19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

İşimiz film gibi... İçinde aşk, nefret ve kin var

Hangi taraftar grubunu görünce Türkler “Pamuk Prenses gibi” dediler? Sakatlanmaktan kurtardıkları tenisçi kimdi? NBA yıldızı Allen Iverson, İstanbul’daki ilk maçına çıktığında neler oldu? Uluslararası müsabakalarda görev yapan güvenlik görevlileri Hollywood filmlerine benzeyen maceralarını anlattı...

İnci Döndaş /[email protected]6 Ocak 2013 Pazar 07:00 - Güncelleme:
İşimiz film gibi... İçinde aşk, nefret ve kin var

Basketbol karşılaşmalarından tenis maçlarına, yüzme veya güreş şampiyonasına, uluslararası pek çok spor müsabakasında güvenliği sağlayan kişiler onlar. Spor salonuna girmek için turnikeden geçen seyircinin aranması,VIP konukların karşılanması, basının içeri girmesi, hatta ünlü sporcuların güvenliği gibi tüm görevler onlara ait.

Turizm kökenli Özgür Uğurlu, 2004 yılında kurduğu ESOP Güvenlik Hizmetleri’nin sahibi. İstanbul’un Olimpiyat Oyunları adaylığı listesinde yer alan 20 büyük organizasyondan yüzde 80’inin güvenliğini sağladıklarını söylüyor. Son beş yıl içinde Türkiye’de düzenlenen Avrupa Erkekler Voleybol Şampiyonası, Avrupa Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası, Dünya Judo Şampiyonası, Dünya Karate Şampiyorası, Dünya Salon Atletizm Şampiyonası, Dünya Güreş Şampiyonası, Final Four, WTA gibi hatırı sayılır büyük organizasyonların güvenlik işleri Uğurlu ve ekibine emanet edildi.

Galatasaray Kadın ve Erkek Basketbol takımları, Beşiktaş ve Anadolu Efes’e de onlar güvenlik hizmeti sunuyor. Yaptığı işi Hollywood yapımı sinema filmine benzetiyor: “İçinde aşk, nefret, kin var. Tüm duyguları bir arada yaşıyoruz.”

SPORCULAR ORTALIĞI KARIŞTIRIYOR

Müsabakalarda Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne bağlı spor polisleri de görev yapıyor. Uğurlu polis ile güvenlik görevlisinin farklı çalıştıklarını anlatıyor: “Kanun gereği polis en büyük gücümüz. Onlar bizim gözetmenimiz, refakatçımız. Salon ve statların içinde aktif görev yapmıyorlar. Üst aramasını biz yapıyor, içerideki tüm tedbirleri biz alıyoruz. Polis, çevrili alanın dışında kamu görevlerini yerine getiriyor. Ama salonun ve stadın içindeki ana idare bize ait.” Müsabakalarda sporcuların da güvenliğini onlar sağlıyor. Uğurlu özellikle basketbol camiasında çok akıllı, kültürlü sporcular olduğunu söylüyor: “Rakip takımlardaki oyuncularla da ilişkileri çok iyi. Dolayısıyla onlar bizi fazla yormuyor. İsim vermek istemiyorum ama bazı sporcular yeri geldiğinde taraftarı ateşlemek, taraftar baskısı oluşturmak için ortalığın karışmasına sebebiyet verebiliyor. Ama yüzde 90’ı dünya tatlısı insanlar.”

Özgür Uğurlu’nun ekibinde pek çok birimin sorumlusu kadın. Uğurlu, önemli görevleri kadınlara vererek daha çok kadının statlara ve salonlara gelmesini arzu ettiklerini söylüyor: “Ama görüyoruz ki hali hazırda üç büyük takımın taraftarı olan kadınlar, erkekler kadar küfür ediyor, erkekler kadar sorun çıkarıyor. Bu çok çok değişik. Sporda şiddeti önlemeye yönelik yasa aktif olarak işlediği takdirde kimse taşkınlık yapamayacak. Taşkınlık öyle bir hal ki dışarıda doktor, avukat ya da genel müdür olan kişiler salona geldiğinde hepsi bir taraftar, inanın. Bambaşka bir kimliğe bürünüyor, agresifleşiyorlar. Çıkışta takım elbisesinin önünü ilikleyip gayet beyefendi vaziyette dışarı çıkıyorlar.”

Uğurlu, son beş yıldır öyle olaylar yaşamış ki... Bazen Türk taraftarların taşkınlık yapsa bile melek olduğunu düşünüyor: “Geçen yıl Final Four’a katılan dört takımdan ikisi Yunan takımıydı. Bizim ülkemizde Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki rekabet ne ise Yunanistan’da Panathinaikos ile Olympiakos arasındaki o. Burada maça geldiklerinde taraftarlar için büyük tedbirler aldık fakat salon dışında birbirlerine sataşma durumları olmuştu. O taraftaları görünce Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarlarını Pamuk Prenses diye algıladık. Ciddi düşmanlık nedir? İşte onu bifiil yaşadık.”

SERENA’YI İKİ KİŞİ KURTARABİLDİK

36 yaşındaki Gülşah Özgürel, güvenlik şirketinde basın amiri olarak çalışıyor. İri yarı, sempatik, esprili. Spor gazetecileri arasında ‘Basının Gülşah Abla’sı olarak tanınıyor. Basınla çalışmanın hem zor hem kolay olduğunu belirten Özgürel gazetecilerin özellikle akreditasyon kartlarını evde unutmasından yakınıyor: “Gazetecilerle yakın ilişkilerimiz çok iyi. İyi niyetimi hiçbir zaman suistimal etmediler. Bazen taraftarlar ilginç şeyler söylüyor. Bir maçta taraftar küfür ediyordu, dönüp yüzüne baktığımda ‘Abla sen bacımsın. Ben devam edeceğim’ dedi ve küfürü sürdürdü.”

