24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Teknoloji ırmağı akarken

Öyle hızlı değişiyor ki teknolojiyle aramızdaki ilişkinin seyri, birkaç yıl içinde yüzlerce yılı yaşamış gibi eskiyor hayatımız. İnternetin hayatımıza girdiği o ilk günlere bir dönelim mi...

Ertuğrul Fındık20 Temmuz 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Teknoloji ırmağı akarken

90’lı yılların sonlarına doğru, hani şu www ile başlayan domain ismine 500 dolara yakın paralar veriyorduk. Tabii bu kadar parayı vermekle kalmıyorduk; formlar dolduruyorduk, aracı firmalara ‘fakslıyorduk’. Hangi e-posta adreslerini istiyorsak onu bir kağıda yazıp gönderdiğimiz formlara ekliyorduk. Mail şifrelerimiz bize ‘faks yoluyla’ ulaşıyordu.

Şimdi internette herhangi bir domain satıcısının sayfasına girip isim satın alıp siteyi yayına açmak en fazla bir saat. Üstelik komik denilecek paralar karşılığında. 5-10 dolara mesela.

‘Web sitesi yaptırma’ diye bir iş vardı eskiden. Üniversiteli genç çocuklar gelir, nasıl bir web sitesi istediğini anlatırdın, kayan yazılar olsun, böyle tıklayınca firmanın logosu üstten gelsin vs... 200-300 dolar parayı da sıkıştırırdın cebine, o da sana web sitesini yapardı. Okulu bitip memleketine dönünce o çocuk, site güncellenemezdi. İş yerin taşınsa, adresin değişse, web sitesindeki adresi değiştiremezdin. Yeni bir ürün koymak lazımdır, koyamazdın. Yeni bir fotoğraf eklemek imkansızdı. Çocuğu bir şekilde bulsan. “Abi ben şimdi sınava hazırlanıyorum, şifreler evde bir yerde yazıyor ama nasıl bulacağız şimdi onları bilmiyorum” der sizi daha da delirtirdi.

Şimdi artık kendi web sitenizi birkaç dakika içinde hazırlamak mümkün.

Küçücük paralara. Hiç teknik bilgiye sahip olmadan. Artık ‘web sitesi yapan web siteleri’ var. Ayda 5-10 dolara profesyonel görünümlü sitenizi hızla hazırlayabiliyorsunuz, istediğiniz zaman güncelleyebiliyorsunuz.

SANKİ ARADAN 100 YIL GEÇMİŞ

Bir aralar çok meşhur olan SEO Danışmanlığı da yavaş yavaş ölüyor.

“Google’da aratınca, sizi ilk sırada çıkartan kişi” olarak da anlatılabilir bu meslek. Şu günlerde her şeye rağmen cılız da olsa ilgi görse de arama motorları sonuçları gösterme algoritmalarını daha fazla açık ettikçe, bu türden bir danışmanlığın anlamı kalmayacak.

Teknoloji bir ırmak gibi akıp gittikçe ustalar çırak çıkıyor, önemli bir şey önemsizleşiyor, zor olan bir şey kolaylaşıyor ve başka bir zor şey hayatımıza giriyor. Öyle hızlı değişiyor ki teknolojiyle aramızdaki ilişkinin seyri, birkaç yıl içinde yüzlerce yılı yaşamış gibi eskiyor hayatımız. Nesnelerin hızla eskimesi, hepimizi erkenden yaşlandırıyor farkında değiliz.

Sosyal Medyada tröstleşme

Neredeyse son beş yıldır farklı kitlelere farklı biçimlerle seslenen

Facebook ve Twitter’a hiç rakip çıkamadı. Çıkmadı değil çıkamadı. Dünyanın en büyük teknoloji şirketi Google bile Google Plus’ı tam olarak tutturamadı. Mobil cihazlarda büyük rağbet gören Instagram’ı da Facebook satın aldı zaten. Kısa video paylaşımını hayatımıza sokan Vine ise Twitter’ın oldu.

Garip bir şekilde yeni bir sosyal mecra doğmadı, doğanlar parlayamadı. Parlayanlar büyükler tarafından yutuldu. Yer bildirimi yapılan ve mekanlara ilişkin geri bildirimlerim yayınlandığı Foursquare, insan kaynaklarına ilişkin sosyal mecra LinkedIn ve her şeye rağmen az da olsa adından söz ettiren Pinterest dışında -ki bu örnekler de asla Facebook ve Twitter kadar yaygın bir kitleye ulaşamadılar- dünyada patlayan, herkesin başını çevirdiği bir   uygulama olmadı.

Merak içerisindeyim, sosyal medyada yeni nesil devrimi kim gerçekleştirecek?