16 Nisan 2024 Salı / 8 Sevval 1445

Kanuni'nin yetim torunu Hümâşah Sultan’ın  hüzünlü biten aşkı

Kanuni Sultan Süleyman’ın genç yaşta ölen oğlu Şehzade Mehmet’ten geriye tek yadigar kalmıştı: Hümâşah Sultan. Üçüncü vezir olan Ferhat Paşa ile evlendirilen sultanın mutluluğu uzun sürmedi. Eşi sekiz yıl sonra amansız bir hastalığa yakalandı...

Murat Kutlu30 Haziran 2013 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Kanuni'nin yetim torunu Hümâşah Sultan’ın  hüzünlü biten aşkı

1566’da Hümaşah Sultan ile evlenen Ferhat Paşa, eşine kendi yazdığı bir Kur’an-ı Kerim hediye etti. Sultan bu hediyeyi ömrünün sonuna kadar saklamıştı.

Şehzade Mehmet, genç yaşta hakkın rahmetine kavuşunca babası Kanuni Sultan Süleyman çok üzülmüş, oğlundan kendine kalan tek yadigar Hümâşah Sultan’ı gözünün önünden hiç ayırmamıştı. Sarayda dedesinin yanında ikamet eden Hümâşah Sultan; 16 yaşında Ferhat Paşa ile evlendirilmiş, eşi amansız bir hastalığa yakalanıp ölene kadar mutlu mesut bir hayat yaşamıştı.

Hümâşah Sultan’ın eşi Ferhat Paşa, Enderun’da yetişmiş akıllı, dürüst, kabiliyetli bir kimseydi. Sarayda uzun bir müddet hizmet ettikten sonra ikbal merdivenlerini hızla tırmanmış, Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın takdiriyle üçüncü vezirliğe kadar yükselmişti. Ferhat Paşa, 1566’da Sultan Süleyman’ın yetim torunu Hümâşah Sultan ile evlenme şerefine nail oldu. Devrin iyi hattatları arasında sayılan Ferhat Paşa, kendi yazdığı bir Kur’an-ı Kerim’i evlendikleri ilk gün eşine hediye etmiş, Hümâşah Sultan da bu hatırayı ömrünün sonuna kadar saklamıştı.

EŞİNİN KOLLARINDA VEFAT ETTİ

Şehzade Camii yakınlarında güzel bir konakta hayatlarını sürdüren bu çift kumrular gibi birbirlerini çok sevdi. Aralarındaki bu güzel muhabbetten Hümâşah Sultan’ın dedesi Sultan Süleyman ve amcası II. Selim de çok memnun oluyor, Ferhat Paşa’ya duyulan teveccüh her geçen gün daha da artıyordu.

Evliliklerinin altıncı senesinde paşa, ne yazık ki böbrek ve mesanesinden ciddi bir hastalığa yakalandı. Başta eşi olmak üzere tüm sarayın gayretiyle memleketin en ünlü doktorları seferber olmuş, sonunda Ferhat Paşa, tabip Koca Şüca’ya teslim edilmişti. Ancak Koca Şüca’nın haftalar boyu paşaya uyguladığı tedavi hiçbir sonuç vermedi. Bunu gören Hümâşah Sultan kocasının gözleri önünde erimesine dayanamıyor hemen başka bir doktorun tedaviye devam etmesini istiyordu. Bu kez sonradan İslamiyet’i kabul eden yabancı bir tabip tedaviyi üstlenerek kendi yöntemlerini denemeye başladı. Lakin bu yeni yöntem de hiçbir netice vermedi ve paşanın durumu daha da kötüye gitti. Hümâşah Sultan’ın emriyle Koca Şüca yeniden saraya davet edilerek kendisinden tedaviye kaldığı yerden devam etmesi istendi. Önce gelme konusunda biraz alınganlık yapan Koca Şüca yapılan ısrarlara dayanamayarak teklifi kabul etti. Ancak iş işten çoktan geçmişti. Ferhat Paşa’nın hasta bedeni artık hiçbir tedaviye cevap vermiyor, yolun sonu yavaş yavaş geliyordu.

1574’te Ferhat Paşa büyük bir aşkla bağlandığı eşi Hümâşah Sultan’ın kollarında vefat etti. Ölümünün ardından III. Murat’ın emriyle zehirlenerek öldürüldü iddialarını araştırmak için bir soruşturma açıldıysa da hiçbir sonuç alınamadı.

KABRİMİN ÜZERİNE KONULSUN

Ferhat Paşa’nın vefatından sonra Hümâşah Sultan kederinden hastalanmış haftalarca odasından dışarı adımını atmamıştı. Kimseyle konuşmuyor, teselli olamıyor, günlerini kocasının evlendikleri gün hediye ettiği Kuran-ı Kerim’den sureler okuyup eşine hediye etmekle geçiriyordu. Yıllar sonra Hümâşah Sultan bu Kuran-ı Kerim’i vakfetti ve şu vasiyeti bıraktı: “Bu mushafı Şerifi Ferhat Paşa evlendiğim gece vermişlerdi. Ben öldükten sonra bu Mushaf-ı Şerife kimse mani olmayıp kabrim üzerinde tilavet oluna. Vakfetmişim, üzerimde dursun. Bir evladım dahleylemiye, ruhum için okuna. Allah rızası için ve Resulullah’ın pak ruhu için ve okuyanlar sıdkile ruhuma hibe ederler. Gece gündüz başucumda dura. Her kim bu vasiyetimi yerine getirmez ise yarın yevm-i mahşerde Hazret-i Hak huzurunda davacı olup iki elim yakalarında olsun.”

Hümâşah Sultan, 1592’de hakkın rahmetine kavuştu ve babası Şehzade Mehmet’in türbesine defnedildi.