İstanbul’un her köşesi tarihi zenginliğin dışında mimari, doku, insan ve tasarım zenginliğiyle de şaşırtıyor. Her gün yürüdüğünüz bir semt, fark edemediğiniz o kadar çok şeyi barındırıyor ki... Fener-Balat da onlardan biri... Haliç kıyısındaki bu semt, Fener Rum Patrikhanesi’nden dar sokaklardaki evlerine, taş sokaklarına, halen tanıklık edebileceğiniz mahalle kültürüne ev sahipliği yapıyor. Semtin son yıllardaki yeni sakinleri ise tasarımcılar. Fener-Balat gibi İstanbul’un pek çok eski semtinde olduğu gibi...
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen 1 Kasım-14 Aralık günleri arasındaki Tasarım Bienali kapsamında, bu eski semtleri rehberler eşliğinde gezerek keşfedebilirsiniz! Tasarım rotalarındaki duraklar Kuzguncuk, Çemberlitaş-Kapalıçarşı-Sultanahmet, Galata-Şişhane, Fener-Balat, Beyoğlu-Galatasaray-Cihangir ile Moda... O semtteki tarihi yapıları geziyor, ilginç tasarım dükkanlarına konuk oluyor, insanların nasıl yaratıcı olduklarına şahitlik ediyorsunuz. Örneğin bir grup gazeteciyle gezdiğimiz Fener-Balat’taki turda, kamu alanlarının güzelleştirilmesini amaç edinen bina seramik sanatçısı Cahide Erel’in eski bir soda deposunu nasıl showroom haline getirdiğine tanıklık ettik.
Hamur yoğurma teknesinden lavabo, eski asker bavulundan çalışma masası yapan Tolga Ulusoy’un Reformist adlı mağazasına konuk olduk. Balat’ı bir Ege kasabasına benzettiği için buraya yerleşen; tiyatro, film ve dizilere kostüm ve dekor hazırlayan Murat Efe’nin atölyesine girdik. İnternetten görüp aşık oldukları Balat’a hiç düşünmeden taşınan Vincenzo Savastano ve Gökçe Nur Karaaslan’ın özel projeler hazırladıkları Stüdyo 900 adlı mağazalarına gittik. Duraklardan en dikkat çekeni ise Mısırlı Ahmet Ritimhanesi idi. Mısırlı Ahmet ve öğrencileri müthiş bir darbuka dinletisi sundu.
GİZLİ GÜZELLİKLER BU ROTALARDA
Bienal kapsamında katılabilecek Tasarım Rotaları etkinliği, tasarımın farklı disiplinlerine ve evrelerine dair bilgi edinme ve gözlem yapma olanağı sunuyor. İstanbul’un farklı bölgelerindeki tasarım odaklı ofis, mağaza, atölye, imalathane ve mimari yapıların gezildiği Tasarım Rotaları, duyulara da odaklanarak tasarım alanındaki çeşitliliği katılımcılara göstermeyi hedefliyor. İstanbul Tasarım Bienali Direktörü Deniz Ova, Tasarım Bienali kapsamında kente yayılmak ve yaratıcı potansiyelini izleyicilerle paylaşmak için tasarım rotaları etkinliğini düzenlediklerini söylüyor: “Başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok yerinde bu gibi tasarım ve sanat yürüyüşleri gerçekleştiriliyor. Biz de İstanbul’da hem çağdaş tasarımların hem zanaatkar ve tasarımcı işbirliğinin hem de önemli mimari yapıların izini sürdüğümüz; şehirde tasarımın standartlaşmış algısını yıkarak, kimi zaman hiç bilinmeyen köşelerini keşfettiğimiz bir etkinlik yapmak istedik.”
Deniz Ova, rotalar belirlenirken zanaatkarların, faklı alanlarda çalışan tasarımcıların, yaratıcı mekanların, önemli mimari yapıların, tasarım mağazalarının ve atölyelerin ağırlıklı olduğu bölgeleri göz önünde bulundurduklarını söylüyor. Ova, birkaç ilginç adresi şöyle sıralıyor: “Örneğin Kuzguncuk, semtin simgesi haline gelen farklı dinlerin ibadethanelerine, yemek, moda ve marka tasarımı gibi farklı alanlara hitap ediyor. Fener-Balat rotasında ilerlerken ziyaretçiler, İstanbul’un en farklı semtlerinden birini keşfediyor; tasarım ofisi, cam yapım atölyesi, ses atölyesi gibi farklı disiplinlerden mekanlara da konuk oluyor. Beyoğlu-Galatasaray-Cihangir rotasında tasarımcı, kitabevleri, önemli mimari yapılar gezilirken bir yandan da her gün görüp farkına varılmayan pek çok güzelliği katılımcılara sunuyor.”