20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Bursalı'dan Sertel'e Sert Tepki: 'Biz de Size İnanmıyoruz.'

Yeni Asır Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı,İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel'in açıklamalarına yönelik basın toplantısında dile getirdiği iddialara ilişkin yaptığı açıklamalara sert tepki gösterirken konu ile ilgili şu görüşlere yer verdi :

İZMİR/STAR15 Temmuz 2014 Salı 07:00 - Güncelleme:
Bursalı'dan Sertel'e Sert Tepki: 'Biz de Size İnanmıyoruz.'
"Kamuoyu meşgul ediliyor" demiş İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Atilla Sertel. Bu sözleri söylerken, bulunduğu makamın "meslek örgütü olduğu ve asıl işinin bu cemiyete üye gazetecilerin sesi ve hak arayıcısı" olduğunu unutmuş sanırım. Ne güzel demiş: "Gazeteci, doğruları eğmeden bükmeden yazar. Gazeteci, kamuoyunu doğru bilgilendirir ve yapılan haberlerde de kamu yararı gözetir." Bu sözüne inanıyorum Sayın Sertel, imzamı da atarım. İşte bizim günlerdir söylediğimiz de bu. Muhabirim Tolga Tekin, yeni ulaşım sisteminden mağdur olmuş 35 bin insanın yaşadığı mahallelinin yaşadığı sıkıntıyı haberleştirmekten ve her gazetecinin yaptığı gibi "fikri takip ile" gelişmeleri, kamuoyuyla paylaşmaktan başka hiçbir şey yapmadı. Yani; yaptığı haberlerde kamu yararını gözetti, doğruları eğilip bükülmeden yazdı.
***
Eğilip bükülme meselesine gelince; İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Basın müşavirinin telefonla Tolga'yı arayarak; "Bu insanları senin organize ettiğin söyleniyor. Senin için iyi olmaz" iftirası ve tehditi karşısında Tolga'nın "Ben sadece haberimi yaptım, işimi yaptım, bu söylediğiniz doğru değil" cevabı da; eğilip bükülmeden verdiği cevaptır.
Ben de bu gazetenin Genel Yayın Yönetmeni olarak; haberciliğine, karakterine ve kişiliğine sonuna kadar kefil olduğum Tolga'nın arkasındayım. Tolga, daha dünkü muhabir değil. 21 yıldır bu işi yapan ve yaptığı haberlerle gazeteciliğini ve adamlığını çoktan ispatlayan bir arkadaşım. İGC Başkanı'nın "kamuoyu boşuna meşgul ediliyor" dediği konu da; bir gazetecinin, bir kamu görevlisi tarafından telefonla ve sözle tehditinden başka bir şey değildir. Kaldı ki; İGC Başkanı Tolga ile yaptığı telefon konuşmasında; Tolga'nın suç duyurusunda bulunması durumunda açıklama yapacağını söylemiş ama "bu şartlı desteğini de" suç duyurusu yapıldığı halde yine geri çekmiştir.
Bu olay küçültülmeye, iki kişi arasındaki bir anlaşmazlığa bağlanmaya çalışılıyor her nedense!! Sayın Başkan tarafından. Bu olay, kesinlikle ve kesinlikle ne iki kişi arasındaki bir mevzu ne de Gazeteciler Cemiyeti iç sorunudur. "Cemiyetin üyelerine karşı sorumluyum" diyen Başkan, bu sorumluluğunu yerine getirmemiş, en baştan bu yana tek taraflı ve yanlı davranmıştır. "İnanmıyorum" demiş de, böyle bir olayda kendi "inanma" kriterini referans gösteren Başkan kusura bakmasın ama "samimiyetine" inanmıyorum.
Bir önceki yazımda sormuştum: Aynı durum Tuncay Özkan veya Mustafa Balbay'ın başına gelseydi, yine susar mıydınız diye.. Şimdi aynı soruyu tekrar ediyorum, SUSAR MIYDINIZ?