25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Kemal Burkay: Ergenekon Kürt hareketine sızmış bir olaydır

24 Tv ekranlarında yayınlanan Elif Çakır’ın sunduğu Söz Bitmeden’in bugünkü konuğu Hak-Par Genel Başkanı Kemal Burkay'dı.

Serhat Kırcı/Stargazete.com12 Kasım 2012 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Kemal Burkay: Ergenekon Kürt hareketine sızmış bir olaydır
Hak-Par Genel Başkanı Kemal Burkay kürt sorunu ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Elif Çakır; Hak-Par yerel ve sadece Kürt sorununa odaklı siyasi yapı olarak mı kalıcak? Yoksa Türkiye'nin genel sorunlarıyla da ilgilenecek mi?

Kemal Burkay: Hak-Par sadece lokal bir parti olarak kalmıyacak. Tabiki Kürt sorunu Türkiye'nin en büyük sorunu. Hak-Par'ın da politikasının ekseni bir bakıma kürt sorununu çözümüdür. Öte yandan sadece Kürt sorunun çözümüne odaklı kalamayız Türkiye'nin demokratikleşmesi de bizim sorunumuzdur. Türkiye'de türk olsun kürt olsun bir bütün olarak halkın yüzyüze olduğu sorunlar bizim sorunlarımızdır. Örneğin Türkiye'de bir Alevi sorunu da var, hala çözülmemiş hala şikayetleri giderilmemiş önemli bir kitle var. Biz Alevilerin de haklı meşru taleplerinin karşılanmasını istiyoruz. Tarihten gelen bu sorunun çözülmesini istiyoruz.



Elif Çakır; BDP'nin güttüğü siyasette PKK ile olan ilişkisini bir kenara bıraktığımızda kitlesel bir parti değil, sadece Meclis'te ama iktidara talip değil Meclis içerisinde Kürt sorunu yada bir kesimin sesi olmak için orada. Siz iktidara da talip olacak mısınız? Önümüzdeki seçimlerde nu yarışın içerisinde görebilecekmiyiz Hak-Par'ı?

Kemal Burkay: BDP demokratikleşme konusunda yeterince çaba göstermiyor BDP iktidara talip değil mi okadar kesin konuşamam ama kitlesel bir gücü var tabiki. Kürt toplumunun önemli bir kesiminden destek alıyor. Ancak belki de demoktarikleşme konusunda yeterince çaba göstermiyorlar ve ya Türkiye'nin diğer sorunlarını yeterince gündemlerine almıyorlar. Bence bunu almak lazım yani kürt sorunu tabiki çok önemli bu sorunun çözümünü eşitlik temelinde istiyoruz. Bizim için Türkiye'nin sorunları çok önemli çevre sorunları büyük kentlerin sorunları örneğin bir trafik sorunları dahil olmak üzere. Çünkü biz özgürlük ve demokrasi istiyoruz.

Elif Çakır; Siz Kürt sorununun bügün itibari ile geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir tarafta iktidar adım atıyor diğer taraftan süregelen açlık grevleri var, öbür taraftan baktığımızda hala şiddet alabildiğine devam ediyor.



Kemal Burkay: Bence önemli gelişmeler de var. 30-40 yıl öncesiyle kıyasladığımızda önemli gelişmeler var. 30-40 yıl önce biz kürtler var diyemiyorduk,dediğimiz zaman tutuklanıyorduk cezaevine gidiyorduk baskı görüyorduk. şimdi artık hükümet adamları da devlet adamları da kürt sorununun var olduğunu söylüyorlar yani o inkarcı anlayışı terk ettiler.Kürt halkı var deniyor bu bir gelişme tabiki.

Kürt sorunu bugün çok geniş bir alandatartışılıyor,geçmişle kıyaslanmayacak biçimde televizyonlarda gazetelerde bu da çok önemli bir gelişme. Eğer bir şeyi tartışabiliyorsak mutlaka çözeceğiz demektir. Ama bir şeyi tartışamıyorsanız zaten teşhis edemezsiniz ve çözüm bulamazsınız.

