26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

'Savaş ortamında sağlık ve hekimlik' paneli

Türkiye'nin Suriye sınırında görev yaparak yaralılara müdahale eden doktorlar, yaşadıkları sıkıntıları Adana'da bir panelde dile getirdi.

iha14 Mart 2014 Cuma 07:00 - Güncelleme:
'Savaş ortamında sağlık ve hekimlik' paneli
Adana Tabip Odasınca düzenlenen “Savaş Ortamında Sağlık ve Hekimlik” Paneline konuşmacı olarak Mardin Tabip Odası Başkanı Dr. Kamuran Yıldırım, Kilis Devlet Hastanesi Acil Hekimi Dr. İsmail Doğan ve Hatay Reyhanlı Devlet Hastanesi'nden Dr. Esat Emir katıldı.
Suriye’de yaşanan iç savaşta yaralanarak Türkiye'nin sınır illerine tedavi için gelen hastaların sağlığı ve hekimlerin karşılaştığı güçlüklerin ele alındığı panelin moderatörlüğünü Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Ali İhsan
Ökten yaptı. Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Ökten, hekim olduklarını belirterek şöyle konuştu: "İşimiz yaşatmaktır. İnsanlar hastalanmasın diye uğraşırız. Bazen bebek, bazen çocuk getirirler, ağır hastadır hayata tutunsun diye çırpınırız. Bazen bir işçi getirirler, metrelerce yüksekteki iskeleden düşmüştür, yaşatmaya çalışırız. Bazen bir asker getirirler, mayına basmıştır, kopan bacağını kurtarmaya, kör olan gözünü gördürmeye çalışırız. Karşımızdaki insanın dini, mezhebi, ırkı, siyasi görüşü bizim için fark etmez, biz yaşatmak için varız. Bunca emek verdiğimiz insanların savaşlarda, çatışmalarda can vermesine, sakat kalmasına gönlümüz razı gelmez, kabul etmeyiz. Çünkü biliriz, savaş en önemli sağlık sorunudur."

"SAVAŞIN OLDUĞU YERDE İNSANLIK OLMAZ"
Komşularıyla savaşa girme noktasına gelmiş bir ülke istemediklerini ifade eden Ökten, sözlerine şöyle devam etti:
"Biliyoruz savaş en çok çocukları, kadınları, yoksulları vurur. Onlar ki bizim yaşatmak için çırpındıklarımızdır. Savaşın olduğu yerde insanlık olmaz. Savaş çıkarmak insanlık suçudur. Biz hekimler biliyoruz, bu ülkenin gül yüzlü bebekleri, al yanaklı kızları, yağız delikanlıları, etnik kimlikleri, dinleri, mezhepleri ne olursa olsun, barış içinde, kardeşçe, emekleri sömürülmeden insanca yaşamak istiyor. Irak’taki, Suriye’deki akranları gibi istiyorlar, onları kardeşleri biliyorlar. Bu bölgenin insanları acılara doydu, iyilikleri özlüyor, hak ediyorlar. Hekimler olarak sesleniyoruz. Bölgemizi ateş topuna çeviren emperyalist güçler, çekin kanlı ellerinizi bizim kardeşliğimizden, barış içinde yaşam sevdamızdan.”
Reyhanlı Devlet Hastanesinden Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Esat Emir de Suriye’den gelen hastalarda en çok dil sorunu yaşandığını belirterek şunları söyledi: “Gelen hastaların tamamına yakını Arapça konuştuğu için hastanın rahatsızlıklarını anlamakta ve Suriye’deki sahra hastanelerinde ne işlem yapıldığının bilinmemesi sorun çıkmasına neden olmaktadır. Poliklinik kapılarındaki kalabalığın ve sıranın uzun olma nedeninin mülteciler olduğu ve Suriyeli mültecilere öncelik verildiği” gibi tartışmalar yaşanıyor. Mülteciler daha sıklıkla acil olduklarından yoğunluk ve 112 komutanın hastaları ileri bir merkeze alamamasından dolayı sağlık personeli bu süreçte yıpranmaktadır. Bu hususta ileri merkez kapasitesi aşıldığından dolayı hastalar uzun zaman acil serviste ve YBU de takip edilmek zorunda kalınmıştır. Sürekli olarak yaralıların gelmesi, mortalite ve morbititenin yüksek olmasından dolayı (ölümlere seyirci kalma durumu) sağlık personelinde kronik yorgunluk sendromu ve tükenmişlik sendromuna neden olmuştur. Bundan dolayı çalışanların tayin istekleri artmaktadır.”

"KİLİS'TE KARŞILAŞMADIĞIMIZ VAKA KALMADI"
Kilis Devlet Hastanesi Acil Hekimi Dr. İsmail Doğan da, Suriye’den gelen yaralıların fotoğraflarından oluşan bir slayt sunum yaparak “Öyle bir savaşın içerisindeydik ki yapayalnız unutulmuş doktorlar diye hitap ediyorduk Kilis Devlet Hastanesinde. Her gün toplu yaralıların giriş çıkış olduğu sınıra yakın hastanemize 40 yaralı geldi mi, bu gün az yaralı geldi diyorduk" dedi. Çatışma, silah ve bomba sesleri altında yaralıları tedavi etmeye çalıştıklarını anlatan Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Acilde çalışan pratisyen ve uzman hekimlerimiz tükenmişlik sendromuna girmeye başladı. Herkes vicdanen çok çalıştı, çalışıyor. Bir hekim olarak her vakaya müdahale ediyorsunuz, canla başla çalışıyorsunuz ama bir teşekkür bile edilmiyor. Kilis’te kuduz dahil karşılaşmadığımız hiçbir vaka kalmadı. Palyaço bebek hastalığıyla bile karşılaştık.”
Mardin Tabip Odası Başkanı Dr. Kamuran Yıldırım da, Suriye’deki olaylardan sonra Mardin’e göç başladığını belirterek şunları dile getirdi:
“Biz de, Suriye de akrabası olmayan yok gibidir. Suriyeliler önce büyük bir can havli ile geldiler. Daha sonra Esat güçleri çekilince Rojava’da Kürt güçleri orada öz yönetimlerini oluşturdu. Demokratik özerkliklerini ilan ettiler. Böyle olunca gelen Suriyelilerin çoğu geri gitti. Bu göç Mardin, Diyarbakır, Siirt, Batman, Muş ve Van’a kadar dağıldı. Gelenlerin barınma, beslenme problemleri var. Ucuz iş gücüyle çarklarını döndürmeye çalıştıklarını biliyoruz. Kimlikleriyle ilgili problemler var. Suriye'de sağlık çalışanları çalışıyor ama tıbbi malzemeleri yok. Bizden cerrahi malzeme talep ediyorlar. Gerekirse bize satın diyorlar. Bir taraftan El-Nusra, Özgür Suriye Ordusu, El-Kaide’ye ait militanlar sınırdan istedikleri zaman girip çıkarken Nusaybin sınırında Kürtlere bir ilaç, malzeme, gıda yardımı için insani bir koridor bile açılmıyor."