Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde Akil İnsanlar Heyeti ve ilgili bakanların katılımıyla düzenlenen toplantıda konuştu. Akil İnsanlar Heyeti ile onlarca yıldır devam eden “önemli meselenin” yanısıra toplumsal ve tarihi dönüşüme cevap teşkil edecek çözümler üretmek adına ortak vicdanı harekete geçirmeyi hedeflediklerini dile getiren Davutoğlu, şu mesajları verdi:
Bu sorumluluk yayılmalı
Çözüm süreci, bizim içim bu toprakların en önemli projesidir. Sadece bu ülkenin projesi değil, burada başarılı olduğunda çevre ülkeler için de ilham kaynağı olacak önemli bir tarihi yol ve yöntem tespit etme meselesidir. Aslında son gelişmeler olmamış olsaydı da zaten bu toplantı olacaktı. Ortak bir sorumluluk taşıyoruz. Bu sorumluluğu toplumun bütün kesimlerine yayma çabasında omuz omuza vermek durumundayız.
Kadim geçmiş zarar görür
Son olaylarda, küreselleşme ile ortaya çıkan iletişim araçları kötüye kullanıldı. ‘Silahlanıyoruz’, ‘Herkes silahlansın, şurayı bassın’ şeklinde tweet’ler atıldı. ‘Türkiye IŞİD’e yardım ediyor’ gibi gerçekdışı bilgiler aktarıldı. Bu tweetler var. Kesinlikle bu tweetlerin hepsi kayıtlarımızda da var. Ortak kadim geçmiş ne olursa olsun, küreselleşmenin getirdiği o basit görünen ama çok etkileyici araçlar, bir anda bizim barışçıl projelerimizi demokrasi çabalarımızı, dumura uğratacak sonuçlar doğurabiliyor.
Deli gömleği çıkarılmalı
Çözüm sürecinin hemen öncesinde iki sene önce bir röportajda, ‘Türkiye Sykes Picot’un bekçisi değildir’ demiştim. Kastettiğim şey bu topraklardaki kadim birlikteliğin ve bugünkü siyasal birlikteliğin ancak ve ancak bize biçilmiş deli gömleklerini aştığımız zaman, tabularını yıktığım zaman gerçekleşeceğine dair olan inancımdır. Son olaylar gösterdi ki Tel Abyad’ı Akçakale’den, Suruç’u Kobani’den Nusaybin’i Kamışlı’dan, Yayladağ’ı Bayırbucak’tan ayırmak mümkün değil.
Ortak kaderi yansıtıyorlar
Bingöl’de şehit edilen Hüseyin Hatipoğlu’nun evini ziyaret ettim. Emin olun o kadar vakur ve bir anlamda o ortak vicdanı harekete. Bir tek öfke, intikam hissi uyandıran bir tek cümle kullanmadı eşi Sibel Hanım, babası İlyas Bey. Çözüm süreci dursun falan da demediler. Ya da 16 yaşında 3. kattan atılan, bu sefer Kürt bir gencin Yasin Börü’nün ailesine gidin bakın. Bu yerlilik ve bu bize aitliktir çözüm sürecini şeye ulaştıracak olan. Amasyalı Hüseyin ve Diyarbakırlı Yasin ve diğerleri şu anda manevi halleriyle dahi ortak kaderi yansıtıyorlar. Eğer şiddet hakim olursa, eğer vandalizm hakim olursa Türk-Kürt demeden kimlerin ne şekilde katledildiğini gösteren tablolar bunlar. 90’lı yıllarda bunların daha azını görmedik. 80’li yıllarda 12 Eylül şartlarında neler yaşandığını herkes biliyor. Hepimiz bu toprakların çocukları olarak bu yerliliği koruyan bir çözüm sürecine sahip çıkmak durumundayız.
Muhatap milletin ta kendisi
Çözüm sürecinin muhatabı milletin ta kendisidir. Çözüm süreci sadece bir tarafı ikna etmeye dayalı bir süreç değildi. Böyle bir ikna borcumuz da yok. Milleti ikna borcumuz var. Ama nihayetinde bu sürecin getirdiği ortamdan istifade ederek, ‘şurada bir tek ben hakimim burada siyaset yapacak olanlar benden izin alacaklar’ dendiğinde kadim ilişki tehdit edilmiş olur. ‘Benim dışımda kurban dağıtırsa atarım 3. kattan’, ‘Benim dışımda siyaset yaparsa partisini bombalarım’ dediğiniz anda işte en kötü ideolojik zemine dayalı bir başka tek tipçi anlayışa çözüm süreci feda etmiş olunur, buna izin verilemez.
6-7 Eylül olayları gibiydi
1 Ekim’de Selahattin Demirtaş’ı kabul ettim. Takip edilecek yol haritası konusunda her türlü müzakere ve görüşme yapıldı ve belli mutabakatlar sağlandı. Artık çözüm süreci yasal zeminiyle, bakanlar kurulu esasıyla, varılan mutabakatlarla büyük bir ivme kazanacak beklentisi içindeyken Kurban Bayramı’nın üçüncü günü 6-7 Ekim’de, 6-7 Eylül Olayları gibi talanın, baskının, yağmanın, şiddetin, gasbın ve cinayetin her türlüsü yaşandı. Kimse ‘Efendim biz şiddet çağrısı yapmadık, sokağa çıkın dedik’ demesin. Sizinle irtibatlı olanların o gece ne tür mesajlar attıklarını biliyoruz. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanımız o gece Diyarbakır’dan beni aradı. ‘Şu sokaklarda şu silahlanmayı yapıyoruz herkes silahlı ayaklanmaya kalkışsın’ diye tweet atanlar kiminle irtibatlı? Buna destek veren ana muhalefet partisi genel başkan yardımcısının ‘Ben ona değil şuna destek verdim’ demesi çok zor.
Herkes muhasebesini yapsın
Yaşanan olumsuzluklardan hayır murad eden bir kültürden geliyoruz. Herkesin oturup iyi bir muhasebe yapması gerek. Çözüm sürecinde ne zaman mesafe alsak, şu veya bu unsur devreye giriyor bir anda ortalık toz duman içinde kalıyor, tekrar çatışma ortamı doğuyor. Çağrımız şudur; ‘Gelin, günlük güneşlik bir havada konuşalım. Yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen herkese düşen puslu havayı dağıtmak. Bu konuda Akil İnsanlar Heyeti’nin desteğine ihtiyacımız var.