24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Anadolu'da kadının adı var

KADINLARIN, ANNELİK, EŞ VE GELİN ROLÜ İLE BAĞLANTILI SIKINTILARIN OLDUĞUNA DİKKAT ÇEKEN GÜLENAY PINARBAŞI İLE OKUR KİTAPLIĞINDAN YENİ ÇIKAN ANADOLU’YA ADINI VEREN KADINLAR’I KONUŞTUK.

GÜLCAN TEZCAN 1 Kasım 2013 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Anadolu'da kadının adı var
‘Kadın’ öteden beri en önemli ve ilgi çekici yazı konularından biri hem ülkemizde, hem dünya yazınında. Ancak kadının varlığı ve toplumsal hayata etkileri üzerine yapılan derinlikli çalışmaların sayısı ise ne yazık ki henüz istenilen düzeyde değil. Anadolu’nun Ermiş Kadınları ile Anadolu’daki kadın kimliğinin tarihi ve mitolojik yansımalarını gündeme getiren araştırmacı-yazar Gülenay Pınarbaşı bu kez Anadolu’ya Adını Veren Kadınlar’la ilgili bir araştırmayla çıkıyor okurlarının karşısına. İkinci kitabıyla TÜYAP’a katılmaya hazırlanan Pınarbaşı’yla Anadolu’da kadının adını var mı yok mu sorusuna cevap aradık.
İlk kitabınız Anadolu’nun Ermiş Kadınları çok ilgi görmüştü. Anadolu’ya Adını Veren Kadınlar’la adeta bir arkeolojik kazı niteliğindeki çalışmanız sürüyor. Efsaneler nasıl bir dünya araladı bu anlamda size?
Efsanelerde, kültlerin, gizemli imgelerin derinliğinden evlilik doğum gibi hayatın tabii akışının içindeki hallere geniş yelpazede okumalar yapmak mümkün oldu. Tarihte kalmış olayların, tarihçiler, araştırmacılar, sanatçılar tarafından çok çeşitli değerlendirilmesi mümkündür. Fakat halk olaylara nasıl bakmış sorusunun cevabı başta efsaneler ardından halk hikâyelerinde saklıdır. Bugün de bir olayı seçkinlerle, halkın yorumlayışı farklıdır. Tabii halk olayları yorumlarken kaynağını bilmeden egzotik ve eksantrik ögeler katmaktadır. Böylece ortaya bazen olağanüstü, inanılması zor bir fantastik çıkmaktadır. Ancak bu fantastik olay masal değildir. Yani biliyorsunuz efsaneler bir gerçeğe, bir zamana ve bir yere bağlı anlatılır. Yani tamamiyle gerçekten kopuk değil gerçeği halkın gözünden yorumlamak denilebilir. Bu bakımdan kolektif şuuraltı kavramı önem kazanır. Her milletin, topluluğun bir şuuraltı vardır ve bilincin dışında oluşan bu zenginlik mitoloji ve efsanelerle cisimleşir. Anadolu’nun Ermiş kadınları çalışmasında efsanelerde dini öğeler aramış keramet kavramını dini efsanelerde aramıştım. Yer adlarında ise daha karışık bir portre çıktı karşıma. Tabii yer adı devşirilirken en önemli motivasyon yine dini unsurlar.

Anadolu’ya Adını Veren Kadınlar sadece yer isimlerinin hikâyelerinden mi oluşuyor, arka planda nasıl bir malzeme ve alt yapı var?
Kitabın ana çerçevesi bir yer adının ki bu bir şehir olabilir, köy olabilir, dağ olabilir vs. anlatısı. Anlatı, halk edebiyatı formlarından biri olan efsane formunda. Mümkün olduğunca anlatının içinde geçen mitolojik ögeleri, egzantirik ve dini öğeleri yorumlamaya çalıştım. Fakat burada Yer adları biliminin verilerini de değerlendirmeye çalıştım. Yer adları bilimi yer belirten özel adları inceleyen bilim dalıdır. Batıda adbilimin bir alt kolu olarak gelişmeye başlayan yer adları bilimi, yalnızca dilbilimin konusu olarak kalmamış, tarih, sosyoloji, antropoloji, biyoloji gibi değişik bilim dallarının da ilgilendikleri bir alan olarak dikkati çekmiştir.

Kadın araştırmaları, özellikle sizin yaptığınız türden derinlikli çalışmalar bugünün toplumuna neler söylüyor?
Temelde kadın sorunlarının bir kısmının binlerce yıldır benzer olduğunu söylüyor. Bir kısmının ise devrin sorunlarıyla bağlantılı olduğunu gösteriyor. Kadınların, annelik rolü, eş rolü ve gelin rolü ile bağlantılı sıkıntılar kadim diyebiliriz. Anadolu’da kült olan Kybele’den, hıristiyan devre ve İslami devre kadar kadınların tabiatları gereği doğurgan veya doğurgan olmayan olarak ikiye ayrıldığını söyleyebiliriz. Bir de dikkatimi çeken kadının çalışması meselesi var. Daha çok Anadolu’nun ilk İslamlaşma dönemine ait efsanelerde yani göçer dönemi anlatan efsanelerde kadınların çalışması veya çalışmaması gibi bir tartışma, ayıplanacak bir durum yok bilakis şehirleşme ve dolayısıyla muhafazakarlaşma arttıkça bu konular çetrefilli olarak algılanmaya başlıyor. Efsanelerde kadınlar genelde bir şekilde eşlerini, babalarını kaybedince çalışıyorlar. Halı-kilim dokuyorlar, çömlek üretiyorlar, hayvan bakıyorlar hatta bir kalenin yapımında işçi oluyorlar.
Kimler var Anadolu’ya adını verenler arasında? En dikkat çeken örnekler hangileri?
Şehir isimlerinden Rize, Mardin, Kastamonu ve Kütahya en dikkat çekenler ve hepsinin anlatısının ortak noktası Hırisitiyanlıktan İslam’a dönüşü anlatması.

Duygu Asena, Kadının Adı Yok demişti. Sizin çalışmalarınız bu anlamda çağlar öncesine giderek Anadolu’daki kadın varlığının izini sürüyor diyebilir miyiz? Yani Anadolu’da kadının adı diyebilir miyiz ?
Bu coğrafyada yani Anadolu’da kadının adı da var izi de var. Bu belki bakış açısıyla ilgilidir. Benim baktığım yerden kadının adı var gibi duruyor. Zaten somut anlamda da birçok köye, şehre kasabaya kadın ismi verilmiş) Kadının adı modern devirle birlikte koruma refleksi içinde yok sayılmış diyebiliriz. Yani sadece efsanelere değil Halk Edebiyatı’nın bir diğer türü türkülere, manilere bakınca da kadının adının yani değerinin olduğunu söyleyebiliriz. Menkıbelere gelelim, Yunus Emre’nin ünlü menkıbesinde Ana-Bacı’dan akıl aldığını görmekteyiz. Mesela Samsun’a bağlı bir yöre Terme’de Pazar Camii etrafında anlatılan bir efsanede bir genç kız Fatih Sultan Mehmet’e akıl vermekte, koca sultan bu fikri dikkate almaktadır. Gerçekliği vardır ya da yoktur bununla değil işin sembolik yönüne bakalım derim.