25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Erdoğan: Yüzümüze dost görünenler ölümleri ve petrolü seviyor

İslam coğrafyasındaki sorunları dışarıdan birilerinin çözemeyeceğini belirten Erdoğan, “Dışarıdan gelenler bu coğrafyanın petrolünü seviyor, altınlarını, elmaslarını seviyor. İnanın bizi sevmiyorlar. Yüzümüze dost görünenler çocuklarımızın ölüsünü seviyor” dedi.

Mustafa Meydan28 Kasım 2014 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Erdoğan: Yüzümüze dost görünenler ölümleri ve petrolü seviyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi’nin (İSEDAK) Daimi Başkanı olarak, İstanbul Kongre Merkezi’ndeki 30. İSEDAK Toplantısı’nın açılışında konuştu.

Yeni ‘Kerbela’lar yaşanıyor

İslam coğrafyası tarihinde hiç olmadığı kadar kanla, acıyla, gözyaşı ve çatışmayla anılır hale gelmiş durumda. Hemen her gün farklı ülkelerde bir hatta birkaç tane Kerbela’ya şahit oluyoruz. Her gün kardeşlerimiz can veriyor, her gün çocuklarımız ölüyor, çocuklarımız yetim, öksüz kalıyor, kadınlarımız ölüyor. En emin yerler olması gereken mescitlerimiz, türbelerimiz ne yazık ki yine bizzat Müslüman olduğunu iddia edenler tarafından alçakça, barbarca, vahşice katliam mekanlarına dönüştürülüyor. Kendi mescitlerimizi, kendilerini Müslüman diye tanıtan canilerden emin hale getiremediğimiz için işte en kutsal mekanlarımızdan biri Mescid-i Aksa gözlerimizin önünde barbarların postallarıyla çiğnenebiliyor. Sesimiz çıkıyor mu, konuşabiliyor muyuz? Hayır. Bizler inanın gerek içimizdeki sorunları gerek dışarıdan gelen saldırıları durduracak, hem coğrafyamızda hem yeryüzünde barışı kalıcı şekilde tesis edecek güce sahibiz.

Birlik olursak çözebiliriz

Eğer istenirse Irak’ta akan kanı durdurmak mümkün. Eğer arzu edilirse Suriye’de çocukların ölmesinin önüne geçilebilir. Rabbim bizi ikaz ediyor. Bu ikazların içerisinde ‘adaleti tesis edinceye kadar zulmedenin karşısında taraf olun’ diyor. Her şey açık net ortada. Eğer birlik olunursa, eğer birlikte hareket edilirse, neredeyse bir asırdır devam eden Filistin’in yalnızlığı ayıbına derhal son verilebilir. Sorunları dışarıdan birileri gelip çözemez. Kendi sorunlarımızı sadece ve sadece kendimiz çözebiliriz. Bakın açık açık söylüyorum, dışarıdan gelenler İslam coğrafyasının petrolünü seviyorlar, altınlarını seviyorlar, elmaslarını seviyorlar, ucuz iş gücünü seviyorlar, çatışmalarını, kavgalarını, anlaşmazlıklarını seviyorlar, inanın bizi sevmiyorlar. Dışarıdan gelenler, yüzümüze dost gibi görünenler, bizim ölümüzü, bizim çocuklarımızın ölüsünü seviyorlar. Buna daha ne kadar seyirci kalacağız? Şii olmak, Suriye’de öldürülen çocukları, Suriye’de katledilen 300 bin masumu, yerinden edilen 7 milyon insanı seyretmeye bahane olabilir mi? Yine soruyorum, Sünni olmak, türbelere yapılan saldırıları, terör örgütlerini, seçilmiş yöneticilerin darbeyle görevden uzaklaştırılmasını, hakkını arayanların sokakta vurulmasını  meşrulaştırabilir mi? Bütün kalbimle, bütün samimiyetimle İslam coğrafyasının tamamına, hangi mezhepten olursa olsun tüm Müslüman kardeşlerime bir çağrı, bir davet yapıyorum. Ne olur şöyle kenara çekilelim ve manzaraya bir bakalım. Kim kazanıyor, kim kaybediyor?

Ölümlerden kim kazanıyor

Ölümlerden kazanan kim, çatışmalardan kazanan kim, aramızda var olan sorunlardan kazanç sağlayan kim? Eğer bu soruların cevaplarını verebilirsek, o cevapların gereğini yerine getirmek için bir küçük adım dahi atabilirsek, işte o zaman çözümün fitili tutuşturulmuş demektir. Bizim, dünyanın tamamında din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın, yoksulların hakkını savunmamızdan, dayanışmadan, barıştan söz etmemizden rahatsız oluyorlar. Onlar, adaletsizlik üstüne kurdukları iktisadi sistemin gereği neyse inanın, onu yapıyorlar. Biz, petrol uğruna, canlara, hatta ve hatta çocuklara kıyanlardan olamayız. Biz, terörün, hoşgörüsüzlüğün, ibadethanelere saldırının, ırkçılığın, antisemitizmin yanında duramayız. Biz, onlara karşı da birbirimize karşı da kıyıcı ve kırıcı olamayız.