Özgürel basın amiri ama sporcularla da çalışıyor. ABD’li tenisçi Serena Williams, geçen kasım ayında düzenlenen WTA Şampiyonası’nda mücadele ettiğinde onu düşmekten kurtaran kişi Özgürel’di: “Maçtan sonra kimseyi kırmayıp herkese imza dağıtırken reklam panolarının üzerine dizini koydu, Uzanırken birden dengesini kaybedince... Allah’tan benim de arkamda Özgür Bey varmış; ben Serena’yı tuttum, Özgür Bey beni tuttu. Yani Serena’yı iki kişi kurtarabildik!”

ACI TECRÜBELER DE YAŞADIK

SPOR güvenlikçilerinin işi maçın başlama düdüğüyle başlamıyor. Günler öncesinden hazırlanılıyor, idari izinler alınıyor, ekip toplanıyor. Bu işleri yapan operasyon müdürü 37 yaşındaki Hasan Yılmaz. O da tüm maçlarda sahada, ekibi koordine ediyor. Peki yaşadığı herhangi bir acı tecrübe var mı? Yılmaz “Var” diyor: “ Galatasaray-Fenerbahçe basketbol maçına Fenerbahçeli taraftarların girmemesi gerekiyordu. Herkesin biletini çok iyi kontrol etmemize karşın üzerinde Fenerbahçe ile ilgili hiçbir şey bulunmayan bir kadının Galatasaray taraftarına dönüp el hareketi yapması ve tüm tribünün buna tepki gösterip o maçta olayların çıkması kötü bir anı. Bu yaşadığımız en talihsiz vaka.” Rakip takımın gizlice maç izlemeye gelmesi bazen ilginç olaylara da sahne olabiliyor: “Mesela Allen Iverson, Beşiktaş’ta oynarken takımın Anadolu Efes ile maçı vardı. İçeriye Beşiktaşlı taraftar giremiyordu. Maç başladı, Iverson basket attı, salondaki 15 bin kişinin hepsi ayağa kalkıp alkışladı. Meğer hepsi Iverson’u izlemeye gelmiş. Bize sorsanız içeriye hiçbir Beşiktaşlı taraftarı almamıştık! Çünkü üzerlerinde bununla ilgili hiçbir emare yoktu.”

KÜFÜR EDECEĞİM LÜTFEN ÇEKİLİR MİSİN?

CANAN Algül, 38 yaşında. Saha içi amiri. Basın mensuplarının yeleklerini giymesinden, saha içi görevlilerinin akreditasyon kartlarını takmasına, sporcuların giriş çıkış yaptığı yerin güvenliğine sorumluluğu büyük Algül’ün. Maçı hiç seyretmiyor: “Zaten gö-  revim maç seyretmek değil. Seyirci kavgasının arasında kaldığım çok maç oldu. Sporcularla hiçbir sorun yaşamadım. Özellikle basketbolcular selam verirler, içeride veya sahada sorun çıkarmazlar. Onlarla çalışmak gerçekten rahat. Bazen taraftarlar enteresan şeyler yapıyor.  ‘Benim küfür etmem gerekiyor. Lütfen çekilir misin?’ diyen taraftar var.”

SHARAPOVA  SADECE TEŞEKKÜR EDİYORDU

BEHİCE Canıtez, 30 yaşında ve 13 yıldır güvenlik görevlisi olarak çalışıyor. Polis okuluna yazılıp sonra okuldan ayrılmış, pişman olunca da güvenlik görevlisi olmaya karar vermiş. Canıtez, müsabakalarda turnike amiri olarak görev yapıyor. Taraftarların salona giriş yaptığı turnikeleri kadın olarak idare etmesi taraftarın üzerinde değişik bir etki oluşturuyor: “Küfür edenleri geçin, içeriye ilginç yöntemlerle pankart, maytap veya meşale sokmak isteyenler var.”

İstanbul’a gelen yabancı sporcuların otelden antrenman sahasına yakın korumalıklarını da yapıyor. Canıtez. Örneğin geçen iki yıl İstanbul’da düzenlenen WTA Championships’e katılan Rus raket Maria Sharapova’nın yakın korumasıymış: “İyi bir insan, biraz soğuk. Çok iletişim kurmuyor. Organizasyon boyunca ağzından duyduğumuz kelime sadece teşekkürdü. Rusça bildiğim için Rusça teşekkür ediyordu.”

KEREM GÖNLÜM’ÜN AİLESİ HEP TRİBÜNDEDİR

ZUHAL Birçiçek, spor müsabakası olan salonlarda VIP sorumlusu. Çocuk gelişim uzmanı olan 37 yaşındaki Birçiçek, yıllarca öğretmenlik yaptı, dört yıldır güvenlik görevlisi olarak çalışıyor. Sektör değişikliği için yaptığı espri aslında işini özetliyor: “Çocukların haricinde yetişkinlerin de gelişime ihtiyacı olduğunu düşündüğüm için.”

Birçiçek, maçlarda kulüp ve federasyon yöneticilerini, sporcuların ailelerini, VIP konukları karşılıyor, onların güvenliğini sağlıyor. Oyunculardan çok oyuncu ailelerini tanıyor. En ateşli taraftar olan aileyi sorduğumuzda “Taşkınlık yapan yok. Yöneticiler de şeker gibi insanlar” diyor. Maçları takip eden aileleri merak ediyor musunuz? Birçiçek “Galatasaray Kadın Basketbol Takımı’nın oyuncusu Işıl Alben’in babası tüm maçları izliyor. Kerem Gönlüm’ün ailesi tribünde birliktedir” diyor.