25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Prut başarısı onu Sultan Süleyman ile tanıştırdı

Osmanlı tarihinin en büyük mimarlarından Sinan, kimsenin köprü kuramadığı meşhur Prut Suyu köprüsünü 10 günde yapmıştı. Bu başarının arkasında, 48 yaşında tanıştığı Sultan Süleyman’ın fermanı vardı.

MURAT KUTLU14 Eylül 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Prut başarısı onu Sultan Süleyman ile tanıştırdı

Osmanlıların yetiştirdiği büyük sanatkarlar, icra ettikleri sanatı Hakk’a ulaşabilmenin bir aracı olarak görmüştür. İslam ahlakı ile yoğrulmuş ve uzun süre devam etmiş olan bu derin ve yüksek sanat algısının, günümüzde anlayanı ve talep edeni ne yazık ki bir elin parmakları kadar az kalmıştır. Kendi insanını iyi tanıyan ama aynı zamanda dünya çapında bir sanat zevki ve yeteneğine sahip sanatkarlarımızın yeniden yetişebilmesi, Allah’ın bu millete bir lütfu olacaktır...

Osmanlı mimarisinin kuşkusuz en önemli ismi olan Mimar Sinan, sadece bizim değil tüm dünyanın takdir ettiği ve eserlerini hayretle karşıladığı bir sanatkarımızdı. Kendisi; Anadolu, Mısır, Mezopotamya, Irak, Suriye, Arabistan, Kırım, Macaristan, Orta Avrupa, Balkanlar gibi birçok bölgede bulunmuş, çeşitli medeniyetlere ait binlerce eseri yakından inceleme fırsatını yakalamıştı. Geniş sanat ufku ve geliştirdiği harika üslubuyla Osmanlı beldelerine tek tek imzasını atan Mimar Sinan, eserleriyle bugünün modern mimarlarına ders vermeye devam ediyor. Bu büyük mimar, hayatının sonlarına doğru hatıralarını, dostlarından biri olan şair Sai Mustafa Çelebi’ye anlatmış ve kaleme almasını istemiştir. Bu ilgi çekici hatırat Tezkiretu’l Bünyan adıyla bilinmektedir. Kitabın yazılış sebebi ile ilgili olarak Mustafa Çelebi şunları söylüyor: “Bir gün padişah hazretlerinin mimarbaşısı olan Sinan Ağa bana geldi dedi ki: Çok kocadım. İsterim ki öldükten sonra adım unutulmasın. Hizmetlerim anılıp hayırla anılayım. Anlatacağım hatıralarımı nazım ve nesir diliyle yazar mısın? Bunun üzerine Sinan Ağa’nın anlattıklarını nazım ve nesirle yazmaya başladım. Bu küçük kitap vücuda geldi. Tezkiretu’l Bünyan adını verdim.”

Mimar Sinan’ın otobiyografisi de sayılabilecek bu kitapta, Kayseri’den alınıp devşirilmesi, yeniçeri ocağında neler yaptığı, katıldığı seferler, İstanbul’un su sorununa nasıl bir çözüm bulduğu gibi merak uyandıran bilgiler bulunmakta. Bu bilgilerden en ilginç olanı Sinan’ın 48 yaşında iken Kanuni’nin dikkatini çekebilmesi. Şöyle diyor Sinan: “Sultan Süleyman Han, Karaboğdan’a revan oldular. Prut Suyu kenarına geldiklerinde asker geçmeye köprü lazım oldu. Nice kimesneler bir olup köprü yapmaya çalıştılar. Yaptıkları köprüler cümle çöktü. Çünkü nehrin kıyısı kildi ve kazık çatılması mümkün olmuyordu. Bataklıkta köprü inşasında aciz kalındı. Lütfü Paşa hazretleri Sultan Süleyman’ın huzuruna çıktı dedi ki: ‘Padişahım köprü bina olması Sinan Subaşı denilen kulunuzun kadr-u itibari ile olur. Haseki bendenizdir. Gayet üstad-ı cihan ve mimar-ı kardandır.’ Süleyman Han’ın emri varid oldu. Köprü binasına başladım. On gün içinde Prut Suyu kenarında büyük ve yüksek bir köprü yaptım. Padişah hazretleri askeriyle beraber saadetle geçtiler.” (Metnin sadeleşmiş hali kullanılmıştır.)

Mimar Sinan bundan sonra Sadrazam Lütfü Paşa’nın kendisini nasıl himaye ettiğini ve nasıl Hassa Mimarbaşısı olduğunu da anlatıyor. Kitaptaki ilginç bilgilerden biri de Şehzade Cami’nin yapılmasıyla ilgili.  “Cihanın güneşi olan padişahımız Selim Han oğlu   Sultan Süleyman Hazretleri’nin en sevgili oğlu olan Şehzade Sultan Mehmet Han ölmüştü. Süleyman Han oğlunun ruhu için, İstanbul’da Eski Odalar yakınında büyük bir cami yaptırmak istedi. Şehzade burada yapılan bir türbeye gömülmüştü. Caminin inşası için emr-i hümayunlarını aldım. Az zamanda binanın kubbeleri denizlerin dalgaları gibi boy gösterdi. Renkli kemerleri gökkuşağı gibi göklere yükseldi. İki minaresi boylu boslu iki civana benziyordu. Allah’ın yardımıyla tamamlamak müyesser oldu.” Mimar Sinan’ın hatıraları,

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ne kadar haklı olduğunu bizlere gösteriyor; “Ecdat inşa etmiyor ibadet ediyor...”