25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Erdoğan: Vicdanını satanlardan ne hakim olur ne savcı

17-25 Aralık’ta emniyet ve yargı içine yuvalanmış bir çetenin kendilerine emanet edilmiş imkanlarla darbeye kalkıştığını hatırlatan Erdoğan, “Zihnini ve vicdanını birtakım güçlerin emrine vermiş kişiden hakim de olmaz, savcı da olmaz, olamaz” dedi.

3 Şubat 2015 Salı 07:00 - Güncelleme:
Erdoğan: Vicdanını satanlardan ne hakim olur ne savcı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Adalet Akademisini ziyaret etti. Ziyarette konuşan Erdoğan, adli ve idari yargı hakim ve savcıların yetiştirilmesi amacıyla kurulan akademiyi ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Erdoğan şu mesajları verdi:

Hukuk bu felaketi yaşadı

Gerçekten de adalet ile zulüm arasında ince bir çizgi vardır. Bir de buna adaleti tesis etmekle yükümlü, hukuk insanlarının vicdanları yerine başka bir takım güç odaklarının emrine girmesi eklendiğinde, manzara gerçekten çok vahim. 17-25 Aralık’ta böyle bir felaketi yaşadı. Emniyet ve adalet teşkilatları içerisinde yuvalanmış bir çete, ülkenin güvenliği ve adaletin tesisi için kendilerine emanet edilmiş imkanları kullanarak, bir darbe yapmaya teşebbüs ettiler. Bir kısım savcı ve hakim aracılığıyla ülkesine ve milletine ihanet içindeki bir çete tarafından istismara kalkışıldı. Bu süreçte gördük ki hukukun değil, başka birtakım güçlerin emrindeki savcıların, hakimlerin adaleti tesis etmesi mümkün değildir.

İrade teslim edilmemeli

Şunu iyi bilmemiz lazım, kul iradesini Allah’tan başka kimseye teslim etmemelidir; asla. Ne Cumhurbaşkanı’na ne Başbakan’a ne elinde sermayeyi tutan para babalarına... Kimseye, hiçbir egemen güce teslim etmediğimiz sürece, işte o zaman yaratılmışların en şereflisi olan insan oluruz. Bir zamanlar, ‘vicdan-cüzdan’ diye bir şey gündeme gelmişti. O kahredici bir ifadeydi, aslında asla böyle bir şey olamaz. Derse ki ben hak hukuk vicdan bunun arasındayım, onu öper başımıza koyarız. Çünkü hukuk dediğimiz kavram neyle bütünleşiyor, hakla bütünleşiyor. Kanun devletinin temsilcileri olmaktan öte geçmeliyiz, hukuk devletinin temsilcileri olmalıyız.

Bağımsız olunması şart

Adalet sisteminin işlemesi için hakim ve savcıların hem zihnen hem vicdanen bağımsız olmaları gerek. Zihnini ve vicdanını birtakım güçlerin emrine vermiş kişiden hakim de olmaz, savcı da olmaz, olamaz. Vicdanının kapıları hukuka, adalete değil de başka yerlere açılanların yaptıkları zulümdür. Yeni Türkiye için adalet sistemimizden başlayarak tüm kurumlarımızı, tüm toplumu, bu kanser hücrelerinden hep beraber temizlememiz gerekiyor. 2023 hedeflerimize, 2053, 2071 vizyonumuzu hayata geçirebilmemiz için ortak idealler etrafında birleşmiş, kenetlenmiş güçlü kurumlara ihtiyacımız var. Diğer sorunlarımız, sıkıntılarımız gibi bu meselenin çözümü de demokrasiden, milli iradeye, milletimizin tercihlerine saygılı olmaktan geçiyor.

