25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Fethullah Gülen pasaportsuz 'firari'

Danıştay, Fethullah Gülen’in pasaportunu iptal eden Erzurum Valiliği’ni haklı buldu. Danıştay, “Yeşil pasaport için doğru olmayan bilgiler verdi ve idareyi yanılttı” dedi. Gülen ABD’de ‘pasaportsuz’ göçmen konumuna düştü.

Lütfi Kaplan28 Aralık 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Fethullah Gülen pasaportsuz 'firari'

Danıştay 10. Dairesi, ABD’de yaşayan Fethullah Gülen’in yeşil pasaportunu ‘yanıltıcı bilgiler verdiği’ gerekçesiyle iptal eden Erzurum Valiliği’ni haklı buldu.

Daire, “Gülen vaizlikten emekli olmadı istifa etti, SSK’dan emekli oldu, dolayısıyla memur değil işçi emeklisidir; çalışsaydı da yeşil pasaport alacak dereceye yükselemezdi; buna rağmen Diyanet’ten yanıltıcı bilgi verildi; pasaport formunu gerçeğe aykırı şekilde ‘emekli memur’ olarak doldurdu ve idareyi yanılttı” dedi. Danıştay 10. Dairesi, 20 Kasım 2014’te toplanarak, Gülen’in pasaportunun iptal işlemini reddeden Erzurum 2. İdare Mahkemesi kararına Valiliğin itirazını görüştü. Daire, bir üyenin muhalefetine karşı 4 üyenin oyuyla, İdare Mahkemesi’nin ret kararını bozdu.

Kararın gerekçelerinde pasaportun veriliş süreci, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yanlış bilgiler içeren yazısı ve Gülen’in başvurusundaki usulsüzlükler ayrıntılı olarak sıralandı. Bunlardan bazıları özetle şöyle:

Jet hızıyla hazırlandı

Başvurduğu gün yazısı geldi, pasaportu aldı: Gülen, yeşil pasaport başvurusunu 7 Kasım 1990’da yaptı, Emniyet aynı gün Diyanet İşleri Başkanlığı’na yazı yazarak  ‘yeşil pasaporta hak kazanıp kazanmadığını’ sordu; Diyanet aynı gün cevap yazarak ‘kazanmıştır’ dedi ve aynı gün Gülen’e yeşil pasaport çıkarıldı!

3 iş gününde araştırma tamamlandı: Yeşil pasaport çıkarıldıktan sonra, Gülen’in yurt dışına çıkmasında sakınca olup olmadığı konusu araştırıldı; Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nın 13 Kasım 1990 tarihli yazısı ile ‘sakınca görülmediği’ Yabancılar Hudut İltica Daire Başkanlığı’na bildirildi.

Yalan beyanda bulundu

 Yani, Gülen Çarşamba günü pasaportu aldı, Perşembe günü güvenlik araştırması başladı, araya hafta sonu girdi, pazartesi günü araştırma tamamlandı, Salı günü de ‘yurt dışına çıkabilir’ raporu verildi. Diyanet yanlış bilgi verdi: Diyanet İşleri Başkanlığı adına cevabi yazıyı yazan görevli, “6. derece kadrodan 5. derecenin 7. kademesinden maaş almakta iken Çanakkale Merkez vaizliğinden 20 Mart 1981 tarihinde emekliye ayrılan Fethullah Gülen’in bugün görevde olan emsalleri 3. derece kadrodan 3. derecenin 1. kademesinden maaş almaktadır” şeklinde bilgi verdi. Ancak bu yazıdaki kadro ve emeklilik bilgilerinin de doğru olmadığı ortaya çıktı.

Emekli olmadı, istifa etti: Diyanet yazısında, Gülen ‘emekliye ayrılmış’ gösterildi ve aynı dönemde aynı görevi yapanlar emsal verilerek ‘yeşil pasaport verilebilir’ denildi. Oysa birinci yanlış bilgi Gülen’in emekli olduğu bilgisiydi. Zira Gülen emekli olmamış, istifa etmişti. Emekliliğini, daha sonra adına SSK’ya yatırılan primlerle kazanmış, böylece ‘memur (vaiz) emeklisi’ değil ‘işçi emeklisi’ olmuştu. Memuriyet derecesi yanlış: Diyanet yazısında belirtilen Gülen’in 5. derecenin 7. kademesinden maaş aldığı bilgisi de doğru değil. Gülen, istifa ettiğinde 6. derecenin 7. kademesinden maaş alıyordu. Diyanet’te ‘emsali’ yok: Gülen’in ‘emsallerinin’ başvuru tarihinde 3. derecenin 1. kademesinden maaş aldığı (dolayısıyla bu derece ve kademenin hakkı olan yeşil pasaportun verilebileceği) bilgisi de doğru değil. Çünkü Diyanet, 15 Ağustos 1965 tarihinden bu yana ‘ilkokul mezunu’ vaiz atamadı. Yani ona emsal olabilecek ‘vaiz’ kadrosunda emsali yok!

