25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Ceren Kenar: Ak Parti Davutoğlu başkanlığında yeni bir siyasi güç elde edecek

Türkiye gazetesi yazarı Ceren Kenar, Davutoğlu’nun Başbakan ve genel başkan adaylığını değerlendirdi.

23 Ağustos 2014 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:

TRT Türk ekranlarında Betül Soysal Bozdoğan’ın sunduğu Manşetten programına konuk olan Türkiye gazetesi yazarı Ceren Kenar, Davutoğlu’nun Başbakan ve genel başkan adaylığını yorumladı. Davutoğlu’nun kabinenin en başarılı bakanlarından biri olmanın yanı sıra entelektüel, vizyoner bir siyasetçi olduğunu ifade eden Kenar, “Ak Parti’nin ideolojisini, siyasetini en iyi temsil eden, onu en iyi benimsemiş biri olması Davutoğlu’nun başbakanlığındaki en büyük etkendir” dedi.

Davutoğlu’nun, Ak Parti’nin Kadın Kolları’ndan Gençlik Kolları’na, milletvekillerinden teşkilatlarına birçok kurumla yoğun istişareler yapıldıktan sonra başbakanlık makamına geldiğini anlatan Kenar, Davutoğlu hakkında yapılan emanetçi, atanmış başbakan yorumlarının kendi siyasi kariyeri ve kimliğine aykırı olduğunu ifade etti.

DAVUTOĞLU, PARTİSİNİN İDEOLOJİSİNİ EN İYİ TEMSİL EDEN İSİMLERDEN BİRİ

Betül Soysal Bozdoğan(B.S.B): Ak Parti MYK’dan sonra Erdoğan Davutoğlu’nun ismini açıkladı. Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığında ve Davutoğlu başbakanlığında Türkiye nasıl bir vizyon çiziyor?

Ceren Kenar(C.K): Sayın Davutoğlu, kabinenin en başarılı en çalışkan bakanlarından biri olmanın yanı sıra entelektüel, vizyoner bir siyasetçi. Davutoğlu’nun başbakan seçilmesinde en büyük etkenlerden biri Davutoğlu’nun Ak Parti’nin ideolojisini, siyasetini en iyi temsil eden, onu en iyi benimsemiş ve şahsında sembolleştirmiş siyasetçilerden biri olmasıdır.

B.S.B: Bu noktada paralel yapıyla mücadele, yeni anayasa, çözüm süreci gibi pek çok noktanın altı çizildi. Bu konularda soru işaretleri var mı?

C.K: Hayır. Çözüm süreci, yeni anayasa vb konularda Sayın Davutoğlu’nun liberal, çoğulcu bir yaklaşımı olduğunu biliyoruz. Paralel yapıyla mücadele konusunda da Erdoğan’a en çok desteği veren isimlerden biri olduğunu ve bu sebeple hedef alındığını da biliyoruz. Hem kendisi hedef alındı hem de ailesi çeşitli iftiralara maruz kaldı. Bu süreçte Türkiye’nin ulusal güvenliğinin ihlali olan bir takım vahim olaylar yaşandı.

Davutoğlu’nun adaylığı aktif dış politika çizgisinin devam edeceği anlamına da geliyor. Türkiye’nin hem Batı, hem Ortadoğu Hem Afrika ile olan ilişkilerinde, Balkanlarda, Kafkaslarda oynadığı rolü derinleştirerek kararlılıkla devam edeceği anlamına geliyor.

B.S.B: Dış politika ağırlıklı bir başbakanlık dönemi mi bekliyoruz?

C.K: Elbette. Türkiye’nin iç siyaseti de son derece yoğun. Dış politikada Sayın Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanından rol çalacağını elbette düşünmüyorum. Artık kim olacaksa…

‘ATANMIŞ, EMANETÇİ BAŞBAKAN” OLMAK DAVUTOĞLUN’NUN KİŞİLİĞİNE AYKIRI

B.S.B: Mustafa Karaalioğlu yazısında Davutoğlu’nun adaylığı için “Ne duygusal bir karar ne de geçici” diye yazmış. Ak Parti, 2015 sonrasında da Davutoğlu ile mi devam edecek?

C.K: Ben de aynı fikirdeyim. Sayın Davutoğlu ilk defa siyasete giren biri değil. Siyasi kariyeri, siyasi performansı dolayısıyla başbakanlık makamına geldi. Bu süreçteki performansından ziyade bu güne kadar olan performansı onu başbakan yaptı. Seçimlerden sonra da Davutoğlu ile devam edileceğini düşünüyorum. Bununla beraber farklı bir Davutoğlu portresi göreceğiz. Sayın Davutoğlu, şimdiye kadar diplomatik çevrelerde, uluslararası toplantılardaki sunumlarıyla, akademik kimliğiyle tanıdığımız biriydi. Şimdi onu aktif siyasetin içinde, mitinglerde, toplantılarda göreceğiz.

