25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Emma Woolf: 10 yıl aç kalıp kendime ceza verdim

Aynaya baktığında kemikleri sayılan genç bir kadın olduğunu görüyordu Emma Woolf. Ama açken kafasında bir ses ona yemek yemeyi hak etmediğini söylüyordu. Anoreksiyanın pençesinde 10 yıl yaşadı. Erkek arkadaşının desteğiyle iyileşti. O günleri yazdığı kitapta anlatan Woolf ile konuştuk.

İnci Döndaş14 Eylül 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Emma Woolf: 10 yıl aç kalıp kendime ceza verdim

Günde Bir Elma... Bu bir kitabın adı. Genç bir kadının tekrar hayata dönme, kendisiyle barışma, kendisini sevme ve kendisine ilgi göstermek için verdiği mücadelenin öyküsünü anlatan bir kitap. İçindeki her kelime gerçek bir yaşam öyküsüne ait, Emma Woolf’un 19-30 yaşları arasındaki hayat hikayesine...

Erkek arkadaşının kendisini terk etmesi sonucu duygusal boşluğa düşen, kişisel olarak hiçbir güzel şeyi hak etmediğini düşünen Woolf, 30 yaşına kadar anoreksiyanın pençesinde yaşadı. Bu öyle bir bağımlılıktı ki günde bir elmayla yaşıyor, her gün 8 km koşuyor, aynaya bakınca zayıf ve değersiz bir insan görüyordu... Oysa Oxford Üniversitesi’nde İngiliz Edebiyatı okumuş, reklam sektöründe iyi bir iş bulmuştu. Ama o kadar mutsuzdu ki bu mutsuzluk sonucu anoreksiya onu eritti, 60 kiloyken 34 kiloya düştü!

30 yaşında hayatına giren bir başka erkek ise onunla evlenip bebeklerinin olmasını istedi. Onun elinden tuttu, bu hastalıkla önce yüzleşmesine sonra ondan kurtulmasına vesile oldu. Şu an 36 yaşında olan Emma  Woolf, kendisini tekrar sevmeye, değerli görmeye başladı. Zaten Türkçe’de Nar Kitap tarafından yayımlanan Günde Bir Elma da bunun sonucu ortaya çıktı. Ünlü İngiliz yazar Virgina Woolf’un yeğeni olan Emma Woolf, anoreksiyayı alt etti, hayata yeniden başladı, kilo aldı... Şimdiki arzusu ise anne olmak! Radyo ve televizyonda sunuculuk yapan, serbest gazeteci olarak çalıçalışan Woolf, sorularımızı yanıtladı...

-Anoreksiya olduğunuz yılları yazmaya nasıl karar verdiniz?

19 yaşımdan 30’uma kadar hastaydım. Bir işim vardı, full time çalışıyordum ve o yıllarda bu konu hakında kimseyle hiç ama hiç konuşmuyordum. Bundan üç yıl önce The Times gazetesine bir makale yazdım ve sonrasında o kadar çok geri dönüş aldım ki meğer pek çok kişi aynı sorunla boğuşuyormuş. Sonra haftada bir gün The Times gazetesinde köşe yazmaya başladım. Yine gördüm ki bu soruna sahip bir tek ben değilmişim! Bir yayınevi benimle bağlantıya geçti ve bir kitap yazmamı teklif etti.

-Anoreksiya olduğunuzu nasıl farketmiştiniz?

Dürüst olmak gerekirse çok uzun zaman aldı. Mesela iki gün yemek yemediğim halde açken aç olmadığımı söylüyordum. Farklı bir problem olduğunu anlamıştım.

- Bir erkek arkadaşınız vardı, sizi terk etti sonrasında bu hastalığa yakalandınız. Beyninizde bir sesin size sürekli “Yemeyi hak etmiyorsun” dediğini yazmışsınız kitabınıza. Detaylara inebilir misiniz?

Erkek arkadaşım beni terk edince kendimi yararsız ve yemek yemeyi bile hak etmeyen biri olarak görmeye başlamıştım. Benim hastalığımın zayıflık takıntısıyla ilgisi yoktu, duygularımla ilişkiliydi. Kendimi değersiz hissediyordum. Yemeyerek kendimi cezalandırıyordum.

-Aynaya baktığınızda kendinizi nasıl görüyordunuz?

