20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Jennifer Connelly: Eğer böyle bir film yapıyorsanız zor şartlara hazır olmalısınız

Türkiye’de de gösterime giren Nuh: Büyük Tufan filminde başrolleri Russell Crowe ve Emma Watson ile paylaşan Oscar ödüllü ABD’li oyuncu Jennifer Connelly’den özel röportaj... Ünlü yıldız, yıllar sonra yönetmen Darren Aronofsky ve Crowe ile tekrar çalışmaktan dolayı çok mutlu olduğunu söylüyor.

Serdar Akbıyık13 Nisan 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Jennifer Connelly: Eğer böyle bir film yapıyorsanız zor şartlara hazır olmalısınız

Russell Crowe birlikte çalıştığı oyuncularla çok ilgilidir. Onunla aynı sette olmak her zaman heyecan vericidir.

Time, Vanity Fair, Esquire, Los Angeles Times dergilerinin ‘dünyanın en güzel kadınları’ listelerinde adı hep yer alsa da aslında o, kuantum fiziği ve felsefeye ilgi duyan, Fransızca ve İtalyanca’yı akıcı bir şekilde konuşabilen, A Beautiful Mind-Akıl Oyunları’ndaki performansıyla ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ dalında hem Oscar hem Altın Küre ödüllerini kucaklayan; evli, mutlu, çocuklu bir ‘aktris’... 44 yaşındaki ABD’li oyuncu Jennifer Connelly’den söz ediyoruz. Şimdi de son günlerin en çok tartışılan filmlerinden Darren Aronofsky’nin yönettiği Nuh: Büyük Tufan’da Russell Crowe ve Emma Watson ile başrolleri paylaşıyor. Ve bu röportajı, sadece STAR Pazar’da...

-Nuh: Büyük Tufan’daki rolü niçin kabul ettiniz? Yönetmen Darren Aronofsky ile yeniden çalışma fırsatı doğduğu için mi?

Hem onunla hem de Russell (Crowe) ile daha önce çalıştım ve çok önemli tecrübeler edindim. İkisinin de işlerine hayranım. Çok yetenekliler. Requiem for A Dream filminde, kariyerimin çok başındaydım. Karmaşık bir karakteri oynamak için bir fırsattı benim için... A Beautiful Mind-Akıl Oyunları da müthiş bir fırsattı. Senaryoyu okuyunca ‘Keşke böyle bir rolü alabilsem!’ dediğimi hatırlıyorum. Yani başından beri benim için önemli bir tecrübe olacağı belliydi. Onlarla tekrar birlikte çalışacağım için çok mutlu oldum. Darren’ı (Aranofsky), böyle destansı bir filmin yönetmeni olarak görmek harikaydı. İyi bir iş çıkardı; Nuh’un ruhuna sadık olsa da cesur ve yaratıcı bir film. Russell (Crowe) ise birlikte çalıştığı oyuncularla çok ilgilidir. Dolayısıyla onunla çalışmak her zaman çok heyecan vericidir.

-Genel anlamda filmden memnun kaldınız mı? Sonuç beklediğiniz gibi mi?

Benim birebir yer almadığım sahneler de sonradan eklenen efektler de çok başarılı... Nuh’un görüleri, Yaradan’dan aldığı mesajlar nefes kesici. Çok etkilendim. Ayrıca geminin bir araya getirilişi ve görüntülenme biçiminden de çok etkilendim. Özellikle çok beğendiğim bir sahne var; suda geçen... Ayak bileklerinin etrafında karmakarışık yosunlar var gibi görünüyor. Ama sonra onların hayvanlar olduğunu fark ediyorsunuz. Çok güzel! 

-Birlikteki son çalışmanızdan bu yana yönetmenin yönteminin değiştiğine tanıklık ettiniz mi?

Onu uzun zamandır görmemiştim. Projeler arasında on üç yıl boyunca birlikte çalışmamıştık. Tanıdık gelen, hatırladığım şeyler vardı. Sanırım ikimiz de biraz daha yaşlı ve sakiniz! Geçmişteki günlere göre biraz daha sakin (gülüyor). Muhtemelen ben de öyleyimdir. Belki de değilimdir, bilmiyorum! Fark ettiğim şey oyunculara, drama ve dramatik içeriğe daha çok odaklanması. 

-Yönetmen Aranofsky, filmin temaları hakkında size neler söylemişti?

