18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

Başbakan Açıkladı! 2015 Ocak'ta 15 Bin Öğretmen Alımı Yapılacak!

Başbakan Davutoğlu açıklamasını yaptı. Öğretmen adaylarına bu günde en güzel hediye verildi. Öğretmenlerin her yıl merakla bekledikleri atamaların 2015 Ocak ayında 15 bin atama yapılarak giderileceğini belirtti.

24 Kasım 2014 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Başbakan Açıkladı! 2015 Ocak'ta 15 Bin Öğretmen Alımı Yapılacak!
 
 
Bugün 24 Kasım Öğremenler Günü. Bugün en güzel haberi ise Başbakan Ahmet Davutoğlu verdi. Başbakan Ankara'da 24 Kasım Öğretmenler Günü kapsamında düzenlenen toplantıda öğretmenlere hitap etti.
 
Konu7şmasında ise sürpriz geldi. Davutoğlu Öğretmen atamaları hakkında açıklamalarda bulundu. Konuşmasına deva eden Başbakan Ocak ayında 15 bin yeni öğretmen ataması yapılacağını duyurdu. Ayrıca Davutoğlu milyonlarca öğretmene başka bir müjde daha verdi. 
 
Bu konuşmasında ise lise, TEOG ve ilkokul öğrencilerine yönelik haftasonları ek ders veren öğretmenlerin ücretleri iki katına çıkarılacak.
 
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara'da 24 Kasım Öğretmenler Günü kapsamında düzenlenen toplantıda öğretmenlere hitap etti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Öğretmenler günü kapsamında düzenlenen toplantıda Öğretmenlere hitap etti. Davutoğlu burada yaptığı konuşmada; Ne öğretmen sadece mesleğini icra eden bir kişidir ne de öğrenci gerçek bir öğrenci ise not alarak geçmeye çalışan bir nesnedir. Muhabbet, gönül ilişkisi aşk ilişkisi olarak başlamışsa hiç bir zaman bitmez. Bu anlamda mekanlar önemlidir. Sınıflar derslikler akıllı tahtalar tabletler herşey önemli. Onların hepsi yenilenebilir hepsi değişebilir ama değişmeyecek olan tek şey öğretmen öğrenci ilişkisinin metafizik temelidir. Eğer o varsa sokakta yürüyerek bile hatta doktor hasta ilişkisinde olduğu gibi sadece bir selam ile birlikte öğrenci öğretmenine öğretmen öğrencise bir görev ifa edebilir.
 
Hala öğretmenlerimin ismini unutmam, öğrencilerimin de yüzlerini unutmamışımdır. 7 Yansıması bu ilişkinin şahsi tecrübelerimi paylaşmak istiyorum.
 
1 - Öğretmen öğrenci ilişkisi anlık dönemsel bir ilişki d eğildir hayat boyunca süren bir ilişkidir. İlk okulöğretmenlerimi hala rahmetle hatırlarım. Fitnak Özkul hala hatırlarım. Fitnat Hocam üniversiteye gittiğinde ziyarete gittim Şişli'deki evinde. Müzeyyen hanım ise Allah daha uzun ömür lütfetti. Evini buldum ve her bayram kendisini ziyaret ettim. Son yıllarında biraz da ani bir vefat ile yalnızdı evlenmemişti hiç son ziyaretimde dedi ki 5-6 yıl kadar önce. Bir not bıraktım yatağımın başucuna gördüm baktım nota 'Başıma bir iş gelirse oğlum Ahmet'i arayın' yazıyordu. Vefat ettiğinde evladı gibi olanlar beni aradılar bizzat cenazesine katıldım. Bana 1 yıl öğretmenlik yaptı ama bana o el yazısıyla yazdığı notu da hala saklarım. Ders almadım kendisinden İsmail Hakkı hocam o da vefat etti. Onu da her bayram ziyaret ederdim.
 
2 - Bizde zannedilir ki mekanlar ve okulların ismi önemlidir diye düşünülür. Biz kurumları yazarız bu sebeple. Eskiler şu dersi şu hocadan aldım bu dersi bu hocadan aldım yazarlardı. Önemli olan mekanlar kurumlar değil. Kimden hangi şartlarda ders aldınız. Büyük düşünürler öğretmenlik yapmayı bir mesleki formasyon ötesinde görmüşlerdir. Bu öğreticidir insanidir. Konuyu sevdiren bir şekilde eğitimi bir aşk gibi aşılayan öğretmendir. Öğrencinin şahsiyetini o anlamda belirleyen öğretmendir. Okulun ismi değil prestiji değil. Benim İstanbul'un etkisi çok olmuştur. Bana tarih sevgisini aşılayan Tarık Hocam'dı lisede. Geçtiğimiz bir kaç ay içinde bir uluslararası toplantıda geldi bana dediki ben dedi Ayşe Hoca'nın kızıyım. Tarihi öyle bir anlatırdı ki o sıkıcılığı yoktu yaşayarak anlatırdı. Aramızda tek ihtilaf konusu benim yazımın kötü olmasıydı. Son döneme kadar yazımdan 1 not kırardı ve emekli olurken sadece bana tam not verdi. Tarihi aşkla ondan öğrendik.
 
