25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Çankaya Köşkü’nün yetkileri Ağustos’tan önce belirlenmeli

Halkın seçeceği 12’nci Cumhurbaşkanı’nı ile Başbakan’ın arasında bir yetki karmaşası doğmaması için anayasa değişikliği şart. Seçenekler partili cumhurbaşkanı, yarı başkanlık veya başkanlık sistemi... Ağustos’tan önce Çankaya’nın yetki sınırları çizilmeli.

7 Nisan 2014 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Çankaya Köşkü’nün yetkileri Ağustos’tan önce belirlenmeli

Türkiye Ağustos’ta ilk kez Cumhurbaşkanı seçimi için oy kullanmaya hazırlanırken yeni bir sorunla karşı karşıya kaldı. Vatandaşın en az yüzde 50 oyla seçeceği bir Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında yetki karmaşası  yaşayacağı belirtiliyor. Her ikisi de halktan yetki alan Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın arasında yetki karmaşasına yol açmadan sorunun Ağustos’taki Köşk seçimlerinden önce çözülmesi gerekiyor.

Ağustos’tan önce çözülmeli

Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler 30 Mart seçimi sonuçlarının Cumhurbaşkanı seçimlerinde AK Parti’nin adayının ilk turda kazanacağını gösterdiğini söyledi. İşler bir soru üzerine Köşk seçimi için yol haritasının Cumhurbaşkanı Abdulah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşmelerinde ortaya çıkacağını belirterek “Görüşmeler önümüzdeki haftalarda yapılacak, yapıldıktan sonra yol haritası seçilecek. Başbakanımız, Cumhurbaşkanı olduğu takdirde bir Başbakan görevi üstlenecek. Cumhurbaşkanımızın milletvekili olmaması hasebiyle hemen bu görevi üstlenmesinin söz konusu olmayacağını düşünüyorum. Önümüzde iki yol var. Ya Bayburt modeli veya ara seçim modeliyle gerçekleştirilebilir. Orada bile iki ayın üzerinde bir zamana ihtiyaç var. Ya da erken genel kongreyle Abdullah Gül Bey tekrar siyasete dönmek ister aday olursa parti genel başkanlığına bu da mümkün. Ama bunların hepsi Başbakanımızla Cumhurbaşkanımız arasındaki görüşmelerde öğrenilecek.”

Başkanlık ya da yarı başkanlık

Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı’nın Meclis’te seçilen Cumhurbaşkanı yetkileriyle o koltukta oturacak olmasının sıkıntılara yol açacağını vurgulayan İşler şunları söyledi: “Artık partili cumhurbaşkanı mı olsun, yarı başkanlık mı olsun, başkanlık mı olsun. Ne olacaksa? Bu konu enine boyuna oturup tartışılması lazım. Bizim sıkıntımız şu: Konuları tartışırken şahıslara indirgiyoruz. Başkanlık ya da yarı başkanlık sistemi dediğimiz zaman olayı Sayın Başbakanımızın şahsından tartışıyoruz. Bugün Tayyip Erdoğan vardır, yarın yoktur. Bugün Abdullah Gül vardır, yarın yoktur. Hepimiz faniyiz, hepimiz gelip geçiciyiz.Ama millet olarak, düzenli sistem kurma konusunda işbirliği yapamadık. Önümüzdeki dönem çıkış yolu bulunacağı kanaatindeyim.”

Çiçek: Ciddi problem doğar

TBMM Başkanı Cemil Çiçek de Cumhurbaykanı’nı halkın seçmesinin 367 krizi sonrası bir çıkış yolu olarak getirildiğini belirterek “Mevcut sistemde cumhurbaşkanı ve başbakan arasında ‘yetki kavgası’ yaşanır. Bugünkü sistem GDO’su bozuk bir demokrasi oyunu sahneye koyuyor. Yetkili ve sorumsuz cumhurbaşkanı ile etkili başbakan arasındaki ilişki sağlıklı olmaz. Ciddi problem doğar” dedi.

Cumhurbaşkanı anayasa mahkemesine mi şikayet edilecek

-TESEV Başkanı, Akil İnsan Heyeti Üyesi Can Paker: Cumhurbaşkanı yetkisinin kısıtlaması ya da arttırılması tartışma konusu olur. Ağustos ayından itibaren halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı olacak. Müthiş yetkileri var ama nasıl kullanacak? Bu sebeple de değişiklik yapılması gerekiyor anayasada. Yani cumhurbaşkanı siyasal partiye üye olarak mı seçilecek? Fransa gibi yarı başkanlık sistemi mi olacak? Bunları belirlemeliyiz. Bu yapılırsa Türkiye yarı başkanlık sistemine geçti demektir. Ama yapmazsanız da Ağustos ayında ne olduğu belli olmayan bir durum yaşanacak.

Cumhurbaşkanını yetkisini kısıtlamayı olağan görmüyorum. Bu tartışma konusudur uzun meseledir siyasi olarak ve siyaset kurumunun çözüm getirmesi gerekir. Şimdi yetkili ve sorumsuz olarak işbaşı yaptığında gidip her hafta bakanlar kurulunu topladığında ne yapacaksınız. Anayasa Mahkremesi’ne mi cumhurbaşkanını şikayet edeceksiniz. Bunlar tartışılacak konular.

-Yeni Anayasa Platformu Sözcüsü Avukat Veysel Uçum: Bunu siyaset kurumu kendi çözecektir. Özelde ise Ağustos ayından önce bir anayasal değişiklik yapılması gerekiyor. Cumhurbaşkanı yetkileri iyice belirlenmeli, Anayasal sınırları çizilmeli. Kurumlar arasında, devletin tepesi arasında uyum olması lazım. Daha önce birbirleriyle uyumsuz cumhurbaşkanı ve başbakanların ülkeye nelere mal olduğunu gördük. Peki nedir bu uyum dediğimizde de aynı görüşteki insanların değil, birbirleriyle yasalar çerçevesinde uyumlu çalışan kişilerden söz etmemiz gerekiyor. Sonuçta Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık makamlarını kişilerin görüşlerine, birbirlerine saygılarına bırakmamız mümkün olmaz. Çünkü bu durum sabahtan akşama değişebilir. Yeni Anayasa yapılsa bu durum meydana çıkmayacaktı ama şimdi anayasal değişiklik ile yetki belirlenmesi şart oldu.