.

2. Amerika’yı Yahudiler yönetir: Hayır, bu olay da Amerika’nın kendine ait ulusal çıkar ve stratejileri olduğunu, bunun bazen, George W.Bush döneminde yaşandığı gibi, “ikinci bir ülkenin etkisi altında kalsa bile”, sonunda normal zeminine döndüğünü gördük. Amerika’yı Amerikalılar, İsrail’i Yahudiler yönetir. Nitekim, İsrail, Türkiye’ye karşı Amerika’yı yanında bulamadı, aksine, Amerikan yönetimi, Netanyahu’yu Türkiye’den özür dilemesi konusunda “bir şekilde” ikna etti!..Bu, İsrail’in tarihinde, saldırgan politikaları sonucunda katlanmak olduğu ilk özürdür ve Ortadoğu’nun bütün cephelerinde büyük çatışmalar yaşandığı bir dönemde, Amerika, ağırlığını, Türkiye’den yana koymuştur.

Gelinen nokta, Türk diplomasisinin beklenilen fakat bu satırların yazarı tarafından bile, biraz zamana bırakılan zaferidir.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, izledikleri kararlı politika ile dünya ulusları için her zaman “bağlayıcı” nitelikte görülen iki “efsaneyi” sonlandırdılar.