26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Veysel Eroğlu: Barajlar olmasaydı şehirler susuz kalırdı

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Murat Çiçek'in sorularını yanıtladı.

Yirmidorthaber.com25 Haziran 2014 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Veysel Eroğlu: Barajlar olmasaydı şehirler susuz kalırdı
24 TV'de 'Açık Görüş' programında Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Murat Çiçek'in sorularını yanıtladı.
 
HİÇ KİMSE ENDİŞE ETMESİN
 
Siyasi istikrarın ekonomik istikrar sağladığını söyleyen Veysel Eroğlu Türkiye’nin büyük mesafeler kat ettiğini söyledi. Eroğlu şunları söyledi:
 
“Ülkenin son zamanlardaki gelişmesini dikkate alan vatandaş, son 11 yılda çok büyük mesafeler kat etti. Her alanda. Dolayısıyla itibarımız arttı, milli gelirimiz arttı, borçlar ödendi. Bakın 200 yıldan beri ilk defa geçen sene IMF’ye olan borcumuzu tamamen sıfırladık. Hatta IMF ile Merkez Bankası 5 milyar dolar talep olması halinde borç verecek hale geldi. Türkiye nereden nereye geldi bunu hatırlamakta fayda var. Türkiye’nin bahtı açık. Bunu görüyorum. Geleceği çok parlak, yıldızı parlak. O bakımdan bundan hiç kimse endişe etmesin. İstikrar, özellikle siyasi istikrar aynı zamanda ekonomik istikrarı getiriyor. Bakın koalisyon dönemlerinde Türkiye hep baş aşağı gitmiştir. Vatandaşımız da bunun farkında.”
 
MAKAM SEVDASI OLDUĞU ZAMAN ÇATIŞMA OLUR
 
Murat Çiçek Bakan Erdoğlu’na şu soruyu yöneltti: “seçimlerden AK Partili bir Cumhurbaşkanı’nın çıktığını varsayarsak AK Partili bir hükümet olacak. Dolayısıyla bir çatışma söz konusu olacak mı? Temsili ya da sembolik makamı olmayan bir Cumhurbaşkanı düşündüğümüzde?” Eroğlu soruyu şöyle yanıtladı:
 
“Öyle bir çatışma falan olmaz. Çatışma şöyle oluyor; makam, sevgi sevdalısı olduğu zaman oluyor. AK Parti içinde makam sevdası diye bir şey yok, hizmete odaklandık. Bütün Bakanlarımıza bakarsanız gece gündüz çalışıyor. Tatil diye bir şey bilmiyor. Hatta bir ara eşim bana dedi ki; “ya randevu veriyorsun, bir ara bize de randevü ver.” Bütün Bakanlar gece günüz çalışıyor. Zaten bu çalışma azmi, hizmet sevdası olmazsa bu işler bu kadar kısa sürede bitmez. Geçmiş dönemlerde bir baraj, küçük bir gölet (32 m.yüksekliğinde) 22 yılda bitiyordu. Sulaması hariç 45 milyon TL’ye. Biz şimdi aynı barajı 18 ayda bitiriyoruz. 4,5 milyoın TL’ye. Onda bir maliyetle bitiriyoruz.”
 
SAAT 11’DE GELİP, PRONUZU TÜTTÜRÜRSENİZ…
 
“DSİ bizden önce üç buçuk yılda sadece dokuz tesis açabilmişler. Yılda üç tane. Biz şimdi üç yüz tane tesis açıyoruz. Aynı mevzuat, aynı kanun, aynı kurum. At binicisine göre kişniyor. 11’de gelip sütlü kahvenizi içerseniz, pronuzu tüttürürseniz, müteahhitlerle oyun oymaya giderseniz bu işler yürümez.”
 
BARAJLAR OLMASAYDI ŞEHİRLER SUSUZ KALABİLİRDİ
 
Bu yılın kuraklıkla geçtiğini söyleyen Bakan Eroğlu son dönemdeki baraj ve göletlerin inşaa edilmesiyle susuzluk yaşanmayacağını söyledi.
 
“Bu senenin kurak geçtiğini söylüyoruz. Geçen seneye göre baraj ve göletlerdeki buharlaşma oranı çok daha düşük. Bizde yağış yılı 1 Ocak’tan değil, 1 Ekim’den başlar. 1 Ekim’den bugüne kadarki yağışlara baktığımız zaman Türkiye genelinde uzun dönem ortalamasına göre yüzde 17’lik yağışta bir azalma var. Son dönemde çok baraj ve gölet inşaa ettik. Bunlar olmazsa şehirlerimiz susuz kalabilirdi, risk altında olurdu en azından. Sulama açısından problem olabilirdi ama biz şuanda geçen senenin sonuna kadar 268 büyük baraj inşaa ettik. Bu sene de bin tane gölet ve sulamasını tamamlıyoruz. Bunların çok büyük bir faydası oldu. Aşağı yukarı bu yıl sonunda bitirmeyi planlıyoruz.”
 
