25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Gelibolu’daki komşu iki mezarın sırrı

Biri Osmanlı’nın kuruluş döneminin keskin kılıcı, diğeri çöküş döneminin keskin kalemi. Osmanlı tarihinin iki önemli ismi Süleyman Paşa ve Namık Kemal, gönülden bağlı oldukları Rumeli’yi Gelibolu’daki türbelerinden izler.

Belkıs Kamut Aktürk21 Eylül 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Gelibolu’daki komşu iki mezarın sırrı

OSMANLI İmparatorluğu tarihinin en önemli isimlerinden onlar. Biri başlangıcına diğeri sonuna tanıklık eder. Biri fetihlerle diğeri kalemiyle iz bırakır tarihe. Ne yaşamları ne tarihleri uymaz birbirine ama onları yüzyıllar sonra bir araya getiren mezarları olur. 40’lı yaşlarında vefat eder ikisi de ve aynı toprakları paylaşırlar. Gelibolu Bolayır’daki türbe, ebedi adresleri olur Süleyman Paşa ve Namık Kemal’in.

Rumeli Fatihi Süleyman Paşa 1300’lü yıllarda doğar. Annesi Yarhisar Tekfuru’nun kızı Nilüfer Hatun, babası ise Orhan Gazi’dir. Osmanlı şehzadesi olan Süleyman Paşa ilk yöneticiliğine Gerede’de başlar; İzmit, Mudurnu civarı kendisine tımar olarak verilir. Karesi Sancak Beyliği yapar. 1330’da İznik’in, 1337’de İzmit’in alınmasında önemli rol oynar.

Rumeli’deki Osmanlı fetihlerinin öcüsü kabul edilen Süleyman Paşa Edincik, Biga ve Lapseki’yi fetheder. Rumeli önemli zira tarih boyunca Asya ile Avrupa arasındaki konumuyla, büyük nüfuz mücadelelerinin verildiği, pek çok milletin istilasına uğrayan stratejik bir güzergah olur. Türkler IV. yüzyılda Hunların yerleşmesiyle tanışır bu topraklarla ancak hiçbir Türk boyu kalıcı olamaz. Dini veya milli olarak iz bırakamadıkları gibi yerlilerle asimile olur, karışır giderler.

İMPARATORA TÜRK ÜNİFORMASI

Tahtı hedefleyen III. Kantakuzenos önce kızını verir Orhan Bey’e. Sonra ise yardım ister. Süleyman Paşa’nın ve dolayısıyla Osmanlı’nın Rumeli’ye ilk geçişi bu yardım talebi için olur. Bu desteğin ilk meyvesi Rumeli fetihlerinin mihenk taşı Çimbi Kalesi olur. Kısa süre sonra yaşanan depremden sonra daha da korunaksız hale gelen kaleler fethedilir. Uzunçarşılı’ya    göre böylece “Gelibolu’dan Tekirdağ’a kadar olan Marmara sahilleri Osmanlı’nın hakimiyetine girmiş oluyordu”. Bu durum hem Osmanlı hem de Bizans için dönemeç olur. Kantakuzenos bu kaleleri 40 bin altın teklif ederek Orhan Gazi’den geri ister. Orhan Gazi oğlu Süleyman Paşa’ya danışır bu durumu. Süleyman Paşa’nın cevabı “Yardım karşılığı alınan Çimbi Kalesi’nin geri verilebileceği ama gazilerin çabalarıyla alınan diğer kalelerin verilemeyeceği” olur. Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Salih Pay “Rumeli Fatihi Osmanlı Şehzadesi Gazi Süleyman Paşa” yazısında bu durumu şöyle değerlendirir: “Artık o, Bizans İmparatorları’nın saltanat mücadelesine taraf olarak değil de, Osmanlılar adına ve bu toprakları yurt edinmek üzere Rumeli’ye geçmeye başlayacaktır.”

Bizans’la yapılan anlaşma geçersiz olunca 1350’li yıllarda Çimbi Kalesi’ni alır. Bu fetih çok önemli bir gelişmedir. Çünkü Çimbi, “Osmanlılar’ın Rumeli’de fethettiği ilk bölge”dir.

Atıyla gömülen tek Osmanlı paşası

Kroniklere göre Süleyman Paşa ve etrafındakiler kestikleri öküzün derisini ağaç parçalarıyla birleştirerek 40 kişinin sığacağı bir sal yaparak denizi geçerler. Süleyman Paşa’nın Biga’da topladığı ordularını, Çanakkale Boğazı’ndan gemileri yanyana koyarak geçirdiği de rivayet edilir. Mevlüd şairi Süleyman Çelebi’nin dedesi Şeyh Mahmud ise “Velayet gösterüp halka suya seccade salmışsın; Yakasın Rumilinün dest-i takvaayile almışsın” dizeleriyle Süleyman Paşa’nın “denize seccade sererek geçtiğini” anlatır.

Süleyman Paşa, iskan ve imar çalışmalarıyla da bilinir. Yıkık yerleri hızla tamir ettirir, Rumeli’ye getirilen Türkmenleri yerleştirir. Bu durum bölgede Osmanlı kültür ve hakimiyetinin oluşumu için çok önemli olur. Lamartine’e göre Türk soyunun büyük kahramanlarından biridir. Bazı tarihçilere göre “Rumeli’nin fethi İstanbul’un fethi kadar önemlidir, Süleyman Paşa da Fatih kadar önemli bir kahramandır”. Osmanlı Beyi olacağı bir dönemde genç yaşta vefat eder. 1360 yılında Bolayır civarında çıktığı avda atından düşer. Ölümünden sonra geri çekilmeyi engellemek için kabrinin bu topraklarda olmasını vasiyet ettiği için imareti civarındaki türbesine gömülür.

 

II. Abdülhamit tarafından yeniden yaptırıldığı bilinen türbenin inşa tarihi belli değil. Saroz Körfezi’ne hakim bir tepede yer alan Süleyman Paşa Türbesi’nin kalın duvarları kesme taş ve tuğla sıralı. Çok sade olan yapı, kubbe kasnağındaki pencerelerden ışık alıyor. Gördüğüm en farklı türbe yapılardan biri. Ancak bu farklılık mimari unsurlarda veya süslemelerde değil. Farklılık, türbeye girdiğinizde sizi karşılayan üç mezarda saklı. Mezarlardan biri Süleyman Paşa’ya, ikincisi lalasına ait. En sondaki mezarda ise avda üzerinden düşerek vefat ettiği atı yer alıyor. Atıyla gömülen tek Osmanlı Paşa’sı olduğu bilinen Süleyman Paşa’nın türbe bahçesindeki komşusu Türk edebiyatının önemli isimlerinden Namık Kemal olur. Çok zarif ve ince ince süslenmiş olan kabir Tevfik Fikret’in çizimi.

Silistre’nin kaybına çok üzülmüştü
 
1840 yılında Tekirdağ’da doğar Tanzimat devri şairlerinden Namık Kemal. Oldukça iyi eğitim alan Namık Kemal 1857’de İstanbul’a gelir. Dönemin önemli edebiyat isimleriyle ve mutlakıyet rejimini karşıtlarıyla tanışır. Şinasi ile yakınlaşır. İlk yazılarını Tasvir-i Efkar’da yazar. Hayatı sarayla mücadelesinin sonucu olan sık sık yer değiştirmekle geçer. Yakalandığı zatürreye direnemez ve 1888’de vefat eder. Önemli eserleri arasında Vatan yahut Silistire, Zavallı Çocuk, Gülnihal gibi oyunların yanısıra İntibah ve Cezmi isimli romanları bulunur.