Bazı çevrelerde Davutoğlu için “Atanmış başbakan, emanetçi başbakan” yorumları yapılıyor. Böyle yorumlar ne Davutoğlu’nun siyasi karakterine ne de siyasi kariyerine uymuyor. Davutoğlu’nun siyasi geçmişine baktığımızda siyasi kişiliği olduğunu görüyoruz. Başbakan adayları arasında geçen isimler arasında Davutoğlu, siyasal kimliği ve karizması güçlü olan biri.

Davutoğlu, yoğun istişareler sonucu başbakanlık makamına geldi. Kadın kollarından gençlik kollarına, milletvekillerinden teşkilatlarına bir çok kuruma soruldu, çeşitli anketler yapıldı. Dolayısıyla Ak Parti’de diğer siyasi partilerde olmayan uyumu görüyoruz.

AK PARTİ’NİN BAŞARI SIRLARINDAN BİRİ: UYUM

B.S.B: Erdoğan, paralel medyada partide çatışma çıkması için kirli operasyonlar yapıldığını, buna rağmen partisinin bu süreçten başarıyla geçtiğini söyledi. Binalı Yıldırım’ın yaptığı basın toplantısı da bunu destekler nitelikte mi? Ne dersiniz?

C.K: Ak Parti’de Türkiye’deki muhalefet partilerinde olmayan bir parti geleneği var. Bu Ak Parti’nin başarı sırlarından bir tanesi. Burada elbette Erdoğan’ın siyasi becerisi, liderliği önemli bir faktör. Bununla beraber Ak Parti her krizden güçlenerek çıkıyor.

Sayın Davutoğlu’nun başbakan ve genel başkanlığıyla başka bir  siyasi güç elde edilecek. Bu partideki gençleşmenin, reformun bir göstergesi.

B.S.B: 3 dönem kuralının da devam etmesinin sebebi partinin gençleşmesi adına önemli bir karar değil mi?

C.K: Ak Parti gençler ve yenilikçiler tarafından kuruldu. Muhafazakar yaşlılara baş kaldıran gençlerin yönlendirdiği bir siyasi hareket. Ak Parti’nin alamet-i farikası bu. Dolayısıyla bu partinin kodlarına sinmiş durumda. Bu diğer partilere de örnek olmalı.

B.S.B: Erdoğan CHP’ye bunu söylediğinde “ Erdoğan bize ne yapacağımızı söylemesin” diyorlar…

C.K: Tamam, Erdoğan söylemesin ama bir gazeteci, bir vatandaş olarak CHP’ye bunu söylemek hakkımızdır diye düşünüyorum.  CHP, her seçimden mağlubiyetle çıkan bir parti. Belli ki bazı şeyler yanlış gidiyor. Her yenilgiden sonra “Bize ne yapacağımızı söylemeyin” tarzı bir yaklaşım bu yenilgilerin kaynağını gösteriyor.

SANDIK SONUÇLARI, CHP’Yİ YALANLIYOR

B.S.B: CHP, her seçimden sonra oylarını artırdığını, çıtasını yükselttiğini ifade ediyor. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?

C.K: Ne yazık ki sandık sonuçları onların bu söylemini doğrulamıyor.  Son seçimlerde İhsanoğlu’nun aldığı oy oranı CHP, MHP ve diğer partilerin ortak adayı olmasına rağmen çok düşüktü. Dolayısıyla sandık onları doğrulamıyor.

CHP bence 2-3 yıllık siyasi bir parti. CHP bundan önce askeri vesayetin PR kuruluşuydu. Mecliste vardı ama çok fazla oy alma gibi bir derdi de yoktu. CHP, asker ve yargı bürokrasisine sırtını dayayarak onlara istediğini yaptırabiliyordu. Askeri vesayetin siyasete bakan yüzüydü.

MUHALEFET, ÖNCE YENİ TÜRKİYE FİKRİNİ İÇİNE SİNDİRMELİ

B.S.B: Erdoğan’ın Yeni Türkiye için yeni muhalefet beklentisi var. CHP bunu karşılayabilecek mi?

C.K: Sanmıyorum. Çünkü muhalefet yeni Türkiye fikrine açık değil. Yeni Türkiye’de yaşadığımızı kabul etmiyor. Muhalefetin bu gerçekle yüzleşememesi önemli bir sorun. Muhalefetin önce bu sorunu görmesi lazım.

Muhalefet önce yeni Türkiye fikriyle yüzleşip, bunu kabul edip “Biz yeni Türkiye’nin inşasında sizden farklı düşünüyoruz” şeklinde yaklaşsa başarılı olacağını düşünüyorum. Hem partisine hem de Türkiye’nin demokratikleşmesine katkıda bulunabileceğini düşünüyorum. Fakat muhalefet bu söylediklerimden çok uzak, Yeni Türkiye realitesini reddeden bir pozisyonda yer alıyor.