18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

Sinan’ın küçük ama mucizevi camisi

Şehrin en güzel, en küçük, orijinal haliyle en iyi korunmuş ahşap camilerinden biridir Takkeci İbrahim Ağa (Çavuş) Camii. Bir yanda çinilerinin büyüsü diğer yanda hikayesi, asırlar sonra bugün bile ziyaretçilerini kendine hayran bırakır.

Belkıs Kamut Aktürk24 Ağustos 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Sinan’ın küçük ama mucizevi camisi
Takkeci İbrahim Ağa Topkapı'da mütevazı bir hayat sürer. Takke veya arakiye denilen ve kavuk altına giyilen takkeleri yaparak sağlar geçimini. Üst üste gördüğü rüyalar etkiler günlük hayatını. Rüyası sadece kendi hayatını değiştirmez, tarihe de kalıcı ve çok zarif iz bırakır.
 
Bağdat'a gitmesi gerektiği söylenir rüyasında. Onun rızkı olan "İki salkım üzümü yemesi" istenir. 16. yüzyılda İstanbul'dan kalkıp Bağdat'a gitmek, üstelik de rüya üzerine iki salkım üzüm için.... Kararını verir, zorlukları göze alır ve yola düşer. Aylar süren yolculuk sonucunda Bağdat'a varır. Dinlenmek için oturduğu yerde kendisine iki üzüm salkımı ikram edilir. Şaşkındır çünkü sunulan üzüm rüyasında gördüğü salkımlardır. Hem üzümleri yer hem de rüyasını anlatır.
 
Şaşırma sırası üzümü ikram edene gelir: "Be kardeşim ben yıllardır İstanbul'da Topkapı'da yaşayan, takke yapım işiyle uğraşan İbrahim Ağa'nın evinin altında üç küp altın olduğunu görür dururum rüyamda. Üç küp altın için bile gitmem de sen iki salkım üzüm için mi geldin?" der. O zaman rüyalarının hikmetini anlar İbrahim Ağa. İstanbul'a döner ve evinin altını kazar ve üç küp altını bulur. Adını yaşatacak küçük ama zarif külliyesini yaptırmaya başlar. 
 
Süslemeleri heyecan verici  
 
1592 tarihli bu güzel yapının mimarının Sinan veya yardımcıları olduğu söylenir. O dönemdeki pek çok yapıda olduğu üzere, ucuz ve yapımı daha kolay olduğu için ahşap tercih edilir malzeme olarak. Surların dışında olduğu için şehrin başına bela olan yangınlardan etkilenmeyerek günümüze orijinal haliyle ulaşır. 
Boyutlarına ve ölçülerine bakınca içeride sizi bekleyen güzellikleri tahmin etmek güç. 16'ncı yüzyılın en şık, en kaliteli çinilerine ev sahipliği yapıyor cami. 28 pencerenin kemer tepelerine kadar her yeri süsleyen çiniler Rumi ve Hatayi desenli. Eşsiz renklerden oluşan kompozisyonlar, iki sıra pencereden sağlanan ışıkla gözalıcı hale geliyor. Pencerelerin renkli camları da görülmeye değer. Üst pencere sırasının altındaki duvarlar İznik'in en parlak dönemlerine ait.
 
Çiçek ve vazodan sarkan çiçek-yaprak desenli panolarla kaplı. Caminin içinde duvarları dolaşan ahşap balkon kornişinin süslemeleri yapıyı görmek için ayrı başka bir sebep. Arabesk süslemelerin orijinal olduğunu bilmek heyecan verici. Üstü açık kuyu olan sebil ve su hazinesi kıble tarafında bahçede, Takkeci sokak içerisinde yeralıyor. Takkeci İbrahim Ağa'nın ve oğlu Halil Çavuş'un mezarları da burada. Nuşi'nin kitabesine göre 1593-1594'e tarihlenen mektep ise cami gibi çatılı, küçük ölçülerde ve tek katlı. Kıblenin ters istikametinde, kuzeydoğu cephesinde ise 1819'da Derviş Paşa'nın inşa ettirdiği Çukur Çeşme var. Bir dönem Halveti Tekkesi olarak kullanılan yapı, özgünlüğünün titizlikle korunduğu bu onarımlar sayesinde günümüze kusursuz bir şekilde ulaşır. 
 
AHŞAP KAPISI ORİJİNAL
 
Caminin kündekari tekniğiyle yapılmış ahşap kapısının orijinal olduğu söyleniyor. Üzerinde yer alan üç satırlık Osmanlıca kitabe önemli. Kapının iki yanında altlı üstlü konumlanan sekiz pencerenin arasında da süslü mihraplar bulunuyor.  
 
‘NADİR ESER’ SAYILAN BİR YAPI
 
Mükemmel tavan süslemelerine sahip yapı, kubbe yerine kurşun kaplı çatıyla örtülüdür. Dışarıdan bakıldığında çatılı olan caminin içinde kubbe, caminin banisi İbrahim Ağa'nın ürettiği takkeleri anımsattı bana. Beş buçuk metre çapında ve sekizgen korniş formundaki kubbe, olağanüstü güzellikte. Yapının kütlesiyle uyumlu 32 metre yüksekliğindeki minaresi, caminin sağ tarafında yer alıyor. Solundaki minare kaidesi, 
yapının denge unsuru.
 
Üç kapılı girişi olan avlu içerisindeki caminin duvarları kesme taş ve 
tuğladan yapılmış. Son cemaat yeri, sütunlarının ahşap oluşundan dolayı ‘nadir eserlerden biri’ olarak kabul edilir. Buradaki sıra pencerelerin arası celi cülüs yazılarla Fatiha, İhlas, Felak ve Nas sureleriyle bezeli.