26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Geçmişten günümüze kelebek korse

1936’da açılan Kelebek Korse, üçüncü kuşağa emanet. Beli zarif gösteren, ağrılara iyi geldiği için tercih edilen korse modelleriyle dükkan, zamanda yolculuk hissi uyandırıyor.

Belkı Kamut Aktürk28 Aralık 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Geçmişten günümüze kelebek korse

“Hanımlar bu korseleri giydiğinde kendilerini kelebek gibi hafif hissetsinler” der İlya Avramoğlu Kelebek Korse’yi kurarken... İstanbul’un nüfusunun 740 bin civarında olduğu, toplu iğnenin bile yurtdışından geldiği dönemler... Lastik bulunmaz, korseler kumaştan yapılır. Elastik korse değildir yapılan, kumaştır. Bağlar çekilince sıkılaşır korse vazifesi görürmüş. Buna rağmen, sadece İstiklal Caddesi’nde 15 korse mağazası bulunurmuş. Ovagimyon, Roseta, Real, Artoryan, çok ünlü markalardır, korse alanında öne çıkarlar.

Şıklık önemli. Düğün, bayram, balo ve yılbaşı gibi özel günler daha da heyecan katar gündelik yaşama. Şık olmanın, kendini daha iyi hatta kelebek gibi hafif hissetmenin temel figürü korseler olur. 1920’lerde Terkos Pasajı’nda korse malzemesi satan dükkanlar açılır. İstiklal Caddesi’nin arka sokaklarında ise atölyeler bulunur. 1894 doğumludur İlya Bey.  Bu dükkanlardan birinde çalışır, atölyelerde işin sırrını öğrenir. 1936’da kardeşi Joseph ile  İstiklal Caddesi’nde dükkan açar. Halen 3. kuşağın yani torununun devam ettirdiği Kelebek Korse’nin hikayesi böyle başlar.

Kesimde iyidir ama bununla yetinmez, dikimde iyi olan Ermeni ve Rum, dört kadın çalışır. Makineleri alıp üretime geçince satış da yaparlar. Aynı yıl oğlu Borya Avramoğlu da çalışmaya başlar. 10 metrekare atölyede, el kesimi ile üretilen korseler, 21 metrekare dükkanda satışa sunulur.

6-7 EYLÜL OLAYLARINDA DÜKKAN MADDİ ZARAR GÖRDÜ

Tüketim malzemesi azdır, zenginlik yoktur ama mutluluk hakimdir yaşama. Dükkanda durum öyledir, günümüzdeki gibi alternatifli ürünler bulunmaz. 7-8 çeşit korse, hanımlar için iç çamaşırı ve ortopedik çoraplar satılırmış. Buna rağmen masraflar çıkar ve 2 ev geçinirmiş bu küçücük dükkandan.

6-7 Eylül 1955 tarihinde yaşanan olaylar, dönüm noktası olur tüm bu yaşam kültürü için. Avramoğlu ailesi, yaşadıkları evin görevlisi Adem Efendi sayesinde zarar görmez. Dükkan ise kurtaramaz kendini. Camlar, makineler kırılır. Durum sakinleşince sokaklara savrulan mallar toplanır, alınan borçlarla yeniden ayağa kalkılır. Sadece bu dönemde biraz değişir Kelebek Korse’nin dekoru.

1960’da dede İlya Avramoğlu vefat eder. Amca Joseph ile oğul Borya devam eder çalışmaya. 1964 yılında amca Joseph, eşiyle Yunanistan’a yerleşmeye karar verince her şey Borya Avramoğlu’na kalır. Tek başına kalır Borya Bey.

SAFİYE AYLA KORSESİ ÇOK ÜNLÜ

1980’ler değişim sürecidir, kalifiye eleman kıtlığından ve masraflar nedeniyle atölyeler birer birer kapanmaya başlar. Fabrika ürünleri de gelmeye başlar dükkana. Hem üretilenler hem de alınanlar satılır. Bu arada lise bitince üçüncü kuşak İlya Avramoğlu da dahil olur dükkana. Arkadaki atölye kapanmıştır. Üretime çok güvendikleri bir atölye ile devam ederler. Yıllarca baba-oğul beraber çalışırlar. Baba Borya Bey, 2007 yılında 84 yaşında işten çekilince tüm iş ve yük İlya Bey’e kalır.

Safiye Ayla, en bilinen müşterilerinden olur. Onun adıyla anılır kullandığı korse. Hem beli zarif gösterdiği için hem de ağrılara iyi geldiği için hala en çok sorulan ve talep edilen ürün olur bu korse. Pek çok film ve dizide kullanılır korseleri.

ŞEHİR KÜLTÜRÜNÜN BİR PARÇASI

Dükkan St. Maria Katolik Kilisesi mülkiyetindedir. İtalyan peder ve Borya Avramoğlu, Fransızca derin ve keyifli sohbetler edermiş. Ancak 4-5 yıl önce vefat eden pederin yerine gelen papazlarla anlaşma sağlanamaz. Bu özel marka, şehir kültürünün simgelerinden, İstiklal Caddesi’nin hafızasına yer eden Kelebek Korse zor zamanlar yaşamaya başlar. Global markaların, hızlı tüketim çılgınlığına dahil olduğu zamanlarda, sadece vitrinine bakmak bile iyi geliyor insana. Geçmişi, sadece iz olarak fark etmek bile keyfi veriyor. Aynı yerde, aynı aileden insanların kuşaklar boyunca aynı işi, aynı kalitede yaptıklarını bilmek bile harika. Ulusal ve uluslararası basının gündemine oturan, sosyal medyada açılan destek kampanyalarıyla devam eden sürecin en kısa zamanda çözülmesi umuduyla...