20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Şark'tan Garb'a kadar hükümdar benim

Tarihte ilk defa bir cihan imparatorunun rüyaları gün yüzüne çıktı. Sultan III. Murad’ın Mektupları adıyla kitaplaşan rüyalar, Osmanlı ve dünya tarihine yeni bir bakış açısı da sunuyor.

Selim Efe Erdem20 Nisan 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Şark'tan Garb'a kadar hükümdar benim

Osmanlı İmparatorluğu en geniş sınırlarına III. Murad döneminde ulaşmıştı ama bu kudretli sultana ilişkin tartışmalar hiç bitmemişti. Şimdi rüyalarının yer aldığı mektuplarının yayınlanmasıyla, sadece Sultan III. Murad’a dair değil Osmanlı ve dünya tarihine ilişkin çok daha fazla tartışma yaşanacak gibi...

III. Murad döneminde ülke yönetimi Doğu’da Hazar Denizi’ne ve Batı’da Atlas Okyanusu’na kadar uzanmıştı. İran, Portekiz, Habsburglar ve Avusturya’ya ilan edilen savaşlara rağmen, III. Murat 21 yıl süren padişahlığı boyunca atalarının aksine ordunun başına hiç geçmemişti. İstanbul dışına çıkmayan Sultan III. Murad’ın ilk devirlerinde veziri Sokollu Mehmet Paşa kadar şeyhi Şüca Dede’nin etkisinde kaldığı iddia edilmişti. Bu dönemi araştıran Dr. Özgen Felek’in doktora üstü çalışması olan Kitabü’l-Menamat: Sultan III. Murad’ın Rüya Mektupları adlı kitabı Tarih Vakfı Yurt Yayınları’ndan çıktı. Bin 858 adet mektup içeren kitap, III. Murad’ın Halveti Şeyhi Şüca Dede’ye yazdığı bu mektuplar ile ilk kez bir padişahın rüyaları üzerinden devlet yönetimi, özel hayatı ve hatta korkuları ve bilinçaltında gizlenmiş duygu ve düşünceleri aydınlatılıyor. 

Kanuni Sultan Süleyman’ın torunu, II.Selim’in oğlu olan Sultan III. Murad, Manisa’da şehzadeyken, gördüğü bir rüyanın anlamını merak eder. III. Murad’a ait olduğundan habersiz olarak mektubu okuyan Şüca Dede ‘Bu rüya sahibinin bir şehzade olduğunu ve dört güne kadar tahta çıkacağını’ söyler. Ve bir ay içersinde tahta çıkması üzerine rüyası ve tabirinin gerçekleştiğini düşünen III. Murad, Şüca Dede’nin müridi olur, rüyalarının anlamlarını mektupla ona sormaya başlar. Muhtemelen mektupları daha sonra geri alan Sultan III. Murad tarafından şeyhinin ölümünden dört yıl sonra ve kendi ölümünden yaklaşık üç yıl önce, atlarıyla ilgilenen Nuh Ağa’ya Kitabü’l-Menamat adıyla bir yazma eserde toplatılır. Dr. Özgen Felek’in verdiği bilgilere göre, tarihçi Mustafa Ali’nin de varlığından bahsettiği ama bugüne kadar gün yüzüne çıkmayan mektupların gerçekliğinden, Sultan’ın yaşadığı dönemde kimsenin böyle bir kitabı yazmaya cesaret edemeyeceğinden dolayı pek şüphe edilmiyor. Hatta mektupların Hicri 1001 yılında yani birinci İslami milenyumun sonu ve ikinci İslami milenyumun başında derlendiğinde dikkat çeken Dr. Felek, III. Murad’ın İslam coğrafyasının çeşitli bölgelerinde bazı gruplar içindeki bir Mehdi beklentisine adeta bir hazırlık yaptığını anlatıyor.

Şehzadelerin anaları bana büyü yaptırıyor

Sultan III. Murad, en büyük erkek şehzade olarak tahtın en güçlü adayı olsa da babası II. Selim ve amcası II. Beyazıt’ın kanlı taht savaşlarına da tanık olmuştu. Tahta çıktığı gün yaptığı ilk iş ise, beş erkek kardeşini boğdurmak oldu. Ve tahtı boyunca devrilmekten korktu. III. Murad’ın ölüm ve büyü korkusu, mektuplarına da yansıyor. Dr. Felek, III. Murad’ın hiçbir savaşta ordusunun başına geçmemesine rağmen, sarayına getirttiği meddahların repartuarında kahramanlık hikayeleri olduğunu, rüyalarında da bu hikayelerdeki kahramanlar gibi olağanüstü bir güçle düşmanlarını yendiğini gördüğünü belirtiyor. Bu gücü pekiştiren unsur olarak ise Hz. Peygamber’in kılıcının ve muskasının Murad’a verilmesi olarak görünüyor: 

(347) “Kafire gazayaya varmışız. On iki bin kafir askeri gelir, cümlesini yalnız kendimiz kılıçdan geçiririz. Benüm saadetim, bir cenk oldı kim şerha gelmez (açıklanamaz). 