İdareyi açıkça yanılttı

Çalışsaydı da 3. dereceye gelemezdi: İşten ayrılma kadro derecesi yerine, çalışsaydı ne olurdu diye bakılsa bile; mesleğe 12. derecenin 1. kademesinden başlayan ilk okul mezunu bir vaiz olarak, 21 yıl 26 günlük kamu hizmetinin karşılığında Gülen, ancak 4. derecenin 1. kademesine gelebilecekti. Yani 3. dereceye gelemediği için yine yeşil pasaport almaya hak kazanamayacaktı. Formu ‘emekli memur’ olarak doldurdu: Ancak Gülen, yeşil pasaport başvuru formu olarak ‘emekli memur’ formunu kullandı; ilgili kısma da ‘emekli vaiz’ yazdı. Bu, ‘idareyi yanıltmak’ olarak değerlendirildi.

 
‘KATAKULLİ’  İLE EVRAK DOLDURDU
 
Yeşil pasaport için ‘yüksek dereceden emekli memur’ olması gerekiyordu; Diyanet’teki paralel memur ‘vaizlikten emeklidir’ yazısı yazdı; derecesini yüksek gösterdi ve ‘çalışsaydı emsalleri gibi 3. dereceye yükselirdi’ dedi.
İSTİFA ETTİ ‘EMEKLİYİM’ DEDİ
 
Gülen emekli olmamış, istifa etmişti. SSK’ya prim ödeyerek ‘işçi emeklisi’ olmuştu. Memuriyeti de düşük dereceliydi, çalışsaydı bile 3. dereceye ulaşamazdı. Diyanet’te emsal olabilecek başka bir ilkokul mezunu vaiz yoktu! 
 
YEŞİL PASAPORT ABD VE PAPA İÇİN
 
Pasaport davası bugüne nasıl geldi?

- Gülen, Çanakkale Merkez vaizi iken 20 Mart 1981’de istifa ederek devlet memurluğundan ayrıldı. Ardından adına SSK’ya prim yatırılarak 1 Şubat 1990’da işçi emeklisi oldu.

- 7 Kasım 1990’da Diyanet’te çalıştığı dönemi gerekçe göstererek yeşil pasaport başvurusunda bulundu. Pasaport aynı gün tüm yazışmalar tamamlanarak verildi.

- Gülen’in pasaport işlemlerinin ‘aynı gün’ tamamlanması, acil bir yurt dışına çıkış izlenimi verse de, o tarihlerde yurt dışına çıktığına dair bilgi bulunmuyor.

- Gülen’in kendi sitesinde verdiği kronolojiye göre, bu pasaportla ilk ABD seyahati 5 Mayıs 1992’de Houston’da ameliyat olan Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı ziyaret ettiği seyahat.

- İkinci seyahat olarak da 1 Temmuz 1996’da yine tedavi için ABD’de bulunan Aydın Menderes’i ziyareti görünüyor.

- Gülen, daha sonra 1 Haziran 1997’de anjiyo için ABD’ye gitti; 11 Haziran’da, Yahudi lobisinin önemli kuruluşlarından ADL (Anti Defamation League) Başkanı Abraham Foxman’ı evinde ziyaret etti. Foxman, Gülen için Papa’nın ‘sağ kolu’ olarak tanınan Kardinal John O’Conner’dan randevu aldı, görüştürdü.  Gülen, 30 Eylül 1997’de Türkiye’ye döndü.

- Gülen’in bir başka yurt dışı seyahati, 9 Şubat 1998’de de Roma’da ünlü Papa 2. Paul ziyareti nedeniyle oldu.

- Gülen, son olarak ‘sağlık kontrolü’ gerekçesiyle 21 Mart 1999’da yeniden ABD’ye gitti, ancak geri dönmedi.

- O tarihten bu yana 1990’da verilen pasaportun süresi uzatıldı. Ancak 2010’da pasaportların değiştirilmesi nedeniyle 2 Haziran 2011’de avukatının başvurusuyla, aynı Diyanet yazısına dayanarak yeni bir yeşil pasaport çıkardı.

- Ancak Gülen’in yanıltıcı bilgiyle yeşil pasaport aldığı iddiaları üzerine Erzurum Valiliği, 28 Mart 2014’te pasaportu iptal etti.

- Gülen’in avukatlarının itirazı üzerine Erzurum 2. İdare Mahkemesi, iptal işleminin iptaline karar verdi. Erzurum Valiliği karara itiraz edince, dosya Danıştay 10. Dairesi’ne geldi.

