16 Nisan 2024 Salı / 8 Sevval 1445

Alpay: İbrahim Okur'un gıkı çıkmadı!

Şuay Alpay, Zekeriya Öz’ün dönemin Başbakan’ına yönelik tehdit ve aşağılayıcı ifadelerine ‘düşünce özgürlüğü’ bağlamında nitelendirilmesini, İbrahim Okur ve arkadaşlarının buna gıkının çıkmadığını söyledi.

Yirmidorthaber.com1 Ekim 2014 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Alpay: İbrahim Okur'un gıkı çıkmadı!
AK Parti MKYK Üyesi ve Elazığ Milletvekili Şuay Alpay 24 TV’de Elif Çakır’ın ‘Söz Bitmeden’ programına konuk oldu. Programda HSYK seçimleri ve paralel yapı masaya yatırıldı.
 
İBRAHİM OKUR’UN GIKI ÇIKMADI
 
Şuay Alpay, bütün dünyanın evrensel hukukunda suç olarak tanımlanan Zekeriya Öz’ün tehdit ve aşağılayıcı ifadelerini “düşünce özgürlüğü” bağlamında değerlendirilmesini ve İbrahim Okur’un ve arkadaşlarının buna gıkı çıkmadığını ifade etti. Alpay, Okur’un yaptıklarına olumlu bakılmasının mümkün olmadığını dile getirerek, bu konuda aklıselimi gözetenlere çağrıda bulundu. Alpay, şunları aktardı:
 
“İbrahim Okur’un duruşu, HSYK’da sorumlu olduğu, yetkili olduğu dairenin yapı teknikleri ve o dairede bütünüyle HSYK’nın hakim ve savcılarla ilgili oluşturduğu karar süreçlerine bakarım. O karar süreçlerinden, mekanizmalarından mağduriyetler, trajik hikayeler çıkmışsa ben ona bakarım ve o yönüyle sorumlu tutarım. Evet, İbrahim Okur’un da başında bulunduğu HSYK, işte Zekeriya Öz meselesi başta olmak üzere hukuken çok doğru bir zeminde diskalifiye edilmesi gereken şeyleri diskalifiye etmemiştir, sümen altı etmiştir. Ancak başka bir şok mağduriyet alanları oluşturulmuş, birçok hakim ve savcının mağduriyetine yol açmıştır. Bunları İbrahim Okur’un şahsı ile ilgili olarak söylemiyorum. Sorumluluğu ve yetkili olduğu bulunduğu dairenin alana dayalı olarak söylüyorum. 
 
Daha evvel ifade etmiştim; Zekeriya Öz’ü örnek olsun diye söylüyorum. O dönemin Sayın Başbakan’la açık tehdit, açık ceza kanunu açısından suç oluşacak eylemleri ve beyanlarıyla bir duruş sergiliyor ve bu adam savcılık yapmaya devam ederken İbrahim Okur’un ve arkadaşlarının gıkı çıkmıyor. Üstelik aynı HSYK yapısı içerisinde bahse konu olay incelenirken, ve sonuçsuz bırakmaya yönelikti biliyorsunuz, bunları çok yaptılar. Dört üye bir araya gelmiş, ikisi farklı, ikisi farklı görüş beyan ediyor, dosya sonuçsuz kalmış oluyor. Paralel mensubu olmayan iki üye dışında diğer iki üye Zekeriya Öz’ün beyanlarının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiş. Allah aşkına böyle bir şey olabilir mi? Ceza kanununda açıkça suç olarak tarif edilen, bütün dünyanın evrensel hukukunda açıkça suç olarak tanımlanan bir işi tehdit ve aşağılayıcı bir ifadeyle siz söyleyeceksiniz, “sonun Saddam gibi olacak”, “Kaddafi gibi olacak” diyeceksiniz ve ondan sonra da elinizi kolunuzu sallayarak gezeceksiniz ve bu beyanlarla ilgili olarak iki paralel yapı mensubu “bunlar düşünce özgürlüğü bağlamındadır” diyecek ve sizin kılınız kıpırdamayacak. Bizim İbrahim Okur’la ilgili yapacağımız eleştiriler kendi dairesini ve HSYK’nın yapıp, etikleri ile ilgilidir. Şahısla alakalı değildir ve onun için makul hissiyatı olan, bu konuda aklıselimi gözeten ve Türkiye’de hukuki süreci takip eden hemen hiç kimsenin İbrahim Okur ve arkadaşlarının yaptıklarına olumlu bakması mümkün değildir.”
 
RTÜK MODELİ HSYK YAPISI OLUŞTURULABİLİR
 
Alpay, mecliste grubu bulunan partilere RTÜK modeli HSYK yapısı oluşturmak için çağrıda bulundu. Alpay şu şekilde konuştu:
 
“Mecliste grubu bulunan siyasi partilere buradan çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin, RTÜK modeline benzer bir modeli TBMM’nin demokratik meşruiyeti sağlayacak bir mekanizmayla seçim yapılacak bir sistemi birlikte kuralım. Bunun için geç değil. Bunu yapabiliriz. Daha evvelden de bunu teklif ettik, komisyonlarda da bunlar görüşüldü. Çünkü bu hepimizi ilgilendiriyor. Toplumsal gerçeklik açısından da bakıldığında, siyasetin meşruiyeti açısından da bakıldığında ve yakın açık tehlike olarak bu işi gördüğümüzden bu hepimizi ilgilendiriyor. Kimsenin buna sırt çevirme, görmezden gelme gibi bir lüksü yok. Gelin RTÜK modeline benzer; halkın ve toplumun içinde bulunduğu, toplumsal taleplerin, beklentilerin bu mekanizmayla karşılanacağı bir HSYK yapısını oluşturalım. HSYK’da hakim ve savcılar olsun, avukatlar olsun, öğretim görevlileri olsun. Aynı zamanda bir karma modelden bahsediyoruz. TBMM’den yarı nispetinde de üyelerin geldiği bir sistem olsun ve bu sistemden gelecek olanların da illaki hukukçu olmasına gerekmiyor.”