26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Aziz Yıldırım 'Paralel Yapı'nın nasıl çalıştığını anlattı

Azizi Yıldırım 'Paralel Yapı'dan şikayetçi oldu. Suç duyurusunda illegal yapı üyelerinin, kendi yazdıkları senaryoyu polis, savcılık, mahkeme ve Yargıtay'daki adamları sayesinde hayata geçirdikleri anlatıldı. Savcı Mehmet Berk'in 'Bu bir şey değil. Çok daha güçlü kişilerin alındığını göreceksiniz' sözünün ardından 17 Aralık operasyonun yapıldığını belirten Yıldırım, örgütün tüm operasyon şifrelerini tek tek sıraladı

21 Aralık 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Aziz Yıldırım 'Paralel Yapı'nın nasıl çalıştığını anlattı

3 Temmuz Şike Operasyonu ile hapse giren ve 1 yıl içeride kalan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, paralel yapının deşifre olması üzerine 3 Temmuz'u planlayan ve uygulayan polis, savcı ve hakimlerden şikayetçi olmuştu. Yıldırım'ın 179 sayfalık şikayet dilekçisini TAKVİM ele geçirirken, paralel yapıya karşı yapılan suç duyurusundaki önemli ayrıntılar dikkat çekti.

Aziz Yıldırım dilekçede "İlk bakışta kanuni vazifelerini hukuka uygun yaptıklarını ifade eden ve bu şekilde dış görüntü oluşturan bu örgüt üyeleri aslında vazifelerini ve tabii oldukları kanunları illegal faaliyetlerin icrası için bir araç olarak kullanmaktadır" dedikten sonra illegal yapının 7 Şubat'ta MİT'e, 3 Temmuz'da Fenebahçe'ye ve 17 Aralık'ta hükümete kumpas kurduğunu öne sürdü. Yıldırım, sorgusunu yapan savcı Mehmet Berk'in kendisine "Sakın ola bu soruşturmada sizi almamızı yadırgamayın. Bunlar bizim için basit operasyonlar. Yakında sizden çok daha güçlü ve büyük kişilerin de alındığını göreceksiniz" dedikten sonraki süreçte 17 Aralık Operasyonu'nun yapıldığını belirtti.

3 Temmuz yargılamasında bir çok hukuksuzluk olduğu belirtilen dilekçede illegal yapının adli süreçlerde ve kumpas operasyonlarında takip ettiği metodoloji ise şu şekilde deşifre edildi: 

İllegal yapı operasyon yapmak istediği kişi ve kurumlarla ilgili bir proje hazırlar. Operasyonlar isimli ya da sahte isimli e-mail, gayri resmi görüşme, ihbar yazıları ile başlar.

İhbar üzerine projenin ana fikri hakkında rapor yazılıyor ve yetkili savcılıktan soruşturma izni alınır.

Soruşturma, projeyi yazan polis memurları tarafından senaryoya uygun şekilde uygulanır.

Projeye konu olan olay özel yetkili savcıların görev alanına girecek şekilde belirlenir. Mutlaka örgüt olgusu oluşturulur. Yargıtayın içtihatlara göre 3'ten fazla kişinin bir araya gelmesi, suç işlemede irade birliği, hiyerarşik yapı, süreklilik gibi yapılan tanımlara uygun raporlar yazılır.

Projeye konu olan olay silahlı bir faaliyet ve silahlı suç örgütleri ile irtibatlandırılır.

Çekirdek örgüt varsayımı sonucu 3-5 kişi ile başlanan soruşturma teknik takip kararı sonrası aylar içinde binlerce kişinin dinlendiği bir şekle dönüşür.

Bu esnada polis, başlangıçta olayla ilgisi olmayan ve teknik takiple dosyaya giren bazı kişilerin suç işlenmesine göz yumar. Böylelikle hedef kişilerle aslında alakası olmayan bir çok münferit olaylarla örgüt kapsamı oluşturulur.

Çalışmanın sürmesi için ilk teknik takip kararı sistematik olarak uzatılır. Hakimler hiçbir talebi geri çevirmez. Proje senaryosu en baştan belli olduğundan, tapeler senaryoya uygun şekilde sıralanarak esasen gerçekleşen olaylar bu şekilde olmamasına rağmen suç teşkil ediyormuş gibi gösterilir.

Fotoğraflar çekilerek, senaryoyu destekleyen değerlendirmeler ile ileride yazılacak fezleke için veri oluşturulur.

Soruşturmada geniş sayıda şüpheli gözaltına alınır, senaryoya uygun hazırlanan sorgular yapılır ve şüphelilere aylar önce yaptıkları telefon görüşmeleri sorulur. 4 günlük gözaltı süresi sonuna kadar kullanılır ve sürenin son saatlerinde şüpheliler savcı karşısına çıkarılır. Bu süreçte fiziksel ve psikolojik baskı uygulanır, pişmanlıktan yararlanma karşılığı serbest bırakma vaatlerinde bulunulur.

Savcılık sorgusu tamamen yasal bir prosedürden ibarettir. Tutuklamaya sevk edilecekler, serbest bırakılacaklar, denetimli serbest kararı verilecekler listesi önceden polis tarafından savcıya verilir. Savcı, senaryoya uygun sorular sorar ve manipüle edilebilecek yoruma açık cevaplar kayıtlara geçer.

Nöbetçi hakim yine yasal prosedürü tamamlayıp mahkeme sorgusu ardından kendisine verilen listeye uygun şekilde tutuklama verir. Bu hakimler çoğunlukla soruşturma aşamasında teknik takip, gizli izleme gibi kararları veren kişilerdir.

Bu aşama sonrasında şüphelilerin itibarsızlaştırılması için şüpheli ifadeleri, teknik takip resimleri, telefon kayıtları gazeteciler ile paylaşılır. Soruşturmanın kamuoyunda kabul görmesi için algı operasyonu yapılır. İllegal yapının uzantısı olan medya mensupları sayesinde bu süreç senaryoya uygun şekilde yönetilir.

Algı operasyonu sonrası soruşturmada ikinci, üzüncü, dördüncü dalgalar gelir. Dosya, kapsam ve kişi bakımından şişirilerek etkin bir savunmanın önüne geçilir. Suçsuz olan kişiler mahkemeye çıkarılıp, serbest bırakılır ve adil yargılama görüntüsü oluşturulur.

En başta yazılan senaryo fezleke olur. Savcı, dosyadaki 'fezleke' başlığını 'iddianame' diye değiştirip kısa bir hukuki değerlendirme yazar. En baştaki senaryo mahkeme kararında kelime kelime aynen geçer.

İddianamenin mahkeme tarafından kabulüne kadar asla tahliye uygulanmaz. Özel yetkili mahkemelerde kabul gören temel anlayış, tutuklanan kişilerin iddianame okunana kadar tutuklu kalması üzerinedir.

Kovuşturma aşaması da illegal yapının bağlantı içinde olduğu özel yetkili hakimler eliyle yürütülmekte ve bu süreçte temel usul kuralları ve savunma hakları gözetilmemektedir. Şüpheli lehindeki deliler senaryoyu bozacağından soruşturma boyunca saklanır, iddianameye girmez. Avukatların sözlü savunma hakları fiilen engellenir.

İllegal yapının Yargıtay'da da bağlantıları vardır. İllegal yapının parçası bu hakim ve savcılar örgüt davaların bakan dairelerde yoğunlaşmaktadır. Özel Yetkili Mahkemeler'den çıkan kararların en baştaki senaryoya uygun şekilde kesinleşmesini sağlarlar.  (Takvim)