8 Mayıs 2024 Çarşamba / 1 Zilkade 1445

Nobel Ödülü istemiyoruz!

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, kredi derecelendirme kuruluşlarından Nobel Ödülü istemediklerini belirterek, 'Türkiye ekonomisine karşı objektif davransınlar, Türkiye'ye olması gereken notu versinler ve Türkiye'nin ekonomisiyle ilgili yatırımcılar arasında tedirginlik meydana getirecek davranışlardan uzak kalsınlar bu yeter' dedi.

17 Eylül 2012 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Nobel Ödülü istemiyoruz!
Bakan Ergün, TRT Türk'te katıldığı programda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Bugün açıklanan işsizlik rakamlarına ilişkin bir soru üzerine Ergün, Haziran ayındaki yüzde 8'lik işsizlik oranının dünya ile mukayese edildiğinde çok anlamlı olduğunu söyledi.

Bu rakamın, Türkiye ekonomisinin son 10 yılda atılan adımlarla nasıl sağlam bir zemine oturduğunun göstergesi niteliğinde olduğunu vurgulayan Ergün, 'Yoksa mesela yüzde 8'lik rakam bizim ekonomimiz içinde hala bizi çok tatmin eden bir rakam değil. Biz yüzde 5'in altına, 5'in daha küçük rakamlarına doğru işsizliği çekmemiz lazım' dedi.

Bakan Ergün, buna karşın bugünkü konjonktürde, işsizlik oranını yüzde 5'lere çekmenin zor olduğunu da ifade etti.

-'Hedefimiz istihdam dostu bir büyüme'-

Önümüzdeki yıl, parasal genişlemenin de etkisiyle Avrupa pazarlarında görülebilecek rahatlamanın, Türkiye'nin ihracatını artırabileceğine değinen Ergün, şunları kaydetti:

'Bu üretim demektir. Bu aynı zamanda istihdam demektir. Diğer pazarlara olan artış da belli bir trendde devam edecektir. Bizdeki yatırımların etkisi 2013, 2014 yıllarında daha çok üretim olarak karşımıza çıkar. Çünkü yatırımlar, fabrikalar yapılacak. Onların da istihdama olan katkılarını o dönemde gördüğümüzde istihdam rakamlarının daha iyi olacağını, yüzde 8'lerin de altında bir işsizlik rakamını yakalayabileceğimizi görmemiz lazım. Hedefimiz de zaten istihdam dostu bir büyüme gerçekleştirmek. Son zamanlarda Türkiye'deki büyümenin istihdam dostu bir büyüme olduğunu ve yüzde 8 gibi 2005'ten bu yana en düşük rakamı bu şekilde yakaladığımızı görmüş oluyoruz.'

-'Türkiye ekonomisine karşı objektif davransınlar'-

Yaklaşık 1 yıl önce Wall Street Journal ve Financial Times'ta, 'Türkiye ekonomisi ya Ekonomi Nobeli alır ya da iflas eder' tarzında değerlendirmelerin yapıldığının hatırlatılması üzerine de Ergün, kendilerinin Nobel Ödülü alma gibi bir iddialarının bulunmadığını, bunu başkalarının değerlendirmiş olabileceğini söyledi.

Avrupa'daki kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ekonomisine uzun yıllardır haksızlık yaptığını dile getiren Bakan Ergün, şöyle devam etti:

'Durumu Türkiye'den çok daha vahim olan ülkelerin notlarının hangi saikle verildiğini bilmiyorum. Bir kısmı siyasi değerlendirmelerdir. Kredi notları bizden çok daha iyi verildi, 'yatırım yapılabilir' düzeyde tutuldu. Türkiye ile ilgili ise her zaman bir temkinlilik, her zaman bir tedirginlik havası oluşturulmaya çalışıldı. Ancak buna rağmen Türkiye ekonomisi en olumsuz söylemlerin yapıldığı dönemlerde bile büyük başarılar gösterdi. Bugün de Türkiye ekonomisi Avrupa'da emsalleriyle mukayese edildiğinde hatta kendisinden daha iyi olanlarla mukayese edildiğinde büyük bir başarı hikayesi ortaya koyuyor.