Bundan sonra ne olacak? 

Danıştay’ın ‘pasaportun iptal edilmesi doğru bir işlemdir’ kararı ile Gülen’in yeşil pasaportu geçersiz duruma düştü. Ancak yargı süreci de henüz bitmiş değil. Şimdi dosya yeniden Erzurum 2. İdare Mahkemesi’nin önünde. Mahkeme Danıştay’ın kararına uyarsa Gülen’in yeşil pasaportunun iptali kesinleşecek. Ancak Mahkeme kendi kararında direnirse nihai kararı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu verecek. Pensilvanya’da yaşayan Gülen, Danıştay kararıyla birlikte pasaportsuz konuma düştü. Gülen’in, yeşil pasaportunu iade ederek normal pasaportu alması gerekiyor. Yeni çıkan pasaport yasasına göre parmak izi vermesi gerektiği için başvuruyu bizzat yapması gerekiyor. Hakkında yakalama kararı bulunan Gülen, Türkiye’nin ABD Büyükelçiliğine gittiğinde ise yakalanıp iadesi gündeme gelecek.

‘Kumpasçı’ müdürler ikinci kez tutuklandı

14 Aralık Tahşiye kumpası operasyonu kapsamında ifade vermek üzere tutuklu bulundukları cezaevinden adliyeye getirilen eski İstanbul Terör Şube müdürleri Yurt Atayün, Ömer Köse, İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan ile Mali Şube Müdür Yardımcısı Kazım Aksoy, “silahlı terör örgütüne üye olmak, evrakta sahtecilik ve iftira” suçlamasıyla ifade verdi. Paralel örgüt şüphelisi polisler tutuklanmaları istemiyle nöbetçi sulh ceza hâkimliğine sevk edildi. Gece sorguları tamamlanan paralel müdürler ikinci kez tutuklandı. Şüpheliler 22 Temmuz’daki emniyetteki paralel yapılanmaya yönelik operasyonlarda tutuklanmıştı.

Eski polis müdürü Yurt Atayün’ün sorgusunda, hangi terör örgütüne üye olduğunu bilmediğini öne sürdüğü belirtildi. Atayün Fethullah Gülen’in 2009 yılında yaptığı Tahşiye içerikli konuşmasından haberi olmadağını da iddia etti. İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer de, her şeyi savcının talimatıyla yaptıklarını savundu.

Taraftarlarına ölmeyi emretti

ABD’de yaşayan Fethullah Gülen, yayınlanan yeni konuşmasında, taraftarlarına ölmeyi tavsiye etti. 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerinde güçlüden ve zalimden yana yer almasıyla eleştirilen, dahası, başörtüleri çıkarmaları için taraftarlarına ruhsat veren Fethullah Gülen, paralel örgüte yönelik yürütülen operasyonda zorda kalan taraftarlarına ise ölmeyi emretti.

Gülen, İslam tarihinde yer alan bir olayı anlatarak örgüt mensuplarından ‘ruhsat’la değil ‘azimet’le yani ölümle amel etmelerini  istedi. Gülen şöyle konuştu: “Peygamberlik iddia eden yalancı Müseylime, iki sahabeyi yakalamıştı. Onlardan birincisine, “Muhammed hakkında ne dersin?” diye sormuş; o da “O, Allah’ın Peygamberidir” cevabını vermişti. Müseylime, “Benim hakkımda ne dersin?” diye sorunca o da ölüm korkusuyla “Sen de!” demişti.

Bunun üzerine Müseylime onu serbest bırakmıştı. Akabinde ikinci sahabeyi getirtip ona da “Muhammed hakkında ne dersin?” diye sormuş; yiğit insan “O, Allah’ın Peygamberidir” cevabını vermişti. “Benim hakkımda ne dersin?” diye sorunca sahabi önce “Ben sağırım!” demişti. Ondan istediği cevabı bir türlü alamayan ve sonunda “Sen kezzabsın!” itabını duyan Müseylime, yüce sahabiyi şehit etmişti. Bu haber kendisine ulaşınca, Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) efendimiz şöyle buyurmuştu: “Birinci sahabi, Allah’ın kendisine verdiği ruhsatı tercih etti; onda beis yok. İkincisi ise hakkı açıkça haykırıp onun uğrunda kendisini feda etti. yani azimeti tercih etti. İşte ona mübarek olsun, ne mutlu ona! Adanmış ruhlar ruhsatları kullanmamalı, zalimden özür dilememeli. Onlardan özür dilemek, onlar gibi olmak demektir. Öyle olmaktansa ölmek daha iyidir. Çünkü ölüm hakiki mü’min için şeb-i arûstur.”