Celalettin Cerrah hakkında soruşturma izni!

Adalet Bakanlığı, aralarında dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve Vali Yardımcısı Ergun Güngör'ün de olduğu, 9 kamu görevlisinin soruşturulmasına izin verdi.

 

 

SAVCILIK KAMU GÖREVLİLERİ HAKKINDA "TAKİPSİZLİK" KARARI VERMİŞTİ

 

Hrant Dink cinayetinde ihmali olan kamu görevlilerinin yargılanmasını bizzat Dink ailesi istemişti.

 

Dink ailesinin 2011'de yaptığı şikayet üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve 6 polis hakkında soruşturma izni verilmesi için İstanbul Valiliği'ne başvurmuştu.İçişleri Bakanlığı tarafından konuyu incelemekle görevlendirilen mülkiye müfettişi, kamu görevlilerinin soruşturulmasına "izin verilmemesi" için görüş bildirmişti.Müfettişin bu görüşünü dikkate alan Valilik de, kamu görevlileri hakkındaki soruşturma talebini reddetmiş, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da konu ile ilgili takipsizlik kararı vermişti.

 

 

DİNK AİLESİ MAHKEMEYE BAŞVURDU

 

Taleplerinin reddedilmesi üzerine, Dink ailesi bu kez mahkemeye başvurdu. Dink ailesinin itirazını Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirdi. Mahkeme, kamu görevlileri hakkındaki "takipsizlik" kararının kaldırılmasına hükmetti.

 

Hrant Dink cinayetinde, Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'nin haklarındaki takipsizlik kararını kaldırdığı 9 kamu görevlisi ile ilgili Adalet Bakanlığı, savcılığın 'kanun yararına bozma' talebini kabul etmedi. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve Vali Yadımcısı Ergun Güngör'ün de bulunduğu 9 ismin soruşturulmasının önü açılmış oldu.

 

 

BAŞSAVCILIK BU KEZ ADALET BAKANLIĞI'NA İTİRAZ ETTİ

 

Bakırköy Mahkemesi'nin kararının ardından, İstanbul Başsavcılığı yeniden devreye girdi.Bu kez Adalet Bakanlığı'na başvuran Savcılık, Bakırköy Mahkemesi'nin "kamu görevlileri hakkında soruşturma açılsın" kararının "yok sayılmasını" istedi. Buna gerekçe olarak da 'idari yargı birimlerince verilen kesin karar sonrası, başsavcılıklarınca bu suç yönünden soruşturma yapılıp kamu davası açılmasının mümkün olmamasını' öne sürdü.