26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Prof. Dr. Sözüer: HSYK kaldırılmalı

TRT Türk’te yayınlanan Manşetten programında Betül Soysal Bozdoğan’ın sorularını yanıtlayan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer, 12 Ekim’de yapılacak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu(HSYK) seçimlerini ve kurumun yapısını değerlendirdi.

stargazete.com1 Ekim 2014 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:

Hakim ve savcıların hukuka göre değil bağlı oldukları grup ya da cemaate göre hareket etmelerini eleştiren Sözüer,  HSYK kaldırılması, hakimler ve savcılar yüksek kurullarının birbirinden ayrılması ve bu kurumların herkesi kapsayan, demokratik bir yapıya kavuşturulması gerektiğini belirtti.

Mevcut HSYK seçimlerinin cepheleşmeyi artırdığını ifade eden Sözüer, “HSYK’yı kim ele geçirirse kendinden olmayanı tasfiye etsin düzenini sona ermelidir” dedi.

HSYK VAR OLAN DÜZENDE SORUNLARIN KAYNAĞI HALİNE GELEBİLİR

Betül Soysal Bozdoğan(B.S.B): HSYK’nın 10 asıl 6 yedek üyesini seçmek için yaklaşık 14 bin hakim ve savcı sandık başına gidecek. HSYK’nın hukuk sitemi içerisindeki yeri ve önemi nedir?

Prof. Dr. Adem Sözüer(A.S): HSYK, yargı sistemine hakim olan ve bu sistemdeki tüm sorunların kaynağı ya da çözüm yeri olabilen bir yer. Hakim-savcı atamaları, soruşturmaları, denetimleri, adli kolluğun demetimi de dahil olmak üzere, Türkiye’de yargı sisteminin en üstündeki kurumdur. HSYK, Türkiye’deki hesap vermeyen tek kurumdur.

HSYK’nın özerkliği, bağımsızlığı var. Bu kurum özerk olduğuna göre bağımsız davranacak, adil ve tarafsız yargılamayı sağlayacak ve her kesime güven verecek denmiştir. Bu sağlanmadığı takdirde sorunun kaynağı da olabilir. HSYK ayrıca yasama ve yürütmeyi denetleyen etkilere sahiptir. Bir yandan toplumdaki bireysel uzlaşmazlıkları çözerken bir yandan da yasama ve yürütmeyi de denetleyen konumdadır. Dolayısıyla Türkiye’deki HSYK’nın konumu çok önemlidir.

ÜYELER BAĞLI OLDUKLARI GRUBA GÖRE DEĞİL HUKUKA GÖRE DAVRANMALI

B.S.B:  HSYK seçimleri manipülasyona uğrarsa olumsuz yansımaları neler olur?

A.S: Herkes görev yaptığı konuma kendi kimliği, dünya görüşü, siyasi görüşünü gizleme ihtiyacı duymadan gelebilmelidir. Parti mensubu dahi olsa böyle olmalıdır. Örneğin Almanya’da Anayasa Mahkemesi’nin üyelerini parlamento seçmektedir. Almanya’da hukukçu demek kendisini kim atarsa atasın sadece hukuka göre karar verecek kişidir.

Özerk ve bağımsız olarak davranamayan bir durumdaysanız, bu tutum dünyanın hiçbir yerinde kabul görmez. Dolayısıyla endişe edilen şey bir kişinin şu gruba, bu partiye, şu cemaate üye olması değildir. Eleştirilen şey hukukun değil de mensup olduğu parti ya da cemaatin bir görevlisi gibi davranmasıdır.

SEÇİMLER, YARGININ BAĞIMSIZLIĞI VE TARAFSIZLIĞI ADINA GÜVEN VERMİYOR

B.S.B: Paralel yapının yargı alanındaki yapılanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? HSYK seçimlerinde nasıl bir pozisyon alacaklar?

