27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Yol Ayrımı

Mutlak doğru inanç sistemi ve hayat tarzı anlamıyla İslam’ın özünü Allah’a ve Resulu’ne itaat oluşturmaktadır.

EFLATUN SAYGILI15 Aralık 2014 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Yol Ayrımı
Kişiyi dünya ve ahiret esenliğine ulaştıracak olan teslimiyet budur. Ancak bunlara ek olarak toplumsal hayatın gerektirdiği başka teslimiyetlerden de bahsedilebilir. Cahilin alime, bilmeyenin bilene, askerin komutanına, yönetilenin yönetene, çocuğun ebeveynine itaati, toplumsal hayatın, yaşamanın gerekli ve hatta çoğu zaman zorunlu kıldığı itaat alanlarıdır. Ancak bu aşamada insan bir yol ayrımındadır. Söz konusu alandaki bu bazı itaatler, Allah’ a ve Resul’e itaatle çatışıp sahibini esenlik yolunun yolcusu olmaktan çıkararak cehenneme sürükleyeceği gibi, esenlik yolunun yolcusu oluşunu kolaylaştıran ve sağlamlaştıran itaatler de olabilirler. Bu ayrımda temel ölçü, hiçbir itaatin Allah’a itaatin referansı olan vahiyle (Kur’an’la) çatışmaması şartıdır. Yegane ölçü Kur’an’dır. Peygamber’e itaat de dahil olmak üzere hiçbir itaat vahye (Kur’an’a) rağmen gerçekleşmemelidir. Bu açıdan Hz. Peygamber’in kendi konumunu sürekli belirtmesi ve kendisine itaatin Allah’a rağmen gerçekleşen bir itaat olmayacağına dikkat çekmiş olması önemlidir. Şu da önemlidir ki peygamber de bir insan olarak kendisine vahyolunana aynen diğer insanlar da olduğu üzere kayıtsız-şartsız teslim olmak ve gereklerine göre davaranmak zorundadır. Bu durum Hz. Salih’in dilinden şöyle ifade edilmiştir: Ey Kavmim! Eğer ben Rabbimden ( verilen apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana kendinden bir rahmet (peygamberlik) vermişse, buna ne dersiniz? Bu durum karşısında O’na asi olursam beni Allah’tan (Onun azabından) kim korur? O zaman siz de bana ziyan vermekten fazla bir şey yapamazsınız’(Hüd, 11:63)
Vahye (Kur’an) ve peygambere itaatin dışında yer alan ve üstelik Kur’an’ın itaat edilmesini emrettiği mercilerden birisini de ‘emir sahiplerine/yetkililere’ itaat oluşturmaktadır. Konuyla ilgili ayet şöyledir; ‘Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve sizden olan emir sahiplerine /yetkililere de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah’a ve ahrete gerçekten inanıyorsanız onu Allah’a ve Resül’e götürün (onların talimatına göre halledin) ; bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir ‘ (Nisa, 4:59). Ayette ilk dikkat çeken özellik emir sahiplerine/ yetkililere itaat şartının Allah’a, peygambere itaat şartlarına bağlı olarak ifade edilmiş olmasıdır. Üstelik kendilerine itaat edilmesi gerekenler Allah ve Resülü’ne itaat eden emir sahipleri/yetkilileridir. Çünkü ayette ‘Ey iman edenler!... sizden olan emir sahiplerine/yetkililere de itaat edin’ denmektedir. Buna göre itaat dairelerinin en dış halkasını Allah’a itaat, bir içteki daireyi peygambere itaat, en içteki daireyi ise ‘iman eden’ vasfına sahip ‘emir sahiplerine/yetkililere itaat oluşturmaktadır. Eğer olur ki emir sahiplerine/yetkililere itaatte bir problem çıkarsa, problemin çözümü için Allah (Kur’an) ve Resülü’ne (Sünnet) gidilecektir. Bu aynı zamanda Allah’a ve Peygamber’e rağmen emir sahiplerine/yetkililere itaat edilemeyeceği gerçeğini dile getiren bir uyarıdır.

Günümüzde; filan kişi ne derse doğrudur. Bir hikmeti vardır diyenlerin İslam dini ile izahlarını yapmak gerçekten mümkün gözükmemektedir. Ancak şirk kavramı ile izah edilebilir ki karşılığı ateştir.