5 YILDA 2 MİLYAR FİDAN EKTİK
 
“Ağaçlandırmaya çok büyük önem veriyoruz ve 2008 yılında çok büyük bir seferberlik başlattık. Neredeyse her yıl 480 bin ile 500 bin hektar alanda çalışma yaparak beş yılda 2 milyon 419 bin hektar alanda çalışma yaptık. Son beş yılda iki milyar fidan ektik.”
 
SUYU BİRİKTİRMEZSENİZ SUSUZ KALIRSINIZ
 
Çevrecilerin doğal hayatın öldürüldüğü, doğal hayatın tehlikeye atıldığı eleştirilerine Bakan Eroğlu “susuz yaşayacaklarsa yapmayalım” şeklinde cevap verdi. Eroğu bunun iki uç olduğunu söyledi ve sözlerine şu şekilde devam etti:
 
“Şunu ifade edeyim; Türkiye yarı kurak iklim bölgesinde. Türkiye’de yağışlar Avrupa’daki gibi sürekli yağmıyor. Bizde sürekli yağış olsa yaz-kış o zaman biriktirmeye gerek yok. En çok su kullanımı yaz aylarındadır. Yaz aylarında sulama yok. Halbuki bazen suyumuzun yüzde 75’i  sulama için gidiyor. Dolayısıyla su ihtiyacı yaz aylarında had safhadadır. Yazın da yağış olmuyor. Bu yüzden ne yapmamız gerekiyor? Bu suyu biriktirmekten başka çare yok. Suyu biriktirmek esastır. Türkiye’nin iklim durumunun, coğrafik durumunun bize yüklediği bir zarurettir. Başka çaresi yok. Suyu biriktirmezseniz susuz kalırsınız. Suyu biriktirmek; erozyonu önlüyor, taşkınları önlüyor, içme suyu temin ediyor, sulama suyu temin ediyor, o bölgeye güzellik veriyor, iklimini değiştiriyor. Geçmişte Fırat nehrinde barajlar olmasaydı hala bir takım taşkınlardan dolayı ölenlerin ağıtları yakılır olacaktı. Var mı şimdi öyle bir şey.”
 
BARAJ YAPILMADIĞI ZAMAN…
 
Murat Çiçek, ‘bütün bunlar olurken, Dünya Gıda Örgütü’nün desteklediği projelere çevre adına niye tepki gösteriliyor’ sorusunu Bakan Eroğlu baraj yapılmadığı zaman su temin edilemeyeceğini şu sözlerle aktardı:
 
“Ekstrem fikirler olabiliyor. İnsanlar elektriksiz yaşayabilir mi? Eğer insanlar kabul ediyorsa mümkün tabi. Ama şuanda elektrik sarfiyatı kişi başına artıyor. Su sarfiyatı artıyor. Bakın İstanbul’daki su kullanımı o kadar arttı ki sadece nüfusla değil, aynı zamanda geçmişte kişi başına 50 litre su kullanırken, şimdi 200-300 litre kullanıyor. Dolayısıyla o çevreci dediğimiz arkadaşlar, ben de çevre profesörüyüm. Çevre Mühendisliği bölümünde yıllarca ders verdim. Bu yüzden özellikle baraj yapılmadığı zaman ne insanlara içme-kullanma suyu verebiliriz, ne sulama suyu temin edebiliriz.”
 
1994’TE MUHTARLARIN TEK İSTEĞİ BUYDU
 
Bakan Eroğlu, 94’te muhtarların kendilerinden ilginç isteğini aktardı. Eroğlu, İSKİ Başkanı olduğu 94 yılında muhtarlar “ya ne olur bize haftada bir su ver de suyun geliş saati belli olsun” şeklinde rica ettiklerini aktardı.
 
“İstanbul için şuana kadar yıl sonuna kadar suyumuz var. Yağışlar da gelir, herhangi bir problem yok. Ayrıca önümüzdeki Cuma günü Kadir Topbaş Bey’in de katılacağı bir toplantı yapacağız. İstanbul asırlardır susuz kalmış bir şehir. Biliyorsunuz, Sayın Başbakan’ımız Recep Tayyip Erdoğan’dan önce İstanbul susuzdu. Haftada bir gün su verdiğimiz yerler bile vardı. 1994’te İSKİ Genel Müdürü olduğum zaman muhtarların talebi “ya ne olur bize haftada bir su ver de suyun geliş saati belli olsun.” En büyük hayal edecekleri husus buydu. O zaman 850 muhtar vardı. Anadolu ve Avrupa Yakasında. Ama Allah’a şükür biz 1 Ocak 1995’ten beri su kesintisi olmayacak dedik. 2000 yılında kuraklık olmuştu ama onu da aştık. 2007’de kuraklık oldu, onu da Melen’i ‘Şafak Eyem Planı’yla İstanbul’a bağlayıverdik. Vatandaşa hissettirmeden o kuraklığı da aştık. Şimdi 2014 yılı kuraklığını aşmak için gerekli tedbirleri aldık. İnşallah bu kuraklığı da aşarız.”