Şimdi ikisinden biri konuşulacaksa, 2012 yılının sonuna geliyoruz. Üç ay kaldı 2012'de, batmadı şimdiye kadar Türkiye ekonomisi. Son çeyrekte de batma emaresi göstermediğine göre o zaman demek ki ödül almaya daha yakın bir noktada duruyoruz. Ve gerçekten de Türkiye ekonomisi emsalleriyle mukayese edildiğinde Avrupa ekonomileriyle mukayese edildiğinde ödül almayı hak eden bir ekonomi. Bu Nobel Ödülü mü olur, ne olur? Onu bilmiyorum ama en azından takdir edilmesi gerekir. Onlardan Nobel Ödülü istemiyoruz ama Türkiye ekonomisine karşı objektif davransınlar, Türkiye'ye olması gereken notu versinler ve Türkiye'nin ekonomisiyle ilgili yatırımcılar arasında tedirginlik meydana getirecek davranışlardan uzak kalsınlar bu yeter.'

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Uludere'de terörle mücadelede bir hatanın söz konusu olduğunu ancak gereken tazminatların ödendiğini, ailelerle helalleşilmek üzere gidildiğini ve başsağlığı dilendiğini bildirdi.

Bakan Ergün, TRT Türk'te katıldığı programda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Son günlerde yaşanan terör olaylarına ilişkin bir soru üzerine Ergün, Türkiye'nin ne yazık ki 30 yılı aşkın bir zamandır terörle mücadele eden bir ülke olduğunu söyledi.

Terör yoluyla Türkiye'yi bölmenin mümkün olmadığını vurgulayan Ergün, 'Türkiye, yapıştırma bir ülke değil. Toplum da yapıştırma bir toplum değil. Bırakın terörün bölmesini, biz rızaen bölünme yoluna gitsek, oturup 'başka çare kalmadı birlikte yaşayamıyoruz' desek ve bunun yolunu arasak, bulamayız. Yok böyle bir yol. Bütün üniversiteler çalışsalar da bulamazlar' diye konuştu.

Ergün, terör örgütünün toplumsal ayrışmayı, toplumun bölünmesini sağlamak istiyor olabileceğini, tuzağın da tam da burada olduğuna işaret ederek, bu yüzden toplumun bunu görmesinin gerektiğini ifade etti.

Sosyal medyada talihsiz yorumlar yapanların, beyanlarda bulunanların olduğunu ancak bunların küçük bir azınlığı oluşturduğunu dile getiren Ergün, toplumun büyük bir kesiminin bu tuzağın farkında olduğunu söyledi.

-'Tolere edilmesi mümkün olmayan düzeye geldi'-

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, BDP'li milletvekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yönelik bir soru üzerine de bunun terör örgütüyle içli dışlı olma meselesi olduğunu ifade etti.

Ergün, şöyle devam etti:

'Dünyada hiç kimse, hiçbir siyasi yapı, teröre destek vereni, terörle içli dışlı olanı, organik bağı olanı siyasetin içinde tutamaz. Yani siyasetin içinde böyle bir yapının barınması söz konusu olmaz. Nereye kadar taşıyacaksınız bunu? Yani, bunun tolere edilebilmesi mümkün olmayan düzeyi vardır. O düzeye doğru şahsen yaklaşıldığını ben de düşünüyorum. Çünkü, son yıllarda Parlamentoda her türlü fikir ifade edilebilmektedir. 90'lı yıllarda ifade edilseydi bu fikirler, kavga çıkardı. O milletvekilleri Parlamentoda bulunamazlardı, bulunamadılar da nitekim. Bugün ise insanlar ister grup toplantılarında isterse genel kurulda, düşüncelerini açıklamalarından dolayı herhangi bir aykırı muameleye, kötü muameleye tabi tutulmuyorlar ama terör yapamazsınız. Yapanın yanında da yer alamazsınız. Eğer yapanın yanında yer alıyorsanız, bu büyük bir yanlış olur. O zaman siz karar vereceksiniz nerede yer alacağınıza... Hangi taraftasınız? Eğer dağda eşkıyalık yapan çocuğa üzülüyorsanız, o zaman karşılaştığınız zaman sarılıp hasret gidermek görüntüsü yerine şunu söylemeliydiniz: 'Bu senin yaptığın yanlıştır, bu silahı derhal bırakmanız lazım, silahla hiçbir hak elde edilemez, bu ülkenin çocuklarının dağda işi yok' demen lazımken, bunu demediniz.'

