24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Tarih değiştiren ezberbozan kazı

İstanbul’u anlatan cümleler “M.Ö 700 kentin kuruluşu...” diye başlardı ta ki en büyük ulaşım projelerinden Marmaray-Metro kazıları bu bilgiyi tepetaklak edene dek...

Belkıs Kamut Aktürk13 Ekim 2013 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Tarih değiştiren ezberbozan kazı

Yarımadanın tarihi M.Ö 6000’lere kadar indi bu kazılarla. Yaşı 8 bin yıldan büyük bir alan ortaya çıkarıldı. Neolitik dönem yeni bir devrin başlangıcı. Marmara Denizi günümüz seviyesinden 15-20 metre daha aşağıda. Boğazlar oluşmamış henüz. Burada tarım, avcılık ve balıkçılık yapılan bir kültür yaratılmış. Pişmiş toprak ve çakmak taşı kullanılıyor. Erimeye başlayan buzullar, su seviyelerinde büyük değişimlere neden olunca sular 6800-7000 yıl önce Yenikapı’ya ulaştı ve dolayısıyla bu yerleşim yeri terk edildi.

BATAKLIK GÜNÜMÜZE ULAŞTIRDI

Binlerce yıl denizin dibinde kalan Neolitik köyün günümüze ulaşmasının sırrı, yanındaki bataklığın koruyucu bir tabaka oluşturmasında gizli. Deniz seviyesinin daha da yükselerek Bayrampaşa Deresi vadisinden (Lykos) içeri girip ikinci haliç oluşturması doğal bir koy formasyonunu meydana getirdi. Bu koy önce, M.Ö 6-4 yüzyılda, Marmara’dan Karadeniz’e açılan gemilere sığınak oldu. Deniz tabanındaki seramikler, Yenikapı Limanı’nın antik Yunan kentlerinin Karadeniz boyunca koloniler kurduğu bu devirde de işlevi olduğunu ispatlıyor.

İmparator Konstantin, M.S 330’da başkent yaptığı şehirde, tıpkı antik Roma’da olduğu gibi halka bedava tahıl dağıtırdı. Bu tahılların dağıtılması, taşınması ve depolanması için bir düzenleme gereği duyan İmparator I.Theodosius, Lykos Deresi’nin ağzında oluşan derin koya büyük bir liman inşa etti. II. Theodosius ise tüm şehri hem karadan hem de denizden kuşatan surları yaptırarak limanı da korunacak alanlara dahil etti. Zamanla eklenen iskelelerle başkente yakışır bir liman oldu. Üstelik sadece tahıl değildi taşınan; şarap, balık ve inşaat malzemeleri de dahil olur ticari mallara. Liman 641’de, Mısır’ın Arapların eline geçişiyle önemini kaybetse de 11. yüzyıla dek kullanıldı. Liman Lykos’un yığdığı millerle doldu ve bir kısmına yapılar yapıldı. Kazılarda bulunan ve 13. yüzyıla ait küçük kilise ve yazılı kaynaklar bölgenin Yahudi mahallesi olduğunu gösteriyor.

15. yüzyılda, yani Fatih Sultan Mehmet şehri fethettiğinde bölge tamamen toprakla doluydu ve adı Bizans dönemindeki gibi Vlanga, Langa’dıydı. Kazılarda Osmanlı dönemine ait pek çok su kuyusunun yanı sıra sarnıç ve su dolapları da çıktı. Osmanlı’nın son devrinde önce Küçük Langa olarak bilinen bostan, liman oldu. Cumhuriyet devrinde ise geri kalan bostanlar iskana açıldı. Öyle ki bölge kazıların başladığı zaman çok katlı apartmanlarla doluydu.

600 işçi, 60 arkeolog, yedi mimar, altı restoratör ve altı sanat tarihçisinin dokuz yıl boyunca çalıştığı alanda toplam 353 bin 624 metreküp toprak elle kazıldı. Deniz seviyesinin 6.3 metre altında ulaşılan, 8000 yıl yaşındaki neolitik yerleşim İstanbul’un tarih yazılımını değiştirdi. Bu yerleşimin birkaç metre altından çıkan ayak izleri ise insanlığın ortak mirası. Bu mirasın çıkarılması kadar korunması ve gelecek nesillere aktarılması da önemli. 2860 sayılı yasayla kapsam dışı eserler geri gömülüyor, günümüzden geleceğe madeni para bırakılarak.

Kazının sağladığı, toplu en büyük tekne koleksiyonu, arkeobotanik ve zooarkeolojik veriler çok önemli. Binlerce yıl su altında kalan pek çok sır; farklı hayvan ve bitki türünün bir arada görüldüğü çeşitlilik, ticaret ve beslenme alışkanlıklarına dair ipuçlarıyla güzyüzüne çıktı.

Bu kazıdan çıkanlar şu an İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki Saklı Limandan Hikayeler-Yenikapı’nın Batıkları sergisinde. 25 Aralık’a kadar gezilebilecek olan sergi; kataloğunda da yazdığı üzere hem kentin ilk sakinlerinden bugüne bir kesit sunuyor hem de Konstantinopolis’in hayatına dair çok boyutlu bakış sağlıyor. 

 DÜNYANIN BİLİNEN EN ESKİ LİMANI

İlk kez antik limana arkeolojik kazı yapılıyor İstanbul tarihinde. 2004’te başlayan kazılar, büyük bir ‘kurtarma kazısı’dır. Liman alanı çok büyük. 58 bin metrekareder fazlası kazılır ki bunun 40 bin metrekaresi elledir. Önce Osmanlı izlerine ulaşıldı. Ve çok az bir derinlikten geldi şaşırtıcı ilk haber. Sadece bir metre derinlikte Konstantinopolis’in en önemli limanını bulundu. Bu, dünyanın bilinen en eski limanı olan ‘Theodosius Limanı’dır.