Darren (Aranofsky), projenin sahibi olarak filmin genel temaları hakkında daha makro düzeyde düşünüyor olmalı. Açıkçası benim önceliğim, oynadığım bu kadının kim olduğu ve onu nasıl canlandıracağım Sohbetlerimizin çoğu Nuh’un eşi Naama’nın ne yaptığı ve kim olduğu hakkındaydı. Metuşelah (Anthony Hopkins) ile birlikte görülmesinin ne demek olduğunu ve etkilerini konuştuk. İncil’de de çok fazla olay var çünkü.... Bu karakterin gerçek gibi hissedilmesini istedik. Bence filmin en güçlü yönlerinden biri de bu. Filmde aileyle geçirdiğiniz bölümler, özellikle de geminin sınırlı alanında bulunduklarında aralarındaki dinamikleri ve bu deneyimin onlardaki etkisini gerçekten keşfediyorsunuz... Her şeyden önce eksiksiz bir anne, erdemli, sadık, sevgi dolu. İncil bize Nuh peygamberin eşi hakkında daha fazla bilgi vermediği için ben de araştırma yaptım. Arkeologların, tarihçilerin söylediklerini araştırdım. Sonuçta Darren (Aranofsky) tarafından yazılmış bir karakter ortaya çıkan... Bizim Naama karakterimiz, bunların hepsinden oluşuyor. Güçlü, duygusal, çok yetenekli, çalışkan.

ÇOCUKLARIMI SETE GEZİYE GÖTÜRDÜM

-Naama, eşinden hiç şüphe ediyor mu? Delirdiğini düşünüyor mu?

Karakterim, mirası ve soyu nedeniyle kabulleniyor durumu. Mucizevi bir olay ama ondan hiç şüphe etmiyor.

-Bir eş ve anne olarak böyle bir rol için kendi tecrübelerinizden yararlandınız mı?

Bunu yapmanız kaçınılmaz! Tabii ki şartlarımız birbirine hiç benzemiyor. Ama anne olmak, beni ben yapan bir görev, en çok yaptığım iş! Bu anlamda Naama da aynı. Ailesi için çok korumacı. Sahip olduğum sevgiden, çok derinden hissettiğim kaybetme korkusundan yararlandım. 

-Filmde tufandaki sahneleri oluşturmak için bilgisayar efektleri kullanılmış ama yönetmen aynı zamanda çok sayıda set de inşa etmiş. Örneğin, bir geminiz vardı. Set ortamının performansınıza katkısı olduğunu söyleyebilir misiniz?

Öyle güzel ve muhteşem setlerin olmasının faydası inanılmaz! Daha önce benzer bir şeyle karşılaşmamıştım. Bildiğiniz gibi filmde gerçek hayvanlar kullanmıyoruz. Ama gemide maketler vardı ve görünümleri muhteşemdi. Gittiğim bütün doğa tarihi müzelerinden daha iyiydi! Çocuklarımı sete geziye götürdüm. İnanılmazdı!

-Son derece zor şartlarda ve yağmur altında çalışıyordunuz. Fiziksel olarak zor bir çekim miydi?

Sanırım Nuh isimli bir film yaparken buna hazır oluyorsunuz! Su olacak (güler). Çok farklı hava şartlarında çalıştık. 

-Bu rol kariyerinizde bir iz bıraktı mı?

Evet. Bence karakterin üzerinde çalıştıkça Naama daha çok gelişti. Çok heyecan vericiydi çünkü Darren bu hikayeyi uzun zamandır anlatmak istiyordu. Russell ile tekrar çalışacağım için de heyecanlıydım. Provalarda ve sohbetlerimizde Naama karakteri üzerinde çok çalıştık ve geliştirdik. Daha da güçlü bir karakter oldu. Kendimi şanslı hissediyorum. Hamile olduğum için iki yıl ara verdim ve sonra kızım Agnes dünyaya geldi ve ilk yılında çalışmadım. Sonra geri döndüm ve dört film yaptım (Jennifer Connelly’nin ilk evliliğinden bir, İngiliz aktör Paul Bettany ile olan ikinci evliliğinden de bir çocuğu daha var).

-Artık daha çok çalışmaktan mı keyif alıyorsunuz? Zaman içinde kirayı ödeme endişesi azalınca değişiyor mu düşünceleriniz?

Sanırım. Yaptığım işi seviyorum. Farklı bir deneyim... Ama yaşlandıkça daha önce zamanınızı alan şeyler konusunda daha az kaygılanıyorsunuz. Daha tecrübeli oluyorsunuz. Kişisel olarak da olgunlaşmış hissediyorum kendimi. Mutluyum. Bunun da gerçekten insanı özgürleştiren bir şey olduğunu düşünüyorum.