-TÜSİAD Başkanı Boyner'in sözlerine cevap-

'Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile hükümet arasında bir gerginlik mi var?' şeklindeki bir soru üzerine de Ergün, 'Sivil toplum örgütleri zaman zaman Türkiye'deki siyasi atmosferden etkilenip böyle popülist söylemlere yönelebiliyorlar' dedi.

CHP'nin söyleminin şu veya bu şekilde siyasi bir söylem olduğunu, onu yadırgamadıklarını dile getiren Ergün, şöyle konuştu:

'Ama bunların benzerlerini hiç de gereği yokken sivil toplum örgütlerinin, meslek teşekküllerinin ifade etmesi, tekrarlaması bence çok anlamsız. Niye anlamsız? Efendim, Uludere'de ne olduğunu bilmek istiyoruz. Ne olduğunu biliyoruz, yani Uludere'de terörle mücadelede bir hata söz konusu. Terörist zannedilerek bazı vatandaşların hayatını kaybetmesi söz konusu. Devlet de bu konuda atması gereken adımı attı. Yani tazminatla ilgili, işte yanlış yapıldığını kabul etmekle ilgili, ailelere taziyeye gitmekle ilgili bir sürü adımlar atıldı. Eğer terörist olarak görülmüş olsaydı bu vatandaşlar, taziyesine bakanlar gider miydi? Teröristlere tazminat veriliyor mu? Verilmiyor. Yani bütün bu yapılanlar ve söylenenler aslında nedir? Peki sorumlusu kim? Sorumlusu adli ve idari soruşturmayla ortaya çıkacak. Ondan önce idare yapması gerekenleri yapmıştır. Evet, ortada terörle mücadelede yapılmış bir hata vardır, bu insanlar terörist olmadıkları halde terörist zannedilerek hayatlarını kaybetmişlerdir. Gereken tazminatlar ödenmiştir, ailelerle helalleşilmek üzere gidilmiştir, başsağlığı dilenmiştir. Hiçbir teröriste yapılmayan işler, terörist sayılmadığı için devlet tarafından bu vatandaşlarımıza yapılmıştır. Adli soruşturması, idari soruşturması da devam ediyor. Bilinen bu şimdi. Ben de bunu biliyorum, TÜSİAD da bunu biliyor. Bundan öte ne bileceksiniz? Bundan öte eğer adli ve idari soruşturma neticelenirse onu hep beraber bileceğiz.'

-'Hepsi varsayım bunların'-

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner'in, Afyon'daki olaylara ilişkin de bilgilendirilmek istediklerini söylediğini hatırlatan Ergün, Afyon'da bir yanlış işlem sonucu 25 askerin hayatını kaybettiğini, bir kazanın meydana geldiğini söyledi.

Bu kazanın meydana gelmesinde sorumlu bulunanların işlerinden uzaklaştırıldığını, birinin de tutuklandığını anlatan Ergün, 'Şimdi bunun ötesinde, bunun da adli ve idare soruşturması devam ediyor. Ortaya çıkacak bir şey var. Şimdi bu patlama nasıl olmuş olabilir, bir sürü fikirler yürütüldü. Bu fikirler yürütülürken hepsi varsayım bunların. Bunu TÜSİAD da biliyor, MÜSİAD da biliyor. Herkes biliyor. O zaman bunun üzerinden nereye varmak istiyorsunuz yani? 'Türkiye'de birtakım işler oluyor, üstü örtülüyor, saklanıyor, işte yanlış işler hakkında kamuoyu bilgilenmiyor, Türkiye'de demokrasi yok, Türkiye'de hukuk yok, Türkiye'de insan hakları yok' havasını vermeye çalışıyorsunuz, bu örneklerden yanlış bir hava vermeye çalışıyorsunuz. Bu doğru bir hava değil' diye konuştu.