25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Ayşe Kulin: Gülümse, hadi gülümse...

HAYAL’DE UZUN YILLARIN SONUNDA NASIL YAZAR OLMAYI BAŞARDIĞIMI ANLATTIM. İNSANLAR BU ÖYKÜDEN HAYATA KARŞI DİRENME DERSİ ÇIKARABİLİYORLARSA, BU ONLARIN TAKDİRİDİR.

Yusuf Çopur14 Nisan 2014 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Ayşe Kulin: Gülümse, hadi gülümse...
Yazarların, özellikle çok okunan, bilinen, edebiyat dünyasına iz bırakan yazarların yazarlık serüveni ve yazı dünyalarının perde arkası merak edilir hep. Bu durum, biraz da “Nasıl yazıyor?” sorusunun cevabına duyulan bir ihtiyacın sonucudur. “Hayat ve Hüzün”de yazarlık macerasına tanıklık ettiğimiz Ayşe Kulin'le yazı serüvenin komik yönlerini daha önce kullanmadığı bir üslup ve içerikle okurlarıyla paylaştığı son kitabı Hayal'i konuştuk.

YUSUF ÇOPUR

Hayal, yazarlık hayatınızın komik, kimi zaman da trajikomik olaylarını anlatıyor. Niçin yazarlık hayatınızı her yönüyle değil de biraz daha eğlenceli yönlerini anlatmayı tercih ettiniz?
Hayatımın ve ülkemin trajik olaylarını Hayat ve Hüzün’de yeteri kadar anlattığımı düşünüyorum. Çalışma hayatımı ve yazarlık anılarımı komik yönleriyle anlatmayı tercih ettim. Belki de bu kitap, hiciv ağırlıklı yeni bir tür denememesinin ilk sınavıydı. Şu içinde yaşadığımız günlerde gülümsemeye o kadar çok ihtiyacımız var ki!

Yazarlık hayaliyle başlayan eser, yeni hayallere yol almak isteğiyle son buluyor. Nedir bu hayaller? Biraz açıklar mısınız?
Yeni hayaller, kurgu ağırlıklı yeni kitaplar demek anlamına geliyor. Bundan sonra benden belgelere değil, ayallere dayanan bir kurgu roman bekleyin.

Bu kitap gerek özgün çizimlerle desteklenmesi gerekse hayatın gülünç taraflarını anlatması bakımından hem üslup hem de içerik olarak diğer romanlarınızdan bambaşka özelliklere sahip. Kitabın konusu mu size böyle bir tercihe itti?

Kitabı bittikten sonra baştan sona tekrardan okunurken, çizimlerin uygun düşebileceğini konuştuk Barbaros’la. Hatta fikir önce Barbaros’un (Altuğ) aklına geldi ama karikatürist Irvin Mandel’i bulan benim. Kitabın komik kısımlarını işaretleyerek, ondan okumasını ve esinlenmesini rica ettim, yolladığı karikatürlere de bayıldım. İç kapaklardaki desenleri de ben istedim. Gerçek ve hayali kahramanlarımın resmini çizen Umut Karaman’ı Barbaros buldu. İrvin de, Umut da çok şey kattılar kitabıma.

Yazarlık toplumumuzda gençlerin hayallerini süsleyen bir meslek. Hele çok satan olmak, onlar için en büyük hayal belki de. Bu kitap onlara yol gösterir mi?
Bu bir yol gösterme kitabı değil. Ben kişisel gelişim kitaplarını okumayı sevmediğim gibi, böyle bir iddia ile de asla yazmam. Her yazar kendi yolunu kendi çizer, kendi bulur. Benimki sadece bir anı kitabıdır.

Bence Hayal, “nasıl yazar olunur”dan ziyade “nasıl yazar oldum”un hikayesi. Ne dersiniz?
Aynen öyle! Ben Hayal’de uzun yılların sonunda nihayet nasıl yazar olmayı başardığımın öyküsünü anlattım. İnsanlar bu öyküden hayata karşı direnme dersi çıkarabiliyorlarsa, bu onların takdiridir.

Yazarlık sizin için gerçekten uzun bir serüven... Halkla ilişkilerde, kamera arkasında ve gazetecilikte geçen yıllar. Tüm bunların arasından sıyrılan yazarlık yeteneğiniz... Bu süreçte hiç yazıya, yazmaya küstünüz mü?
İlk kitabım Güneşe Dön Yüzünü basıldıktan sonra on yıl süreyle yazar olma hayalimden vazgeçtim. Ama ne kadar küserse küssün, yeteneğini bilen ve yüreğinde yazar olma ateşi yanan her canlı, gün gelecek yazarlığı tadacaktır.

Hayal, özellikle Ayşe Kulin okurları için sevdikleri kitapların yazılış süreçlerini, nasıl ve hangi nedenlerle yazıldıklarını göstermesi bakımından çok önemli. Sizin yazarlığınızın perde arkası denilse yanlış olmaz herhalde?
Evet, Hayal’de okurlarım benim hangi kitaplarımı hangi tesadüflerin sonucunda kaleme almaya karar verdiğimi, hangi dürtülerle ve duygularla yazdığımı öğreniyorlar. Okurlarımı nerdeyse tüm kitaplarımın arka bahçelerinde bir gezintiye çıkartıyorum. Henüz beni okumamış olanlara da, kendi tercihlerine göre bir seçenek sunuyorum diyebilirim.

Yazı hayatınızın sizi en çok inciten ve en çok mutlu eden olayını bizimle paylaşır mısınız?
Beni inciten olaylarını paylaşmak yerine unutmayı tercih ediyorum. Mutlu edenler ise, okurlarımın bana ve kitaplarıma olan sevgilerini, saygılarını, duygularını ifade eden mektuplarına, sözlerine mazhar olmak. Onların samimi beğenileri, beni kitaplarımın maddi kazancından hatta ödüllerimden bile daha fazla sevindiriyor.