HUKUK BAŞKA KANUN BAŞKA ŞEY

Erdoğan şunları söyledi: “Hukuk başka şeydir, kanun başka şeydir. ‘Hukuk mu kanun mu’ derseniz, benim o zaman savunacağım şey; hukuktur. Eğer benim hukukumu bir yasal düzenleme koruyamıyorsa ben ona hukuk diyemem. Hukukun korunmamasını şahsımda yaşadım. Ben Milli Eğitimde, Talim Terbiye Kurulunun tasvip ettiği bir dörtlüğü okudum diye hapse girdim. Birincil mahkemeden tutunda üst mahkemeye varıncaya kadar ne yazık ki çok şeyler oralarda dönüyor. Avukatlarıma aynı şekilde bir çok talepler geliyor. Anladık ki vicdanla cüzdan arasında dolaşan bir yapı var.”

TÜRKİYE’Yİ BİRLİKTE BÜYÜTELİM

Erdoğan, “Türkiye Adalet Akademisinde yetişenlerin, görevlerini bu anlayışla yapacaklarına, sadece anayasa ve yasalara bağlı görevlerini yürüteceklerine inanıyorum. Siyasetçi siyasetini, hakim ve savcı da kendi işini yapacak. Siyasallaşan her kurum gibi adalet teşkilatı da milletimizin nazarında itibar kaybına mahkum olacaktır. Biz yıllarca siyasetin, siyasetçinin itibarını yükseltmek için var gücümüzle çalıştık, her türlü  fedakarlığı yaptık. Sizlerden de adalet teşkilatının özellikle itibarına sahip çıkmanızı istiyorum. Gelin bu mücadeleyi hep birlikte yürütelim, Türkiye’yi aydınlık geleceğe taşıyalım. Türkiye’de adalet teşkilatını tüm güçlerin, baskılarından, etkilerinden, tazyiklerinden kurtarma konusunda geçen 12 yılda çok önemli adımlar attık. Bunların en önemlileri 2010’da yapılan referandumla getirilen yenilikler. Bunların bir bölümü maalesef adalet ve emniyet teşkilatı içindeki bir çete tarafından istismar edilmeye kalkıldı. Yaşadığımız son hadiseler, yasama ve yürütmede olduğu gibi yargının da ülkenin tüm renklerini, tüm farklılıklarını yansıtan bir yapıya kavuşması gerektiğini ortaya koydu. Son dönemde hayata geçirilen uygulamalarda, bundan sonra da bu zenginliğin korunması, geliştirilmesi için çalışacağımı özellikle belirtmek istiyorum” dedi.

BATI DEĞİL ORHAN BABA SORUYOR

Erdoğan, “Bugün dünya üzerinde geçerliliği olan tüm yönetim sistemleri, adaletin ne olduğu ve  nasıl uygulanması gerektiği tartışmaları çerçevesinde şekillenmiştir. Günümüz dünya düzenine yönelik en sert, en can alıcı, en geçerli eleştiriler adalet kavramı üzerinde ifade ediliyor” diye konuştu. BM başta olmak üzere uluslararası kuruluşların çalışmalarına yönelik eleştirilerinin temelinde adalet kavramının yattığının altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya 5’ten büyüktür. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde veto hakkı olan 5 devletin yol açtığı adaletsizlikleri, haksızlıkları ifade ediyoruz. Evet beşten büyüktür dünya. Çünkü 5 tane ülkeye siz 196 ülkeyi mahkum edemezsiniz. Hatta 5 tane ülke de değil. Bu 5 daimi üyenin içinden bir tane üyenin iki dudağı arasına siz tüm dünyayı mahkum edemezsiniz. Suriye’den ülkemize sığınanlara 5,5 milyar dolar harcama yaptık. Avrupa’da ne kadar var? 130 bin. Peki Türkiye’ye gelen bir destek yardım var mı? 250 milyon dolar. Sormazlar mı insana, Adaletin bu mu dünya? Şimdi bu konuda Orhan Baba soruyor ama bak başkaları sormuyor. Bunları çözmemiz lazım.”