19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Çözüm sürecinde son adımları atma zamanı

Bugün Orta Doğu’da yaşanan tek başarı hikayesinin çözüm süreci olduğunu belirten Davutoğlu, “Artık adım atma vakti, nihai hedefler içinde silahsızlanmanın da olduğu terörü sona erdirecek ve şiddeti yok edecek bir sürecin başlaması lazım” dedi.

Yusuf Ziya Cömert15 Eylül 2014 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Çözüm sürecinde son adımları atma zamanı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde bazı gazetelerin genel yayın yönetmenleriyle bir araya geldi. Türkiye ve dünya gündemine ilişkin çok önemli açıklamalarda bulunan Davutoğlu şu mesajları verdi:

Burada bir harman oluştu

Çözüm süreci Türk demokrasi tarihinin son 60 yılının en önemli sorunlarından birisini ortadan kaldırmak için başlatıldı. Bizler küçülmüş bir imparatorluğun üzerinde doğan bir ulus devletiz dolayısıyla her yönden buraya doğru geri dönüşler muhaceret yoluyla oldu. Burada bir harman oluştu. Cumhuriyet döneminin en önemli meselelerinden birisi eşitlikçi vatandaşlık anlayışını yerleştirmemesi ve tarihten gelen toplumsal dokuyu güçlendirmemesidir. Bunun yapılamadığı yerlerde toplumun bir kesimi devletten kopuş süreci yaşadı. Yani tarihi olarak bu toplum Müslüman bir toplum olarak devam etmişse ve siz buna rağmen başörtüsünü yasaklamışsanız o kitleler devletten psikolojik bir kopuş süreci yaşarlar. Ayrıca Diyarbakır Cezaevinde siz insanlara sadece Kürt kimlikleri dolayısıyla dışkı yedirmek dahil her türlü işkenceyi yaparsanız yine bir kopuş süreci yaşanır. Bunu da dışarıda, içeride birileri istismar ediyor ve bu terör olgusu olarak karşınıza çıkabiliyor. Şimdi biz AK Parti olarak 2005 yılında şunu ilan ettik: Bizler bu kopuş sürelerini tarihte bir parantez olarak görmekteyiz ve biz bu parantezi kapayacağız. Bu yanlış uygulamalara son verip aidiyet bağını güçlendireceğiz. Çözüm süreciyle aslında başardığımız şey bu aidiyet bağlarının aslında tekrar tahkim edilmesidir.

Halkı iç tehdit görmüyoruz

Biz insanlara şunu dedik, konuştuğunuz dil ne olursa olsun ait olduğunuz mezhep ne olursa olsun hepiniz bu devletin eşit vatandaşlarısınız ve sizleri tehdit olarak görmüyoruz. Dini, etnik ya da mezhebi fark etmeksizin hiçbir kimlik dolayısıyla bizler sizleri ‘iç tehdit’ olarak görmüyor ve bu tanım üzerine bir siyaset inşa etmiyoruz dedik. Tabi birçok provokasyonla karşılaştık bu süreçte. Bu sürecin ardından Habur sürecine giden dönemde çok ciddi çabalar oldu. Sabote edildi. Biz kararlı durduk. Bir gün bu kalıcı barışı ve çözümü tesis edeceğiz inancıyla bunlardan yılmadık. MİT Müsteşarımız Hakan Fidan’la ilgili 7 Şubat operasyonun arkasında da çözüm sürecini engellemeye yönelik bir çaba vardır. Bunun için tepki verip karşı çıktık. Çünkü Hakan Fidan’a yöneltilen suçlama PKK içine girmiş bazı MİT elemanları üzerinden sanki MİT, PKK’yı yönetiyormuş gibi bir suçlamaydı. İstihbaratın görevi zaten onu yapmak. O günden bugüne aldığımız mesafe olağanüstüdür.

Provokasyona izin yok

Bugün Orta Doğu’da tek bir başarı hikayesi vardır o da çözüm sürecidir. Bugün bölgede halkının her kesimiyle barışık ve yeni bir ülke kurma iddiasında olan tek siyasi iktidar bizim siyasi iktidarımızdır. Mısır’da, Suriye’de, Libya’da ya da Irak’ta yönetimler bizim kadar demokratik ve içselleştirici bir siyaset takip etmiş olsalardı bugün orada yaşanan şeyler yaşanmamış olurdu. Artık adım atma vakti, nihai hedefler içinde silahsızlanmanın da olduğu terör olgusunu bitirecek ve toplumsal entegrasyonu nihai noktaya erdirecek ve şiddeti yok edecek bir sürecin başlaması lazım. Geçmişteki bütün çabalar bir noktaya gelmek içindi şimdi bir doygunluğa geldik. Şimdi artık zihnimizde daha da berraklaşmış olan ve adım adım gidecek bir şey var son iki haftalık toplantılar sonucunda ortaya çıkan ancak detaylandırmak istemiyorum. Bu noktada da asker sivil arasında herhangi bir bilgi farkı yoktur. 2007’lerden bu zamanlara çok zor yollardan geldik ve bu yolu kat etmek kolay olmadığı için bu süreci de kolayca terk etmeyiz ve herhangi bir provokasyona da kurban vermeyiz.

