23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

AYM: Başörtüsü yasağı zulümdür

Avukatların başörtülü olarak duruşmaya alınmamasının ‘hak ihlali’ olduğuna hükmeden Anayasa Mahkemesi, başörtüsü takmanın anayasal güvence altında olduğu, temel hakların hiçbir suretle sınırlanamayacağı, yasağın dezavantaj yarattığı vurgusu yaptı.

Lütfi Kaplan/Ankara6 Temmuz 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
AYM: Başörtüsü yasağı zulümdür

Anayasa Mahkemesinin, başörtüsüyle duruşmaya alınmayan avukat Tuğba Arslan’ın “din ve vicdan hürriyeti” ile “ayrımcılık yasağı” ilkelerinin ihlali olduğuna dair kararının gerekçesini açıkladı. Danıştay 8. Dairesince Türkiye Barolar Birliği bülteninde yayımlanarak yürürlüğe giren meslek kurallarının 20. maddesindeki “başları açık” ibaresinin yürürlüğünü durdurduğu hatırlatılan kararda, “başörtülü bir avukat, duruşmalara girmesinin engellenmesi suretiyle başörtüsü takmayanlara göre dezavantajlı duruma düşürülmüştür” denildi. AYM’nin başörtüsüne özgürlük kararına üyeler Osman Paksüt ve Zehra Perktaş karşı oy kullandı.

Anayasal güvence altında

- Kadınların İslam dininin bir emri olduğu inancıyla başörtüsü takmasının, Anayasa’nın 24. maddesinin olağan anlamının kapsamında değerlendirilebilecek bir konu olduğunun kabul edilmesi gerekir.

Yer ve zaman sınırı konulamaz

- Başörtüsü kullanmanın din özgürlüğü içinde değerlendirilmesi gerektiği, AİHM tarafından kabul edildiği gibi, BM Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi’nin tarafı olan ülkelerde uygulanmasını gözlemlemek amacıyla kurulmuş olan İnsan Hakları Komitesince de kabul edilmiştir.

- Bu itibarla, dini inanç gereği başörtüsü takma hakkının yeri ve tarzı konusunda sınırlama getiren kamu gücü işlem ve eylemlerinin kişinin dinini açığa vurma hakkına bir müdahale teşkil ettiği kabul edilmelidir.

Temel hak, sınırlanamaz

- Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin bir düzenlemenin ilk elden idari düzenleyici işlemlerle yapılması Anayasa karşısında mümkün değildir.

Laiklik yorumu sakat

Ankara 11. Aile Mahkemesi hakiminin, avukatın başörtülü olarak duruşmada görev yapamayacağı kararını “başörtüsünün laiklik karşıtı güçlü bir dini simge ve siyasal simge” olduğu gerekçesine dayandırması da aleştirilen gerekçeli kararda, “Bir dinin herhangi bir dışa vurum davranışının tek anlamının laik devlete dini bir meydan okuma olarak yorumlamak ise bu dinin mensuplarının kendi eylemlerini tanımlama kapasitesini yok saymak anlamına gelir” vurgusu yapıldı.

Dezavantajlı duruma düşürüldü

AYM’nin bir başka çarpıcı tespiti şöyle oldu: “Başvurucunun başörtüsünün başkalarının hak ve özgürlüklerini yararlanmalarına engel ve toplumsal çatışma ve gerilimlerin kaynağı olduğu yönünde hiçbir iddia ve somut olgulara dayalı veri de ortaya konulabilmiş değildir. Sonuç olarak, başörtülü bir avukat, duruşmalara girmesinin engellenmesi suretiyle başörtüsü takmayanlara göre dezavantajlı duruma düşürülmüştür.”