(1744) “Benim ruhum, bizim için Enam ve Kahriyye (beddua) okuturmuş ‘Kendi oğlum padişah olsun’ diye. Benim ruhum, bu husus için ne tedarik edelim, ne buyurursunuz?

(639) “Bu mekrden (hile) halasa (kurtuluşa) çare yok mu? Ciğerim hun oldu (kanla doldu).

(1857) “Bazı kimsecikler der ki ‘Hakkında sihirle meşguller’. Bu hususa nice buyurursunuz? 

İran'la savaştıran rüyalar

Sultan III. Murad, zaman zaman dış politika, devletlerarasındaki işlerini de şeyhine soruyor. III. Murad’ın uzunca bir barış döneminin ardından Safeviler’e karşı savaş açmasında da rüya ve ilhamların etkilerinin de incelenmesi gerektiğini kaydeden Dr. Özgen Felek, bir rüyasında Acem bölgesinin kendisine verildiğini gören Sultan’ın, Safeviler üzerine başlattığı seferlerde vezirleri kadar rüyalarının etkilerinin de araştırılması gerektiğine dikkat çekiyor:

(1167) “Benim saadetim, bu gece Sultan Süleyman Gazi ile geziyorduk. Bir nida geldi kim ‘Ya Murad Han, Acem illeri senin tasarrufuna verildi’ dediler”

(1312) “Kızılbaş elçi gönderip barış talep eder, ne buyurursunuz, saadetlim?”

(1378) “Kızılbaş elçisine cevap lazım, lütfedip beyan buyursanız.”

(1682) “Benim ruhum, Rumeli’nde bu sene kırk bin kafir cem olmuş. Bir  yanda Kızılbaş, bir yanda kafir; bu nedir, ruhum?”

Buyurduğunuz kadılık, başkasına verildi

Dr. Özgen Felek, III. Murad’la  ilişkisi son dönemlerde bozulmakla birlikte Şüca Dede’nin devlet yönetimi üzerindeki etkisinin de mektuplarda görüldüğünü anlatıyor. Sultan, bazen atamalara ilişkin şeyhine görüş sorarken, bazen de şeyhi önemli mevkilere yapılacak atamalara ilişkin taleplerde bulunuyor:  

(1307) “Benim ruhum, o kadılığı Mısır Beylerbeyi devlet malı için bazı kadılıklar ile arz edip tebdil (değişiklik) etmiştir. Ama müftünün kağıdına yazıldı, gayrı kadılıklar ile ber-murad oluna (dileği yerine getirile). Her hangisini isterse desin, arz eylesinler verelim, ruhum.”

(1392) “Benim ruhum, kadılık buyurmuşsunuz. O kadılık bir başka kimseye verildi, evvel buyurmak gerekirdi. Ama bir daha siz buyurun, verelim”

Sünni ve Şii sancağının sultanı

III. Murad'ın bazı rüyalarda kendisini Hz. Peygamber, bazı rüyalardaysa Hz. Ali’yle birlikte gördüğünü ve bu rüyaları ‘beklenen Mehdi’nin kendisi olduğu şeklinde yorumladığını belirten Dr. Özgen Felek, Sultan’ın böylece hem Sünni hem de Şiileri kendi sancağı altında birleştiren bir Sultan olduğunu düşündüğünü vurguluyor.   

(1795): “Benim ruhum, bu sabah Hazreti Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi Ve Sellem olmuşuz.”

(281) “Benim saadetim, şeklimiz Hazreti Ali şekline dönmüş. Bir kimse eydir, ‘Ali Hazretine sordular kim Refref’i gördünüz mü? Eytmiş ki ‘Ben görmedim ama Resul a.m gördü.’

Alem de benim tasarrufumda

Avrupa'da Habsburglar ve Avusturya’yla savaşan III. Murad,  Polonya’daki (Lehistan) kral seçimine bile müdahale ederek Osmanlı nüfusunu Baltık Denizi’ne kadar taşımıştı. Dr. Felek, III. Murad’ın rüyalarındaki ‘Şark’tan Garb’a kadar hüküm sahibi’ olduğuna yönelik hitaplara da dikkat çekiyor.

(172) “Sadetli pederim, bu hakire (değersize) ilham geldi ki ‘Şüphesiz biz, senin için Doğu’dan Batı’ya bir hükümranlığı kolaylaştırdık ve sana verdik. Ey kulum, şüphesiz rahmetim geniştir. Beni talep et, benden başkasını talep etme. Şüphesiz ben daima ve ebediyen seni talep ederim’ Ferman sultanımındır”

(935) “...Ve hala ilham oldu ki ‘Sen her şeyin fatihisin. Biz Doğu ile Batı arasındakilerin tamamını açtık. Alem senin tasarrufundadır, ahiret de öyle. Biz sana yüce bir yardım ettik.”