Yeni anayasada amir millet

“Gönül isterdi ki Türkiye yeni Anayasa değişikliğini 2011’den hemen sonra yapabilmiş olsun” diyen Davutoğlu şunları söyledi: “Bu konuda olabilecek en demokratik tavrı AK Parti sergiledi. Anayasa Komisyonu’na verilecek adayların her partiden eşit sayıda aday verildi. Belli Anayasa maddelerinde mutabakat sağlandı. Mutabakat sağlanan maddeleri muhalefetle geçirmeye hazırız. Buradan yine çağrı yapıyorum gönül ister ki 2015 seçimlerinden sonra yepyeni bir Anayasa yapalım. Bir kesimin yapılacak değişikliğin karşısında olmasını arzu etmeyiz ve isteriz ki öyle bir formül bulalım ve herkes elini taşın altına koysun ve toplumda kimsenin kanaati dışlanmışlık hissiyle davranmasın. Tüm konulardaki temel ilke budur. Burada da en önemli husus siyasal özgürlük alanları ve temel insan hakları noktalarında insan odaklı bir Anayasa yapmaktır. Yani Anayasa ‘Devlet nasıl korunur’ diye başlamamalı. ‘Bu devlet kendi insanının haklarını nasıl korur’ olmalı. O yüzden Kongre konuşmasında ‘Amir olan millettir! Memur olan Devlettir’ dedim. Şimdiki Anayasa’da amir olan Devlet, millet o noktada bu devlete çalışır, tehdit oluşturur anlayışı var. Siyasal sistem de, Başkanlık sistemi de bu sistem içinde bütüncül bir şekilde tartışılır.”

 

YENİ TÜRKİYE YOLUNDA EN ÖNEMLİ 8 AY
 
12 yıllık bir birikim üzerine kurulduk ve perspektifimiz de 8 aylık değil” diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: “Perspektifimizi hep 2023 olarak ilan ettik. Programın özü ve benim okuyacağım kısımlar sanki hükümet 2023’e kadar devam edecekmiş gibi planlanacak. Ancak daha detaylandırılmış olan hükümetin eylem planında ise 8 ayda atılacak adımlar en detaylı şekilde yer alacak. Yani iki program birbirine alternatif değil tam tersine bir bütünlük oluşturuyorlar. İş kazalarında gösterilen hızlı refleksler gibi ekonomide de bazı orta vadeli hedefler doğrultusunda atılacak adımlar olacak bu 8 ay içinde. Çözüm sürecinde ve yargıda reform konusunda da somut adımlarla yola devam edeceğiz. Bunun bilinmesi önemli. Kimse 8 ay sonra Türkiye’de yeni bir türbülans ümidi beslemesin. Bizim hedefimiz 2015 seçimlerine kadar yürüyen tüm projeleri takip edip hiçbir aksamaya mahal vermemek, ikinci atılım döneminin ilk işaretleri sayılabilecek kapsamlı orta vadeli planlama doğrultusunda yeni adımlar atmak. En geç Kasım ayı içinde geniş katılımlı bir toplantıda bunu açıklayacağız. Yani 8 ayın sonunda önünde olabilecek mayınları temizleyecek ama şu anki kazanımları koruyarak ‘Yeni Türkiye’ tabirinin içini dolduracak bir yeni dönemi başlatıyoruz.”
 
Kucaklaşma çağrısı
 
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bilecik’in Söğüt ilçesinde düzenlenen 733. Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Söğüt Şenlikleri’nde konuştu. “Gelecek sene bütün siyasi liderler gelsin, kim gelirse gelsin Söğüt ona kucak açacaktır. Gelecek sene kucaklaşalım. Hep beraber Türkiye Cumhuriyeti devletinin 100. kuruluş yıl dönümünde burada, Söğüt’te buluşacağız ve bir cihan devletinin doğuşuna hep beraber şahitlik edeceğiz” dedi. Söğüt’teki anmaya iki olay gölge düşürdü. Bahçeli’nin korumaları ve partililer ile polis ekipleri arasında arbede yaşandı. BBBP Genel Başkanı Mustafa Destici, şenlikte kendisine söz verilmemesi üzerine BBP’li olduğu öne sürülen bir kişi, platforma çıkıp kürsüyü devirdi.
 
Erdoğan’la aynı çizgideyiz
 
Davutoğlu şunları söyledi: “Paralel yapıyla mücadelenin esası şudur. Yani bir dini gruba devlet hasımla bakmaz ancak birisi gelip derse ki sen git halktan oy al, uğraş, Anadolu’yu dolaş ter dök, gel Ankara’ya yani sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakan olduğu dönemi kastediyorum, ‘efendim ben yargıda, emniyette, şurada örgütleneyim ve sen benim dediğimi yap.’ Bu da başka bir vesayet sistemi. Halk Başbakan’a ‘gaza bas’ diyor kalkınsın bu ülke diyor Cumhurbaşkanı fren etkisi yaratıyordu. Şimdi bu kırıldı.”
 
Muhalefet kutuplaştırıcı
 
Cumhurbaşkanı  Erdoğan’ın 10 Ağustos akşamı yeni dönem çağrısında bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, “Yemin törenine kim katılmadı. Kim kitap fırlattı. Kılıçdaroğlu, ‘cumhurbaşkanıyla savaş olmadıkça konuşmam’ dedi. Daha kutuplaştırıcı bir dil olur mu? Erdoğan, Kıbrıs’a giderken her partiden temsilci davet etti. CHP gelmedi. Kutuplaştıran kim. Her gün konuşuyorum var mı kutuplaştırıcı bir dil” dedi.
 
Yurt sorunu çözülecek
 
Öğrenci yurtlarıyla ilgili geniş bir sunum yapılmasını istediğini belirten Davutoğlu, “”Gençlik ve Spor bakanımızdan kendisi bana rakamları aktardı bizim kapasitemizin de ötesinde ciddi bir kiralamaya yöneldik kimsenin açıkta kalmaması için her türlü tedbir alınıyor onun için yapılması gereken adım atılır. Binanın tıkandığı yerde kiralama usulüne geçeceğiz 60 bin kadar yeni kiralama için  çalışma yapıyoruz. Hiçbir öğrencinin açıkta kalmaması için çalışma yürütüyoruz” dedi.