25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Çocukluğa, yağmura ve horona çağrı

DURSUN ALİ SAZKAYA’NIN KALEMİNDEN ÇIKAN FARZET Kİ DÖNEMEDİM KARADENİZ’E DAİR ÖNYARGILARI YIKAN BİR ANLATI.

17 Aralık 2012 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Çocukluğa, yağmura ve horona çağrı

Okur kitaplığı yayınlarından çıkan Farzet Ki Dönemedim adlı kitabıyla Dursun Ali Sazkaya bizleri güneşin bile ıslandığı bir memlekete çağırıyor. Çoğumuzun fıkralarla tanıdığı Karadeniz’in bir başka yüzünü; hüzün ve sislerle örtünen gizemli yüzünü önümüze seriyor. Büyülü eski zamanlara dair şiirsel bir anlatımla okuru çocukluğuyla buluşturuyor. Laz ve Hemşin halklarının kültürünü, duygu ve moral örüntüsünü ustalıkla aktaran yazar modern zamanlarda kaybettiğimiz eski hasletlerimizi sarsıcı tespitlerle hatırlatıyor. Kitap hem bir kaçışı hem de bir yerlerde kalışı, yabancılaşmayı, gidenleri, geride kalanları öylesine hüzünle ele alıyor ki geçmişe ağıt yakmaktan kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Farzet Ki Dönemedim’in  aslında insan ile doğanın kopuşunu, birbirlerine yabancılaşmasını anlattığı söylense yeridir. Gurbetçi Hemşin ve Laz halkının 19. yüzyıldan başlayan Rusya gurbetini, Kırımlı gelinlerin trajik öykülerini, Hemşin konaklarının terk edilmişliğini okurken dehşet bir umutsuzluğa kapılıyor insan. Bu anlamda modernite eleştirisi de yapıyor Sazkaya.

LAZLAR HAKKINDA BİLMEDİKLERİNİZ

Yeryüzüne düşmüşlüğü, yabancılaşmayı, bilinç yarılmalarını, araftalığı, kültürel asimilasyonu, tutunamayan yazar ve düşünürlere atıfta bulunarak yerelliğin modernite tarafından nasıl bertaraf edildiğini bizlere hatırlatıyor. Kendisi dışında var olan tüm kültürleri ilkel gören batının, dünyayı nasıl bir hapishaneye çevirdiğini yine batılı yazarların yaşam öykülerinden örneklemeler yaparak büyük kapatılmanın ve çaresizliğin tablosunu sunuyor. Kitapta ilginç olan bazı göndermeler de var. Özellikle nihilist yazarların duygu dünyalarına seslenerek sisli ve yağmurlu Kaçkar dağlarında çocuk olmanın zorluğuna vurgu yapıyor.

Etnik milliyetçiliğe varmadan özellikle darbe dönemlerinde Lazların yaşadığı asimilasyonu, Laz çocuklarının okulda yaşadıkları dil sorununu, Hemşinlilerle Lazların kültürel çatışmalarını, 1980’lerde İmam Hatipli olmanın zorluklarını okuduğunuzda ne çok şeyin bizden saklandığını da görürsünüz. Genel olarak Karadenizlilere Laz denmesinin nasıl büyük bir bilgi yanlışlığı olduğunu da. Oysa bölgede pek çok farklı etnik yapılar mevcut ve Lazca diye ayrı bir dil var mesela. Ulus devlet anlayışının bir tür bellek yarılmasına yol açtığını bir kez daha hatırlatıyor yazar. Bir başka genel algıyı da tersyüz ediyor kitap. Lazların çoğunlukla sol siyasi hareketlere mensup oldukları gibi bilgisine karşılık İslamcı Laz gençlerin Türkiye siyasi hayatında ne kadar etkili olduklarına dikkat çekiyor.

Farzet Ki Dönemedim

Dursun Ali Sazkaya

Okur Kitaplığı