3 - Sizler öğrencilere o dersi sevdireceksiniz. Öğrenciler sizin şahsınızda fizik öğretmenisyesiniz fiziği tarih öğretmeni iseniz tarihi sever. Eğer öğrenci hocasını severse o dersi de sever. Dersi sevdiren de sevdirecek olan da öğretmendir. Sizler bunu aktaramazsanız, karşılıklı bir iletişim olmazsa ruhi bir iletişim olmazsa ilişkiler yürümüyor. Gerçekten yürümüyor. Öğretmen ve öğrenci ortak hafızlığın birlikteliğinde olur. Şimdi çok beni etkileyen bir olaydır. Ortaokul 1. sınıftı o zaman rehberlik dersleri konmuştu. İsmail Çağlayan rehberlik hocam bir gelecekte ne olacaksınız diye bir kompozisyon istedi bende bir kompozisyon yazdım. Daha sonra beni çağırdı ve bunu çok beğendim dedi muhafaza edeceğim dedi. Sene 1971-72. 2002 Yılında başdanışman olduğumda İsmail hocam babama gelir ve bende oğlunuzun bir emaneti var der ve o kompozisyon ödevini verir. O KOmpozisyonun sonunda bu ülkeye hizmet etmek istediğimi anlatıyordum. Bunu babama verir babam da getirdi bunu bana gösterdi. Bir öğretmen bir öğrencide ışıltı görmüş olabilir. Ben öğrencilerin genel durumları ile ilgili genel bir tespit yapmam 2 dersliktir. Zaten şey olan pırıltı ifade eden bir öğrenci kendini bir şekilde gösterir. Önemli olan onu hayat boyu bir hafıza ile birleştirebilmek. Öğretmen bir rehberdir. İki hafta üç hafta önce Muammer Yüzbaşıoğlu hocamızı kaybettim. Edebiyat hocam kendisi. Eşini de aradım telefonla. Mesela o dönem edebiyat derslerinde iyi bir hocaydı. Rahmetli kitapları da vardı. Hala hafızamdadır. bunlar hep kişiliği belirleyen şeyler.
 
4. Bazen bir söz uzun süren dersten daha iyidir. Mesele uzun dersler vermek değil çok çarpıcı bilgi yoğunluğu değil. Eğitim ahlak ve bilginin birleştiği farklı bir formasyondur. Hiç Almancamız yok. Geldi ilk tahtaya bişey yazdı Almanca 'Zorluklar olmasaydı başarı da olmazdı' şimdi ben ne zaman zorlukla karşılaşsam bir o aklıma gelir ve hemen onu başarıya giden bir imkan gibi görmeye başlarım. Zorluğu göürnce bazıları siner korkar ve ne olacak diye korkar. Zorluklar karşısında siz ilk olarak ona özgüvenle bakarsanız zorluklara direnç gücünüz artar. Yıllar geçti bunu söylediğinde 70-71 yıllarıydı hala unutmadığım bir söz Almanca. Zorluğu gördüğünüzde nasıl bir tavır alacağınızla ilgili bir ahlaki duruş. İşte bazen böyle bir duruş verilebilecek en büyük ders olabilir.
 