Klasik anoreksiyada kişi kendisini şişman görür. Oysa ben çok zayıf olduğumu biliyordum. Hatta bir sorunumun olduğunu, berbat hatta iskelet gibi göründüğümü de. Bütün bunlara rağmen yiyemiyordum çünkü beynim buna engel oluyordu.

Kendime hiç ama hiç bakmıyordum. Mesela yeğenlerim geliyordu evime onlarla güzel güzel ilgileniyor, onlar için güzel yemekler hazırlıyordum. Ama kendime gelince... Başkalarına verdiğim değeri ve sevgiyi kendime vermiyordum.

60 KİLODAN 34’E DÜŞMÜŞTÜM

-Kitabın adı gibi günde sadece bir elma yiyordunuz değil mi?

Bir elma, yarım muz, bir havuç filan yiyordum. Yağ yok, karbonhidrat yok... Her şeyi yemeyi kesmiştim! Bir de sigara ve diyet kola içiyordum. Günde 8-9 kilometre koşuyordum. Üstelik her gün! Nasıl yapabilmişim inanın ben de bilmiyorum.

-Kaç kiloydunuz?

19 yaşımda Oxford Üniversitesi’nde öğrenciyken 60 kiloydum. Üç yıl sonra 34 kilo olmuştum! 20’li yaşlarımda regl olmadım. Bunun ciddi bir sorun olduğunu bilmiyordum bile.

- Peki anoreksiya ne kadar güçlü bir bağımlılık?

Hayatımda bildiğim en güçlü bağımlılık! Gerçekten! Mesela eskiden sigara içiyordum ondan daha güçlüydü. Uyuşturucudan bile daha tehlikeli olduğunu söyleyen var. Tabii açlığın neden bir bağımlılık olduğunu açıklamak zor ama bağımlılık işte.

- Şimdi nasılsınız?

Çok çok iyiyim. Yazıyorum, seyahat ediyorum. Hayattan ve yemek yemekten zevk alıyorum. Şimdi düşünüyorum da neler kaçırmışım neler! Mesela arkadaşlarınızla buluşup yemek yemediğinizde o sosyal eğlenceyi de kaçırıyorsunuz, tabiiyemeklerin lezzetini de...

-Yeniden yemeyi öğrenmek zor oldu mu?

Ayarlamak, dengeyi tutturmak zor oldu. Çünkü mesela hiç yağ yemiyordum. Uzun zamanımı aldı.

Büyük halam VIrgInIa Woolf da anoreksiya olabilir
 

-Virginia Woolf’un yeğenisiniz.

Evet, Virgina Woolf benim babamın halası. Yani büyük halam.

- Bir yazınızda Virginia Woolf’un da anoreksik olduğunu tahmin ettiğinizi yazmışsınız.

Muhtemelen öyle olduğunu düşünüyorum. Bu rahatsızlık o yıllarda anoreksiya olarak adlandırılmamış olabilir ama Virginia Woolf pek çok mental rahatsızlıkla boğuşuyordu. Bunun belirtileri var. Mesela kafasında bir sesin onunla konuştuğunu söylüyor.

- Peki sizi bir yazar olarak nasıl etkiledi?

Bana o kadar çok ilham verdi ki... Muhteşem bir yazar.

Kırık bir kalbi ve hasta bir beyni iyileştirmek çok zor
 
-Kendinizi tedavi etmeye nasıl karar  verdiniz?

Sadece kilo almam gerekmiyordu, aynı zamanda beynimin de iyileşmesi gerekiyordu. Beynimin iyileşmesi kilo almaktan daha uzun sürdü. Şu an 50 kiloyum, sağlıklıyım. Ama kırık bir kalbi ve hasta bir beyni iyileştirmek çok daha zor oldu.

-Şimdiki erkek arkadaşınızın size çok yardım ettiğini anlatıyorsunuz. Sizinle evlenip bir bebeğiniz olsun istediği için değişimin  başladığını söylüyorsunuz.

Evet aynen öyle. Henüz bebeğimiz olmadı ama süreç devam ediyor. Bana çok yardım etti, beni hep destekledi. Tabii çok yorucu ve stresli bir süreçti onun için. Ama şimdi her şey düzeldi, birlikte çok mutluyuz. Hatta ona ‘Bu akşam nerede yemek yiyeceğiz’ diyorum.