Olumlu adımlar da atıldı.Sadece sorunun tartışılması planda kalmadı. Örneğin bir TRT-şeş'in açılması, bazı üniversitelerde kürt dili bölümlerinin açılması. Bunlar olumlu gelişmelerdir. Bir dönem açılım süreci başlatıldı bu umut verdi yani ülkeye barışın gelebileceği artık kürt sorununun çözüm yoluna gireceğine dair. Ne yazık ki bunlar devam etmedi, devam etmedği için de olumlu gelişmelerin yanı sıra 80'li 90'lı yıllarda yaşadığımız çatışma ortamı yeniden ısındı. Yani karşılıklı olarak hatalar yapıldı ve böyle bir kaos'un içine girdik yeniden.

Elif Çakır; Güneydoğu bölgesine baktığımız zaman bir AK parti var bir de BDP var, üçüncü bir partinin şansı çok fazla yoktu. Hak-Par'ın özellikle siyasi ergümanlarınızla kürt sorununun çözümüne yönelik olaccağı için üçüncü bir parti de Hak-Par olacak. Siz bu çözüm sürecince bölgeye yönelik olarak BDP'den farklı olarak ne söyleyeceksiniz yada AK Parti iktidar partisi olarak onlara bir rehber niteliğinde ne sunacaksınız?

Kemal Burkay; Bizim BDP ile farklarımızdan bir tanesi programlarımızdaki taleplerdir. Biz eşitlik temelli bir federasyon istiyoruz kürt halkı için. Kürtler çoğunlukta oldukları bir coğrafyada ki biz buna tarihi olarak kürdistan diyoruz. Burada kendi kendilerini yönetmeliler federatif bir biçimde. Çünkü BDP'li arkadaşlar demokratik özerklik diyorlar,demekratik özerklik ne belli değil. Daha önce demokratik cumhuriyet diyorlardı.Demokratik Cumhuriyeti herkez ister.

Kürtler bakımından bu cumhuriyet federe bir cumhuriyet olmalıdır.Çünkü üniter olduğu zaman farklı renkleri kabul etmiyor toplum.

Elif Çakır; Peki siz bu bağlamda AK Parti'nin başkanlık sistemine nasıl bakıyorsunuz?

Kemal Burkay: Ben bunun için ille de başkanlık sisteminin zorunlu olduğunu zannetmiyorum. Başkanlık sistemi Türkiye'ye gereklimidir değil midir bu tartışılabilir tabiki. Ama kürt sorununun çözümü yahut Türkiye'nin federe olması başkanlık sistemiyle bağlantılı olamaz çünkü dünyadaki örneklerine baktığımız zaman bir çok federe cumhuriyet var başkanlık sistemi söz konusu değil. Tamam Amerika da federaldir orda başkanlık sistemi var ama Fransa da yarı başkanlık sistemi var düşündüğümüz anlamda federe bir ülkeye dönüşmedi henüz. İsviçre parlamenterdir ama federedir. Belçika federedir ama krallık vardır. Dolayısıyla ingiltere, ispanya federal özellikleri olan otonom bölgeleri olan devletlerdir ama krallıklar vardır.

Birincisi Hak-Par'ın temel politikası eşitlik temelinde bir çözüm diyoruz. İkincisi kürt halkının mücadelesini şiddet dışı yöntemlerle yönetmesinden yanayız. Başından beri benim ve Hak-Par'ın polştşkası budur.

-Ergenekon Kürt hareketine sızmış bir olaydır.

Şimdi bildiğiniz gibi Ergenekon davası var bu daha çok darbe girişimleri yönüyle açığa kavuşturulmak isteniyor. Ancak fırat ın ötesindeki ergenekon üzerine gidilmedi. Örneğin JİTEM olayı inkar edildi böyle bir örgüt yok denildi halbuki böyle bir örgütün olduğunu herkez biliyordu. Hizbullahın bu örgütün jandarba bölgesinde eğitildiğini herkez biliyordu. JİTEM vasıtasıyla yönlendirildiğini biliyordu. Yani devletin derinlerinde çok oyunlar oynandı ve bu oyunlar Türkiyeyi yangın yerine çevirdi.