5. Uzun uzun derslere ihtiyaç olmadan. 74-75 Yıllarıydı hala rahmetle anıyorum. düşünce dünyamızın büyük öncülerinden Nurettin Topçu hocamız. Bize Lise'de ahlak dersimize girerdi. Ben kendisini bize bir ders verse de alsak diyordum. Nurettin Hoca okulda yürürken öğrenciler saygı ile kenara çekilirdi. Yarım dönem kadar bize geldi sonra hastalandı vefat etti. Hala hatırlarım Nurettin hocamızın vakarını. Ben gösterilen gücün güç olmadığına inanmadığım gibi bağırmak kadar çirkin görüntü sergileyen birşey yoktur. Hoca o hocadır ki bağırmadan da disiplin etkisi kurabilir. Gözünün içine baktığında ona bir kaç darbe vurmasından daha etkilidir. Eğer böyle bir muhabbet varsa ona mahçup olmamak için daha büyük bir terbiye yoktur. İşte ilişki o zaman manevi birşeydir. Bizim yatakhanelerde bizimle kalan hocalarımız vardı. Yatakhanede nöbetçi olarak kalırlardı. Bizimle birlikte okulda ders ilişkimiz biter başka bir ilişki başlardı pijamalarla. Hala 06:15'e kurarım saatimi. Her hoca kendi üslubu ile girerdi yatakhaneye. Ama hepsi bazem disiplin bazen muhabbetle biz bir aileyiz derdiniz. Evde baba, okulda öğretmenim hep bu şeyi yaşatmak lazım. Ev ile okul arasında eğer kategorik ayrım yapılmışsa ilerleme eğitim söz konusu olamaz. Aynı sıcaklıkla okula gelmeli aynı sıcaklıkla okula dönebilmeli öğrenci. Bu bizim için ahlak ve zihni bakımdan büyük önem taşır. Özellikle buraya gelen öğretmenlerimizin çok başarılı olduğunu da bildiğim için sizlerin bunu çok iyi yaptığınıza eminim.
 
6. Sınıf ilişkisine kaldığı zaman herşey ruhunu kaybeder. Öğrencilerle mutlaka okul dışında da görüşmek lazım. Ben öğrencilerimle dışarda da buluşurdum. Fazla liberal gelebilir ama haftada bir gün dışarda bir ders bir parkta tarihi mekanda hayatla okul arasındaki irtibatı geçişken kılmamız lazım. Okul ile şehir birbirinden ayrılmaması lazım. Mahalle ile öğrenciyi şehir ile öğrenciyi buluşturmak lazım. Benim bir çok öğrencimin evliliğine aracılık etmişimdir. Hala onların çocuklarını torunlarım gibi görürüm. Kız öğrencilerim adına erkeklerden hesap sorarım. Bir defasında bir öğrencim çok iyi bir akademisyen şuanda. Evlenmek istiyordu başka bir öğrencimle niyetlendik kız isteme görevi bana düştü. İkisi de aile olarak tanıdığım ikisini de öğretmen olarak bildiğim için önce erkek tarafında oturdum kızı istedik. Herkes karşı taraftan cevap beklerken kalktım karşı tarafa geçtim oturdum ve şu şekilde kızımızı oğlunuza verdim dedim. Şimdi birbirinden güzel çocukları var. Eğer hayatın her alanına nüfuz etmişse öğretmen öğrenci ilişkisi kopamazsınız.
 
7. Beni büyük bir yaptığım mesleğe değer kattığını düşündüğüm son husus ise mekan olarak sadece sınıf değil, ülkeye şehre ait değil ülkeye ait olduğunu görmek. Filipinlere gittim konferans verdim soru soran ilk kişi benim 92-93'te Malezya'da öğrencim olmuş kız talebemdi. 20-22 Sene sonra soru sordu bana. Bütün o Filipinlerde öğrencim olmuş olanları hepsine sordum. Resmiye idi adı. Oradan Kuzey Irak'a gittim, Bağdat'tan Erbil'e geçtim. Duhok'ta indiğimde beni karşılayan Vali Ferhadi beni karşıladı hocam hoşgeldiniz dedi. O da Malezya'da öğrencim idi. Orada hatıralaramızdan bahsettik. Hepsinin çocuk sayısına kadar takip ederim. Maldivlere indiğimizde burada öğrenciniz yoktur herhalde dedi diplomat arkadaşlarımız demiştim bir öğrencim var ne yapıyor bilmiyorum ama dedim uçak indiğinde protokol işlerini yapan kişi oymuş. Maldivlerde de bizi o karşıladı. Güney Afrika'ya gitmiştik Cuma namazına gitmiştik. Çok sıkışık bir yerden biri yer vermiş o da dışarı çıkınca teşekkür etmiş. O da Cumhurbaşkanımız burada acaba Ahmet Hocamız da burada mı görebilir miyiz diye sormuş. Ben nasıl öğrencilerimin isimlerini aşkla kazımışsam onlar da sizi kazımışlardır. Kendi öğretmenlerini unutanlar öğrencileri tarafından hatırlanmazlar. Ben sizler nezdinizde 81 Vilayetimizin bütün öğretmenlerine seslenerek şunu söylemek istiyorum. İnsanoğlu'nun en ahlaki ve onurlu mesleğini icra ediyorsunuz. Bu mekanik bir ilişki değildir. Benim en büyük öğretmenim İstanbul'un kendisidir. Öğretmen olmak illa iki bedenin ilişkisi değildir.