25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Mehmet Fırıncı ve Bahadıroğlu'ndan sert paralel yapı tepkisi: Bu kararı kim vermişse...

Türkiye’nin ilk özel radyolarından biri olan Moral FM yönetimi, radyo hakkındaki söylentilere, düzenlediği basın toplantısı ile cevap verdi.

31 Ekim 2014 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Mehmet Fırıncı ve Bahadıroğlu'ndan sert paralel yapı tepkisi: Bu kararı kim vermişse...

Radyonun satıldığı/satılacağı ve devlet içindeki paralel yapılanma ile irtibatı olduğu hakkında öne sürülen iddiaları kesin bir dille yalanlayan Moral FM Onursal Başkanı Mehmet Fırıncı, yayılan haberlerin tamamını dedikodu olarak nitelendirdi.

"SATILIK RADYOMUZ YOK!"

Geçtiğimiz günlerde medyaya yansıyan "Moral FM'in satılacağı ya da satıldığı" bilgilerinin gerçekle bir ilgisi olmadığını belirten Mehmet Fırıncı,“Biz bu radyoyu Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi’nin ‘Risale-i Nurlar gün gelecek radyo lisanı ile neşredilecek’ müjdesine mazhar olmak için kurduk. Hiçbir dünyevi, ticari ve nüfuz elde etmek gibi bir niyetimiz olmadı.

Amacımız sadece Rıza-i İlahiyi kazanmaktır. Dolayısıyla imkânlarımızı son raddesine kadar kullanıp bu hizmetin radyo lisanı ile devam etmesini diliyoruz. Dünyevi olarak çok cazip teklifler gelmesine rağmen, çok zor şartlar altında hizmet etmemize rağmen tüm imkânlarımızla bu hizmeti devam ettireceğiz. Dolayısıyla radyomuzu satmayı, bu frekanstan başka bir sesin yükselmesini istemiyoruz.” dedi.

"PARALEL YAPI BAĞLANTISI İFTİRADIR"

Moral FM'in kuruluşundan itibaren günlük yorumlar yapan Yavuz Bahadıroğlu ise, "gerek dershaneler, gerekse 17 ve 25 Aralık operasyonlarının nasıl okunması gerektiği hususunda Moral FM in görüşlerini çeşitli yayın kuruluşlarında açıkladığını, nereden/kimden gelirse gelsin, ülkeye ve hükümete yönelik her türlü komplonun karşısında olduklarını, meşru iktidarı desteklediklerini defalarca ifade ettiğini" belirtti.

Yavuz Bahadıroğlu'nun açıklamasının dikkat çeken satırları şu şekilde:

“Buradan siz meslektaşlarım aracılığıyla tüm kamuoyuna bir kere daha sesleniyorum:

Devleti yönetmek seçimle işbaşına gelmiş hükümetlerin görevidir. STK’larla yayın organlarının görevi, kanaatlerini dillendirmek ve tavsiyelerde bulunmakla sınırlıdır. Devleti ele geçirmeye kalkışmak, bu olamayınca hükümeti gayrimeşru yollardan devirmek üzere komplo kurmak, ne hakkımız ne de haddimizdir. Bu yüzden ben ve mensubu bulunduğum Moral FM, dershane tartışmalarıyla başlayıp 17 – 25 Aralık operasyonlarıyla devam eden çatışmalarda, seçimle işbaşına gelenlerin ancak seçimle devrilebileceği anlayışı içinde hareket ettik. Ne var ki, cemaatin masum kanadının zarar görmemesi için de azami hassasiyet gösterdik. Duruşumuz daima demokratik çizgide oldu. Bu çizgiyi koruduğum için de kitaplarıma ambargo kondu, Gülen hareketine bağlı kitapçılardan kaldırıldı.

"BU KARARI KİM VERMİŞSE..."

“Hizmet’i önceleme iddiasında bulunan bir cemaatin, devr-i iktidarında camilere kilit vurmuş, ezanı kaldırmış, ayrıca da her türlü iman hizmetine mücrim muamelesi yapmış ya da o karanlık devrin tekrarından ibaret olan 28 Şubat sürecini desteklemiş CHP’yi ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayını desteklemesi, ‘hizmet’ mantığına sığacak bir şey değildir. Bu kararı kim vermişse dünyada ve ahrette bunun vebalini taşıyacaktır. Böyle bir anlayışa katılmamız şöyle dursun, gölgesinin dahi üstümüze düşmesini istemeyiz. Buna rağmen, bizi Gülen hareketiyle birlikte göstermeye çalışanlar gaflet, hatta dalalet içindedir.”

"ASIL OLAN KIBLE EKSENİNDEN SAPMAMAKTIR"

"Daima meşru zeminde kalmayı seçtik. Seçilmişlerin arkasında durduk. Hiçbir kargaşaya prim vermedik. Bu net duruşumuzdan ötürü zaman zaman baskıya uğradık, yayın organlarımız defalarca kapatıldı, defalarca sorgulandık, yargılandık, kara listelere alındık, ambargolara muhatap olduk. Siyasal ve ekonomik anlamda zaman zaman kuşatıldık, envai çeşit iftiralara uğradık, iflas ettirildik. Ancak pes etmedik, vazgeçmedik, kıble istikametinde yürüyüşümüzü sürdürdük ve hamdolsun bugünlere geldik. Belki çok büyüyemedik, gelişemedik, önemli bir ekonomik güce dönüşemedik; çünkü bu dünyevi kavramları umursamadık…

Asıl olan “Kıble ekseni” nden sapmamak, helâle haram katmamak, boyunduruk takmamak, güce teslim olmamaktı. Sanırım bunu başardık. 

"YENİ TÜRKİYE MÜCADELESİNİ TAKDİRLE KARŞILIYORUZ"

Bugün içinden geçtiğimiz durumda da tereddütsüz aynı pozisyonu koruyoruz. Seçimle işbaşına gelen kadroları tasfiyeye yönelik kumpaslara karşı çıkıyor, “Yeni Türkiye” oluşturma yolunda yapılan mücadeleyi takdirle karşılıyor ve karınca kararınca katkı sunmaya çalışıyoruz.