20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

HD kalitesinde algı yönetimi

Dünyada ‘ne’ denilince akla ‘neyin’ geldiğini kim belirler? Uzaktan bakılınca bir şeyin neyle tarif edileceği nasıl belirlenir? Siyasette, modada, insan kaynaklarında, uluslararası ilişkilerde ‘karizma’ neyle inşa edilir? Bu soruların cevabını her zaman çok merak ettim.

Ertuğrul Fındık31 Ağustos 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
HD kalitesinde algı yönetimi

Açıkçası cevapları çok net olarak bilmiyorum. Fakat bildiğim bir şey var. Algı yönetimi denilen şey için büyük devletler ve egemen güçler ciddi yatırım yapıyor. Teknoloji de şu günlerde algı yönetimi için kullanılan en kullanışlı araç.

Oturup düşünün. Eğer gidip görmediyseniz kafanızdaki ‘Afrika’ algısını oluşturan nedir? Nereden biliyorsunuz Afrika’nın ‘öyle’ bir yer olduğunu? Ya da Londra denildiğinde aklınıza gelen her ne ise onu sizin zihninizde oluşturan şey nedir?

Tüm dünyada ‘Müslüman’ imajıyla ilgili son yıllarda ‘ince’ çalışmalar yapılıyor. İnsanların zihninde Müslümanlıkla ilgili oluşan fotoğrafı IŞİD, Boko Haram, Şebbab gibi örgütlerle doldurmak istiyorlar. Bu türden örgütlerin gerçekte nasıl örgütler olduklarını da yine ince imaj çalışmalarıyla kendileri belirliyorlar. Gazze’nin kurtuluşu için savaş veren ve legal siyasi bir parti olan Hamas, dünyanın büyük çoğunluğunda terörist bir örgütmüş gibi pazarlanıyor mesela.

MESAJ, ABD BAŞKANI’NA DEĞİLDİ

Geçen günlerde Amerikalı bir gazetecinin kafasını kesen bir IŞİD militanının videosunu, YouTube’dan izledik. İngiliz aksanıyla akıcı İngilizce konuşan bir militan ve son derece profesyonel bir jenerik, HD kalitesinde görüntü, ses muazzam. Ve sonunda ‘ABD’ye mesaj vermek için’ kelle koparan bir ‘Şeriat Devleti Militanı’. İçerikle ilgili bir şey söylemeyeceğim. Fakat şikayet halinde anında videolara erişimi engelleyen YouTube, sanki ısrarla bu videoyu gündemde tuttu. Videonun birçok farklı sitede de milyonlarca kez izlendiğini düşünürsek, mesajın videoda iddia edildiği gibi ABD Başkanı’na değil, videoyu izleyen herkese verilmeye çalışıldığı çok açıktı.

Büyük devlet olmak için platform üretmek gerekir çünkü platformlar; algıları yönetmede, veri toplayıp analiz etmede eşsiz birer araçtır. İnternet teknolojilerinin önemli bir parçası olan ‘paylaşım siteleri’, klasik mecralara göre daha kontrolsüz büyüme ve yayılma imkanına sahip olduğu için bu türden algı yönetimi operasyonlarına fevkalade elverişli ortamlar sunuyorlar.

Muhteşem görüntü kalitesi ve yoğun işçilikle hazırlanan BBC belgesellerinin zihinlerimizde birçok ülke, insan topluluğu hakkındaki fikirlerin temeli olduğunu unutmayalım. Mesela Hollywood çağın biraz gerisinde kaldı. Türkiye’de geçen bir sahnede bize neler gösterildiğini hatırlayın. Türklerin fes takıp sokaklarda develerle gezdiği birçok yabancı filme rastlarsınız. Elbette bu türden demode algı yönetimleri yerini daha efektif farklı uygulamalara bıraktı. Artık sosyal medya aracılığıyla yayılan bir video ile dünyaya örneğin bir Müslüman tanımı dikte etmek mümkün... Sadece bu kadar da değil. Madalyonun öteki tarafında aynı sosyal medya aygıtlarının istendiği takdirde susturulup karartılması var. Gezi olaylarında ısrarla demokrasi, fikir hürriyeti kavramlarının ardına sığınarak bazı provokatif sosyal medya hesaplarıyla ilgili işlem yapmayan Twitter, Facebook ve benzeri sosyal medya organları, ABD’de siyahi bir gencin öldürülmesiyle başlayan Ferguson olaylarında anında ABD hükümeti lehine bir inisiyatif ortaya koydu. İşbirliği önerdi, bazı hesaplarla ilgili işlem yaptı.

Demek ki neymiş? Her gelişmiş ülkenin yeni nesil internet teknolojileriyle ilgili esaslı bir ‘geliştirme politikası’ olması şart... Eğer internet teknolojilerine platform üreten geliştirici bir vizyonla bakılmazsa; algı yönetimi, veri toplama yeteneği, analiz şansı da eksik kalır. Ve tabii ki ‘büyük devlet’ olma iddiası da...