A.S: Bu seçimler Türkiye’deki yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı için güven vermiyor. Seçimlerin yürütülüş, basına yansıyış tarzına bakınca tarafsız yargı için mücadele edildiğini görmüyoruz. Şu anda verilen uğraş cephenin kazanılması için verilen uğraş gibi.

HSYK’ya biz de büyük umutlar bağlamıştık fakat bu kurum, Türkiye’deki kanunların uygulanması bakımından yetkilerinin hiçbirini kullanmamıştır. Bunu Anayasa Mahkemesi söylüyor. HSYK’yı ‘Kanunlar böyle olmasına rağmen yanlış uygulama yaptınız’ diye uyarıyor.

Tutuklamalara değinecek olursak, onların bozulma nedeni gerekçesiz olması. HSYK, bir hakim nasıl giyiniyor, çevresine davranışları nedir gibi en küçük ayrıntıya kadar inceleyip en küçük bir aykırılıkta hakim ve savcıları soruşturmaya tabi tutarken binlerce kişinin tutuklanmasıyla ilgili gerekçe yazmayan hakimler hakkında tek bir işlem bile yapmadı.

Türkiye’de yasa dışı dinlemelerle ilgili hukuka aykırılık yapıldığı tespit edilmesine rağmen kanunda olmayan tedbirlere ilişkin karar verilmesine rağmen HK, konuyla ilgili hiçbir girişimde bulunmamıştır.

Evet, HSYK çok önemli bir kurumdu fakat bu göz yummaların devamını sağlayacak bir seçim sonucu çıkması Türkiye’yi bunalıma götürür.

Keşke iktidar ve muhalefet anlaşsa HSYK’yı ortadan kaldırsalar. Çünkü Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu ayrı olmalıdır ve parlamento bu gruplara üye seçmelidir. HSYK’ya hiçbir grup, hiçbir görüş hakim olmamalıdır. HSYK çoğulcu olmalıdır.  

HSYK ÇOĞULCU OLMALI, HER KESİMDEN İNSANI BARINDIRMALI

B.S.B: Programımıza daha önce konuk olan Avukat Kezban Hatemi, HSYK’nın kaldırılması gerektiğini söylemişti. Nasıl bir çözüm bulunabilir?

A.S: Sorunları bugünün olaylarına göre düşünmeyin. Hükümetler, siyasi partiler kendilerinin çoğunlukta olduğu yapılar istiyorlar ama şunu unutmamak gerekir ki hükümetler, partiler gelip geçicidir. Hukuk, yargı kalıcıdır. Evet, HSYK kaldırılasın diyoruz ama hakimlerin ve savcıların kurumları ayrı ayrı oluşması gerekir.

Bizim altını çizdiğimiz nokta şu: HSYK demokratikleşsin. Meclisten de üye seçsin, her alandan üye seçsin.

Bu seçim, kim kazanırsa kazansın çözüm getirmeyecek. Biz köklü çözümlerin peşinde olmalıyız. Biz Öyle bir HSYK istiyoruz ki bugün “Biz adil yargılama istiyoruz” diyenlere de adil bir yargılama getirsin. HSYK’yı kim ele geçirirse kendinden olmayanı tasfiye etsin düzeni sona ermelidir. HSYK, her görüşün temsil edildiği bir yapıya kavuşturulmalıdır. Hiçbir grup HSYK üzerinde hakimiyet kurmamalı ve kararlar uzlaşı içerisinde çıkmalıdır.

Yarı sadece hukukçuları değil tüm vatandaşları ilgilendiren bir yerdir. Hakim ve savcı olmayanlar da bu kurumlara seçilebilmelidir. Böyle bir sistemin varlığı herkes için güvencedir.

Mevcut HSYK seçimleri sadece cepheleşmeyi artırıyor. Hiç kimseye yarar sağlamıyor. O yüzden HSYK kaldırılmalı, hakimler ve savcılar yüksek kurullarının ayrılması ve bu kurumların herkesi kapsayan, demokratik bir yapıya kavuşturulması gerekir.